İzmir’de 1 Eylül buluşmasında kadınlar tutum belgesini okudu

  • 20:27 1 Eylül 2022
  • Güncel
 
İZMİR - 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliğinde tutum belgesini sahneden okumasına izin verilmeyen Barış Kadınları İnisiyatifi, hazırladıkları tutum belgesini okudu. 
 
1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Emek ve Demokrasi Güçleri öncülüğünde Cumhuriyet Meydanı’nda etkinlik düzenlendi. "Savaşa, yoksulluğa, yolsuzluğa, kadın ve doğa katliamına karşı barışı savunuyoruz" pankartının açıldığı etkinlikte sık sık “Yaşasın barış”, “Biji berwxedana Rojava” “Yaşasın barış”, “Aysel Tuğluk onurumuzdur”, “Hakan Aslan Rumeta meye” sloganları atıldı. 
 
Etkinlikte, basın metnini demokrasi güçleri adına Nursel Yücesoy okurken İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi adına Behiye Yalçın konuştu. 
 
‘Masa kurulursa barış da gelir’
 
İlk olarak söz alan İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi’nden Behiye Yalçın, Kürtçe yaptığı konuşmasında barış ve eşitlik istediklerini belirterek şunları söyledi: “Artık anneler ağlamasın istiyoruz. Dünyanın her yerinde barış istiyoruz. Savaş ölümdür, katliamdır. Savaş annelerin gözyaşıdır. Biz artık annelerin gözyaşı aksın istemiyoruz. Biz tecrit kaldırılsın istiyoruz. Masa kurulursa barış da gelir. Masayı devirdiklerinde savaş oluştu. Kimse barıştan korkmasın. İnsanlara zarar veren savaştır. Savaşta anneler çocuklarını insanlar eşlerini kaybediyor. Biz barış diyoruz. Biz Kürt halkı barış isteyen bir halkız. Kürt halkına artık kimsenin cenazesi çuvallarda verilsin istemiyoruz. Hiçbir insan ve Kürt halkı bunu hak etmiyor. Kanımızın son damlasına kadar barışı savunacağız.” 
 
‘Dünya bir kez daha yıkımın eşiğinde’
 
Ardından Emek ve Demokrasi Güçleri adına sözü Nursel Yücesoy aldı. Dünya Barış Günü olarak kabul edilen İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün olan 1 Eylül tarihinden 83 yıl geçtiğini söyleyen Nursel, bugün de Rusya-Ukrayna Savaşı, Suriye'deki vekalet savaşları ve Türkiye de yıllardır var olan çatışmalar başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde savaşın devam ettiğini dile getirdi. Adı konmamış bir 3. Dünya Savaşı yaşandığını kaydeden Nursel, “Emperyalist ülkeler, kendi çıkarları uğruna işgallerle, saldırılarla dünyayı kana bulamaya, gerici dikta güçlere zemin yaratmaya devam ediyorlar. Bir kez daha insanlık değerleri yerle bir ediliyor, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlara maruz kalıyor, gözyaşı ve acılar dinmiyor. İşçi sınıfının, ezilenlerin büyük bedellerle elde ettiği eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dair kazanımlar bir bir gasp ediliyor. Sistemin yarattığı pandemiler dahi fırsata çevrilerek sosyal yaşam, cehenneme çevriliyor” diye konuştu. 
 
‘Özgürlükler kısıtlandı’
 
Savaş atmosferinin hakim olduğu her yerde, otoriterleşmenin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Nursel, “Bu otoriterleşme ile birlikte hukuksuzluk ve adaletsizlik artmakta, hak ve özgürlükler kısıtlanmaktadır. Temel hak ve özgürlüklerden düşünce ve ifade özgürlüğü, haber alma ve iletişim özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü, hatta yaşama hakkı gibi haklar kimi zaman keyfi olarak askıya alınmaktadır” sözlerini kullandı. 
 
‘Kürt ve Filistin sorunları derinleştiriliyor’
 
Suriye iç savaşının yıllardır devam ettiğini dile getiren Nursel, Ortadoğu’da devam eden Kürt ve Filistin sorunlarının emperyalistler ve iktidarlar tarafından çözümsüzlük politikaları ile çatışmaların da  derinleştirildiğine işaret etti. Nursel, “Çünkü, ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini iktidarları için en büyük tehdit olarak görmekte. Türkiye halkları eşit yurttaşlık temelinde yaşamak için iradelerini ortaya koyarken buna rağmen muktedirler kendi iktidarlarını korumak için milyonlarca doları silahlanmaya ayırarak halkları sefalet içinde yaşamaya mahkum etmekte” dedi. 
 
‘Çözüm mücadeleden geçiyor’
 
Halkların yanlış gidişata dur diyebileceğine işaret eden Nursel, bunun yolunun emperyalizme, gericiliğe, savaş politikalarına karşı mücadeleden geçtiğini kaydetti. Nursel, “Ülkenin en temel sorunlarının başında emek, barış ve demokrasi karşıtı milliyetçi, şoven, faşizan politika ve uygulamalar rutin hale getirilmiştir. Dolaysıyla ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Barış ve demokrasi talebi ekmek ve su kadar temel ihtiyaç haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 
 
Söz verilmeyen kadınlar kendi açıklamalarını yaptı
 
Açıklamanın ardından  kurulan Barış Kadınları İnisiyatifi, hazırladıkları tutum belgesini, platformun kenarında düzenlediği basın açıklaması ile duyurdu. Tutum belgesini kadınlar adına okuyan Didar Gül, kürsüden kendilerine söz verilmediği için açıklama yapmak zorunda kaldıklarını kaydederek, bundan sonra da çalışmalarına devam edecekleri mesajını verdi. 
 
Etkinlik,  sanatçı Cevdet Bağca’nın müzik dinletisi eşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.