HDK Kadın Konferansı başladı: Leyla'nın yaktığı meşale yolumuzu aydınlatıyor

  • 11:50 12 Ocak 2019
  • Siyaset
ANKARA- HDK Kadın Konferansı'nda konuşan HDK Eş Sözcüsü ve Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Faşizmin bütün bir ülkeyi karanlığa boğmak istediği insanlık adına, barış adına hiçbir şeyi bırakmadığı ve bizlere mutlak karanlığı dayattığı bu dönemde Leyla Güven'in yaktığı özgürlük ve barış meşalesi yolumuzu aydınlatıyor" dedi. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisleri 9. Dönem Kadın Konferansı başladı. Hotel Akar International'da düzenlenen Konferansa çok sayıda kadın katıldı. HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Konferans'a katılanlar arasındaydı. Konferansın yapıldığı salona Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Leyla Güven'in fotoğrafının üzerinde bulunduğu, "Tecride hayır, yaşamı savunan direnişe ses ver" yazılı mor pankart asıldı. Salonda, kadın direnişini selamlayan Ermenice, Türkçe, Kürtçe, Arapça yazılı pankartlar asıldı. Divanın belirlenmesi ardından, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı. 
 
'Kendi içinden HDP fikriyatını doğurdu'
 
Kadın konferansında ilk sözü olan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, kadın konferansında buluşmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, "HDK bugün çok ihtiyacını duyduğumuz barış içinde insanca yaşayacağımız bir Türkiye'yi kurmak üzerine çıktı. Bu fikriyat Türkiye'de demokratikleşmenin ve siyaseti açısında çok büyük etki yarattı. Faklı gelenek ve kökenlerden birçok kesimin gelip siyaset yapabileceğini gösterdi. Kendi içinden de HDP fikriyatını doğurdu. Bugün demokrasi barış özgürlük mücadelesini yürütmeye devam ediyor ve edecek. Bugün bu şartlar olmasaydı çok daha farklı bir yerde ve kapsayıcı olarak devam edebilirdi yoluna. Ama o günlerde gelecek bir gün çok daha geniş kitlelere ulaşacağız" dedi.
 
'Amed zindanında ışık yakanların mücadelesini devam ettiriyor'
 
Ardından açılış konuşmasını HDK Eş sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit gerçekleştirdi. Diyarbakır zindanında 12 Eylül karanlığına ışık yakanların yolunda mücadeleyi devam ettiren Leyla Güven'i selamlayarak konuşmasına başladı. Gülistan, "Faşizmin bütün bir ülkeyi karanlığa boğmak istediği insanlık adına, barış adına hiçbir şeyi bırakmadığı ve bizlere mutlak karanlığı dayattığı bu dönemde Leyla Güven'in yaktığı özgürlük ve barış meşalesi yolumuzu aydınlatıyor. Leyla arkadaşımız her şeyin normalleştiği bu kötülüğün içinde teslim olmamızı ve direnmemiz gerektiğini hepimizi bize gösterdi. Onun mücadelesini sahiplendiğimizi ve tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğini söylüyoruz" diye vurguladı.
 
'Rotamız savaş ve tecrit diyorlar'
 
Savaş sürecini PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik mutlak tecritle başladığına dikkat çeken Gülistan,   2016'da gerçekleşen aile görüşünün ardından Abdullah Öcalan'dan haber alınamadığını vurguladı. Uluslararası yasaların ve insanlık değerlerinin çiğnendiğine dikkat çeken Gülistan, "Biz barış süreçlerinde kaybediyoruz o yüzden rotamız savaş ve tecrit diyorlar. Ve her birimizin de bu politikalara teslim olmasını boyun bükmesini istiyorlar. 2012'den beri nasıl AKP'nin kadın politikalarına direniyorsak, 2015'ten beri getirilmeye çalışılan faşizme karşı direniyoruz" diye konuştu.
 
'Hala faillerin açığa çıkartılmasını bekliyoruz'
 
Gülistan, "Sayın Leyla Güven 'ben hayatı uğruna ölecek kadar seven yoldaşlardan biriyim' dedi.  Onlardan biri de Sakine Cansız'dı. Sakine cansız ile birlikte Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan siyasi çalışmalarından dolayı 9 Ocak 2013'te Paris'te kirli hesaplar sonucunda katledildiler. Ne yazık ki hala failleri bulunmamış bir cinayet. Yine Cizre ablukalarında kaybettiğimiz üç kadın arkadaşımız Seve, Pakize ve Fatma'da kadın karşıtı kirli politikalar sonucunda sivil olmalarına rağmen ne yazık ki katledildiler. Bu katliamında üstü örtüldü ve hala biz faillerin açığa çıkartılmasını bekliyoruz. Tüm kadın arkadaşlarımız Sakine Cansız şahsında bir kez daha saygıyla anıyorum. Onların yolu bizim yolumuzdur" dedi.
 
'Kadın mücadelesinin sağaltıcı etkisini hepimiz deneyimliyoruz'
 
"Biz bu iktidardan da devletli sistemden de çok çektik. Beş bin yıllık zulüm sistemi hepimizin yaşamını cendere altına almış durumda" diyen Gülistan, ülkede ve bölgede savaşı dayatanların Suriye'yi kan gölüne çevirenlerin tekçi otorite ve bir dünya düzeni yaratmak istediklerine dikkat çekti. Gülistan sözlerine şöyle devam etti: "Homojen bir dünya ve Türkiye isteği bütün bu güçlerin ortak paydasını oluşturuyor. 2011 yılından beri devam eden savaş en çok kadınları vurdu. En kötü koşullarda yaşıyorlar. Kaç mültecinin bu kamplarda kaldığını bilmiyoruz ve bu kamplar denetim dışı. Her birisinde insanlık adına büyük suçlar işleniyor. Burada aslında kadın özgürlük mücadelesinin ve kadın dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Biz kadınlar yan yana durarak savaşı engelleyerek, bunu engelleyemiyorsak kadınların yanında dayanışarak travmalara maruz kalmasını engelleyebiliriz. Kadın dayanışmasını sağaltıcı etkisini hepimiz yaşam deneyimlerimizden çok iyi biliyoruz. Yasal statülerini tanınmasını bir kez daha söylememiz gerekiyor."
 
'Mafyavari bir düzenle barbarlığı dayatılıyor'
 
Kadınların hem yoksullaştığını hem de evdeki erkeklerin şiddetine daha fazla maruz kaldığını ifade eden Gülistan, tüm bunlara karşı yan yana gelmenin ve kendi sorunları olarak görmek zorunda olduklarının altını çizdi. Gülistan, şuan tüm dünyada sağ popülist yöneticilerin iş başında olduğunu ifade ederek, bu nedenle dünyanın her yerinde kadının ötekileştirilerek ortaçağ karanlığına gömülmesine neden olduğunu söyledi. Arjantinli kadınların 'bir kişi daha eksilmeyeceğiz' sözünün çok anlamlı olduğunu aktaran Gülistan, "Biz bunu sahipleniyoruz. Ama hala çok güçlü olmadığımız için eksiliyoruz. Ceren damar ve Hande Şeker'in katledilmesin bu erilliğin yansıması. Mafyavari ve her türlü yönüyle barbarlığı yaşayan bir düzeni bize dayatıyorlar. Akademisyenler katlediliyor. Yaşamın her yerinde kadınlar zapturapt altına alınmaya çalışılıyor. Bugün kadın örgütlülüğünün artırmak kadın özgürlük mücadelesi açısından kazandığımız mevzileri tutmak anlamına geliyor" dedi. 
 
'Kadın enternasyonalinin kurulması gerekiyor'
 
Kadınlar olarak yeni hedeflerle yürümek zorunda olduklarını dile getiren Gülistan, kadın meclislerini her yerde olmasını gerektiğinin altını çizdi. Gülistan konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Bugün bir görevimiz daha var 5- 6 Ocak'ta kadınların buluştuğu birleşik mücadeleyi ilmek ilmek için örmek için daha fazla emek harcamamız gerekiyor. Biz 5 -6 Ocak'ta atılan adımı çok anlamlı buluyoruz. Bir kadın enternasyonalinin de mutlaka kurulması gerekiyor. Tüm dünyada kadınları birbirine bağlayan ve bundan güç eden kapitalist moderniteyi alaşağı edecek bir mücadeleyi tüm dünyada verebiliriz. Biz buna inanıyoruz. Bu mücadele de yolumuz yolunuz açık olsun."
 
Konferans katılımcıların konuşmalarıyla devam ediyor.