Meclis'in bir yılı: Cinsiyetçilik kürsüde de büyüdü

  • 09:01 28 Aralık 2018
  • Siyaset
Habibe Eren 
 
ANKARA - Meclis’in açıldığı Ekim ayından bu yana kadına yönelik verilen 34 araştırma önergesinin hiçbirine cevap verilmezken, vekillerin siyasi faaliyetler çerçevesinde yaptıkları tüm konuşmalar fezleke olarak döndü. Meclis'in 2018’ini değerlendiren HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, “Danışma Kurulu”na çevrilen Meclis kürsüsünde de cinsiyetçiliğin giderek tırmandırıldığını ifade etti. 
 
Türkiye artan kadın düşmanlığı, cinsiyetçilik, şiddet, gözaltı, tutuklama ve baskılarla dolu bir yılı daha geride bıraktı. İktidar her yeni süreçte baskı mekanizmalarını artırırken, uygulamalarına karşı direnen kadınlar da bir yıl boyunca Meclis ve sokaklar başta olmak üzere tüm yaşam alanlarında direndi. Baskı politikaları ve saldırıların odağında olan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) bir yıl boyunca Meclis’te yaptığı çalışmalara ise karşılık verilmedi. Çok sayıda vekil hakkında da dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle fezleke hazırlandı. 
 
Fezlekeler 
 
HDP'nin başta kadın vekilleri olmak üzere birçok vekil hakkında fezleke hazırlandı. 27. Dönem’de hakkında en fazla fezleke hazırlanan vekil ise HDP Diyarbakır Milletvekili Felaknas Uca oldu. Yine vekillerin, kadına yönelik şiddet,  çocuk istismarı, kadın istihdamı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine vurgu yaptığı, buna karşı politik yükümlülüğü hatırlattığı birçok önerge ya reddedildi ya da iade edildi. 
 
HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe,  Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın Efrin operasyonuna ilişkin paylaşımları nedeniyle dokunulmazlıklarının kaldırılması istendi. Yine HDP milletvekillerinden Feleknas Uca, Ayşe Acar Başaran ile Eş Genel Başkan Pervin Buldan'ın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yaptıkları konuşmaları gerekçe gösteren savcılık, dokunulmazlıkların kaldırılmasını talep etti. Batman Milletvekili Feleknas Uca, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir, Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında yine fezleke hazırlandı.
 
'Avrupa Konseyi ne yapmayı planlıyor' dedi fezleke hazırlandı
 
Filiz Kerestecioğlu hakkında "örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla hazırlanan fezlekelerde, HDP Gebze İlçe Örgütü'nün yaptığı etkinliğe katılması, bu etkinlikte salona asılan fotolar ve atılan sloganlar delil  olarak sunuldu. Yine Efrin operasyonuna ilişkin Avrupa Parlamenter Meclisi'nde basına yansıyan "Bölgede bir çok sivilin yaşamını yitirdiği iddia ediliyor. Bu sırada Türkiye'de savaş karşıtı tüm barışçıl gösteriler şiddetle bastırılıyor. Avrupa Konseyi bu duruma ne yapmayı planlıyor" sözleri gerekçe gösterilerek dokunulmazlığının kaldırılması talebi ile fezleke hazırlandı. 
 
Basın açıklamaları suç sayıldı
 
En fazla fezleke hazırlanan Feleknas Uca'nın Şeyh Said'in ölüm yıldönümünde gerçekleştirilen basın açıklamasında yaptığı konuşma, katıldığı konferans, basın açıklamalarında yaptığı konuşmalar, Adalet Bakanlığı’na mektup göndermesi, açlık grevine katılması, sosyal medya paylaşımları, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekmesi ve TOMA'nın önüne geçerek polis müdahalesini engellemeye çalışması suç sayılarak fezleke hazırlandı. “Görevi yaptırmamak için direnme” ve “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ile suçlanan Feleknas'ın 6 yıldan 9 yıla kadar hapsi istendi. Başsavcılık, hazırladığı bu iddianame doğrultusunda Feleknas'ın dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle Meclis'e fezleke gönderdi.
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 12 Aralık 2018 tarihinde HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir hakkında 2 ayrı fezleke hazırlandı. Fezlekelerin konusu Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Genel Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı'nın tutuklanmasını protesto etmek amacıyla 26 Eylül 2016 tarihinde yapılan yürüyüşte  "Direne direne kazanacağız" sloganı atan kitle ile aynı yürüyüşte bulunması oldu. Dirayet hakkında "örgüte üye olmamak" ile birlikte "örgüt adına suç işlemek" gerekçesiyle fezleke hazırlandı. 
 
34 önergeye cevap verilmedi
 
26. Dönem'de kadınlara dair HDP tarafından 301 önerge verildi. Bu önergelerin 34'üne cevap verilirken, 8'i iade edildi. 27. Dönem'de ise Meclis'in açıldığı Ekim ayından bu yana kadını konu alan 34 önergenin hiç birine cevap verilmedi. 2 araştırma önergesi ise iade edildi. Önergelerin konusu HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları'nın, kadın sığınma evlerine, belediyelerin sığınmaevi açma yükümlülüklerinin denetlenmesine ilişkin önergesi,  Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir'in Efrin'de ÖSO mensupları tarafından kadınların ve kız çocuklarının kaçırıldığı yönündeki iddialara ilişkin önergesi, Filiz Kerestecioğlu'nun, son 5 yılda tespit edilen çocuk gebeliklerine, yapılan soruşturmalara ve çocuğa yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin ve yine Filiz'in, nafaka uygulaması hakkında bazı verilere ve yeni düzenleme öncesi yürütülen çalışmalara ilişkin önergenin hiç biri cevaplandırılmadı. 
 
'Meclis, 'Danışma Kurulu'na çevrildi'
 
Meclisin bir yıllık faaliyetini değerlendiren HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, "Başkanlık sistemi tartışılmaya başlandıktan sonra parlamentonun gittikçe anlamından uzaklaştığını ve ciddi anlamda bir Danışma Kurulu'na dönüştüğünü söylemek mümkün. Muhalefetin daha fazla eleştirdiği iktidarın da önerilere açık olacağı bir düzeyden ziyade her geçen gün muhalefetin sesi daha fazla kısılmaya çalışılıyor" dedi. 
 
'Kürsü dokunulmazlığı fiiliyatta ortadan kaldırıldı'
 
Özellikle dönem dönem Meclis’te şiddete varan olayların yaşandığına dikkat çeken Dirayet, şöyle konuştu: "Önemli bir mekanizma olan soru ve araştırma önergelerini anlamsızlaştıran, cevap vermeyen, kullandığımız her eleştiri ve sözü 'yaralayıcı' bulan bir anlayış var. Bu anlayış, 'bizim gibi konuş', 'bizim gibi tartış ve bizim gibi sor ' gibi tek adam rejiminin mekanizması işletilmeye çalışılıyor. Yine Meclis’te kürsü dokunulmazlığı Anayasaca güvence altına alınan bir haktır. Bu kürsü dokunulmazlığından her ne kadar söz edilse de fiiliyatta ortadan kaldırılmış durumdadır. Kürsüde kullanılan kavramlardan dolayı oturumlardan alınan milletvekilleri oldu. Konuşması engellenen, müdahale edilen ve hatta daha çok bizim partimize yönelik kürsüde yaptığımız neredeyse her konuşma fezlekeye dönüştürüldü. Bizim kürsü dokunulmazlığı kapsamında yaptığımız her şey bize 'suç' olarak geri döndü. Ve bu fezlekelerin sayısı her geçen gün artıyor."
 
'Cinsiyetçilik kürsüde de büyüyor'
 
Meclis’te erkek egemen üslubun giderek yaygınlaştığına işaret eden Dirayet, cinsiyetçiliğin yükseltildiğini vurguladı. Bu zihniyetin kadın vekillerin konuşmalarının engellenmesi ve hakaret olarak geri döndüğünü kaydeden Dirayet, "Cinsiyetçiliği o kürsü de büyüten bunu bir değer haline getiren siyasetle de karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı. 
 
'Karar başka bir yerde alınıyor Meclis’e iletiliyor'
 
Bu bir yılda cinsiyetçi uygulamaların artmasının yanı sıra getirilen torba yasalarla Meclis’te konuşma sürelerinin kısaltıldığını aktaran Dirayet, "Sorulara cevap vermemek gibi yasal değişiklikler de söz konusu oldu. Parlamento şekil olarak duruyor sadece. Giderek işlevsiz hale getirilmeye çalışılıyor. Ülke ile ilgili temel sorunların ve mekanizmaların başka bir yerde alındığı ve karara bağlandığı, bu kararın da Meclis’e iletildiği bir süreci yaşıyoruz. Burada yaptığımız eleştirilere tahammülsüzlük ve çoğulcu yapının karşısında baskıyla, şiddetle, zorla ve zaman zamanda kendi iç tüzüğünü ihlal ederek adımlar attığını görüyoruz. Bununla birlikte son dönemde bir torba yasa furyası gündeme geldi. 2 gün içerisinde alelacele maddeler peşi sıra geçirilmeye başlandı" diye belirtti. 
 
'Konuşmalar tehditlere dönüştü'
 
"Cumhurbaşkanlığı rejimi” olarak ifade ettikleri sistemde Meclis’in anlamını yitirdiğini dile getiren Dirayet, bunun son bir yıl içerisinde daha fazla görüldüğünü söyledi. Dirayet, önceki dönemde olduğu gibi bu dönem de vekillerin yaptığı siyasi faaliyet ve eleştirilerin kendisine fezleke olarak geri döndüğünü ifade ederek, "Son bütçe görüşmelerinde kürsüden yapılan konuşmalar tehditlere dönüştü. Savcılık göreve çağrıldı. Hukuk da aslında bu anlamda denetime tabi tutuldu. Orada yaptığımız siyasette yargı aracılığıyla vekillere dönük bir 'güç' kullanma aracına dönüştü" dedi.