Hacıhüsrev’de evleri mühürlenen yurttaşlar: Mahalleye ömrümüzü verdik
- 09:03 28 Ağustos 2022
- Yaşam
Gülistan Dursun
İSTANBUL - Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat'ın Piyalepaşa Projesi için yıkım kararı verilen Hacıhüsrev Mahallesi'nde evleri mühürlenen yurttaşlar, “İnsanlar buraya ömrünü vermiş, buranın halkına bu hak mı, adalet mi? Oy zamanı geldiği zaman insanlara yalakalık yapmayı biliyorlar. Şimdi neredesiniz?” diyerek yetkililere seslendi.
İstanbul'da Fetihtepe ve Tokatköy'ün ardından Beyoğlu'na bağlı Hacıhüsrev Mahallesi'nde de mahalleli ile bir uzlaşmaya varmadan zorla dönüşüm kararı verilerek yıkımlar gerçekleştirilmeye başlandı. Polis, 23 Ağustos günü sabahın erken saatlerinde Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat'ın Piyalepaşa Projesi için mahalledeki evlerini boşaltmaları için mahalleye baskın gerçekleştirdi. Polis, yıkıma karşı direnen yurttaşlara zor kullanarak eşyalarını dışarı atıp, bazı evlerin yıkılmasına izin verirken, bazı evleri de mühürledi.
Mülklerine değerlerinin çok altında bir ücret verildiğini belirten mahalle sakinleri ise 24 Ağustos gecesi "hakkımızı isteriz" sloganlarıyla Piyalepaşa Projesi’nin yapıldığı alana yürüyüş gerçekleştirdi. Evleri mühürlenerek mağdur olan mahalle sakinleri ajansımıza konuştu.
Projede olmayan yapılar inşa ediliyor
Mahalle sakini Mihriban Kaştaş, ailesi ile birlikte 30 yıldır yaşamlarını bu mahallede sürdürdüklerini paylaştı. Polisin, onları zorla evlerinden çıkararak yurttaşları yıldırıp gözdağı vermeyi amaçladığına dikkat çeken Mihriban, mahalleye uygulanan politikayı, “ucuza kapatmak” olarak değerlendirdi. Mihriban, “İnsanlara yalan konuşuyorlar. İnsanlar buraya ömrünü vermiş, buranın halkına hak mı, adalet mi bu? Gecekonduya da, kaç katlı binaya da 2 buçuk trilyon veriyor. Ver milletin hakkını millet gitsin. Millet bu şartlarda bu şekilde mecbur değil burada yaşamaya. Bu pisliği, zulmü yaşamak zorunda değil. Sen milletle uzlaşmaya var, ver hakkını millet alsın gitsin. Planda ve projede olmayan yapıları koyuyorlar. İnsanları kandırıyorlar. Projede olmayan ‘İmam Hatip Erdoğan Okulu yapılacakmış” diyerek usulsüzlüklere dikkat çekti.
Yanımızda yoksunuz…
23 Ağustos günü polisin zor kullanarak vatandaşların evlerini yıktığı anlara şahitlik eden Mihriban, “Bir insan olarak o vaziyeti görünce nasıl tepki verebileceğini bilemiyorsun. Polisler insanların evlerine baskın gerçekleştiriyor. Hasta adam içerde yatıyor. Sinir krizi geçirdim ve gözümü hastanede açtım” ifadeleri ile yaşananları anlattı. Bütün kamuoyunun mahalleye sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Mihriban, “En ufak bir şeyde bile televizyona yansıtıyorlar, peki burayı niye yansıtmadılar? Buradakiler insan değil mi? Tenezzül eden bir basını, bir desteği hiçbir yerden görmedik. Bizim bu desteğe ve yardıma ihtiyacımız var. Bu hak, hukuk adalet değildir. Oy zamanı geldiğinde insanlara yalakalık yapmayı biliyorlar şimdi neredesiniz? En kötü günümüzde yanımızda yoksanız artık bizden hiçbir zaman destek beklemeyin” sözleri ile kamuoyuna seslendi.
Devlet mağdur etti
Seher Eren ise devletin çeşitli politikaları ile erken yaşta tanışmış bir mahalle sakini. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinden ekonomik şartlar ve siyasi nedenlerden ötürü 20 yıl önce ailesi ile birlikte İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Seher, 20 yıldır hayatta kalmak için mücadele veriyor. 10 yıldır Hacıhüsrev mahallesinde bulunan evde yaşayan Seher, yaşadıkları geçim sorununu şöyle dile getirdi: “20 yılın sonunda elimize geçen hiçbir şey olmadı. Zar zor kiramızı ödeyebiliyoruz. Dört çocuğum var, zorluk yaşadığımı bildiği için ev sahibim 1 buçuk yıldır kira dahi alamıyor benden. Ama bugün devlet ev sahibini de beni de mağdur ediyor.”
Yakıp, yıkan politikanın devamı
“Doğubayazıt’ta dedelerimize, babamıza da bunları yaşattılar. Köylerimizi yaktılar ve zorla göç ettirdiler. O gün dedelerimize o politikaları yaşatanlar bugün de aynı şekilde devam ediyor” sözlerini kullanan Seher, bu tarz politikaların varlığının devam ettiğine dikkat çekti.
‘Sırtımızı kime yaslayacağız?’
“Burada da barınmamıza izin vermiyorlar, nerelere gidelim?” diye soran Seher, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdiye kadar bir hayırsever kapımızı çalmadı. Gidecek yerimiz yok. Asgari ücretle ne yapabiliriz. Burada iyi kötü idare edebiliyorduk. Geçen gün de geldiler ve çıkmamız gerektiğini söylediler. Ben de ‘çıkmıyorum, sokakta öleceğime bu evde ölmeyi tercih ederim’ dedim. Artık kimseye güvenimiz kalmadı. Sırtımızı kime yaslayacağız? Pazartesi’ye kadar mühlet vermişler bana. Bu süre zarfında nereden ev bulayım? Son bir aydır buraya sürekli polis baskın gerçekleştiriyor. Çocuklarımızda psikoloji kalmadı. Mahalle zaten fakir bir mahalle ve bizleri de barındırmıyorlar burada. Fakirleri çıkartıp yerimize zenginleri getirecek. Seçim zamanı geldiği vakit kedi gibi kapımıza geliyorlar ama seçim bittiği zaman kimse bizi tanımıyor. Durumum olmadığı için evden çıkmayacağım. Biz onlardan bir şey istemiyoruz, sadece hakkımızı istiyoruz.”
20 gündür sokakta
Mahallede yaşayan ve evi mühürlenen Nüket Kılıçkaya da evlerinin mühürlenmesinden kaynaklı 20 günüdür ailesiyle birlikte sokakta yaşıyor. Mağdur olduklarını ve bu durumla ilgilenen bir kesimin de olmadığını belirten Nüket, “Eşim ve çocuklarımla birlikte sokaklarda kaldık. Bizi bir anda mağdur ettiler. Elektriği, doğalgazı, suyu kestiler. Bir tebligat gelmeden ya da anlaşmaya çağırmadan direkt bu uygulamaları yaptılar. Verdikleri ücret ile ufak bir dükkan dahi alamazsın. Başımızı sokmak için yıllarımızı verdik bu eve. Ben rahatsızım, eşim çalışıyor, kiralar çok yüksek ve ev bulamıyorum. Adnan Polat, bizi bu hale getirdi. Fakir bir mahalleyiz. Zengin olsam burada ne işim olur? Başımı sokacağım bir ev dahi vermedi. Mağdur durumdayız, biri de çıkıp halimizi sormadı” diyerek sitemde bulundu.