Paylaşım savaşları yaşanıyor: Kürtleri bir yüzyıl daha statüsüz bırakmak istiyorlar

  • 09:01 21 Aralık 2018
  • Siyaset
Dilan Babat 
 
ANKARA - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik politikalarının seçim öncesinde milliyetçi hezeyanları yükseltmek ve demokrasi taleplerinin önünü kesmek amacıyla yapıldığını ancak sadece bununla da açıklanamayacağını belirten HDP’li Dilan Dirayet Taşdemir, "Paylaşım savaşlarının yeniden yaşandığı tarihsel dönem ile karşı karşıyayız. Ortadoğu’da demokratik model oluşturan Kürt halkının bir yüzyıl daha statüsüz bırakmak istiyorlar” dedi. 
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın operasyon sinyali verdiği Kuzey ve Doğu Suriye sınırına sevk edilen askeri birlikler bu yönlü bir hazırlığın içerisine girdi. Fırat'ın doğusunu hedef alan hazırlıklar sürecinde 13 Aralık'ta Federal Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Maxmur ve Şengal, Türk savaş uçakları tarafından bombalandı, 1’i çocuk 7 sivil yaşamını yitirdi. Bölgedeki tansiyon yükselirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın "Suriye'de IŞİD'i yenilgiye uğrattık, başkanlığım döneminde orada olmak için tek nedenim buydu" diyerek Suriye'den çekilme mesajı verdi ve ardından Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders da, “ABD askerlerinin çekilmesini başlattık” açıklaması yaptı.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dirayet Dilan Taşdemir,  bölgede yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. 
 
‘Faşizmi pekiştirmek, milliyetçi hezeyanları yükseltmeye çalışıyorlar’
 
Yaklaşan her seçim öncesi AKP'nin bir yerleri işgal etme peşinde olduğunu belirten Dirayet, operasyon hazırlıklarını seçimle değerlendirmenin de yeterli olmadığını vurguladı. Dirayet, AKP’nin faşizmi seçim aracılığıyla kurumsallaştırmak istediğini ifade ederek, “Her seçim arifesinde ya iç ya da dış bir düşman yaratma gereği hissediliyor. Referandum sürecinde Hollanda ve Almanya krizi yaşanmıştı. Bunları gündeme getirerek, milliyetçi hisleri yükselterek bir kutuplaşma süreciyle seçime gidilmişti.  24 Haziran seçimlerinde Efrin’e yönelik işgaller gündeme gelmişti. Hem milliyetçi cephenin oylarını almak hem de ülke içerisinde demokrasi ve özgürlük taleplerinin Kürt karşıtlığı üzerinden mobilize etmeye çalışıyorlar. Türkiye'de büyük bir toplumsal kriz var. Seçime giderken yerelde tahakküm kurma peşindeler. Savaş koşullarını göstererek faşizmini pekiştirmeye, milliyetçi hezeyanları yükseltmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
 
'Ortadoğu’daki krizi bir yüzyıl daha uzatmak istiyorlar'
 
Bu alanları Osmanlı bakiyesi olarak düşünen, buralarda egemen bir devlet olarak tanınmak isteyen bir dış politika izlendiğini kaydeden Dirayet, AKP’nin Suriye üzerindeki hesaplarının tutmadığını söyledi. Dirayet, “Sömürge arayışlarına kendisini bir güç olarak katma hayali vardı. Yeniden hortlatılan Osmanlıcılık ve sömürge anlayışı karşısında Kürtler ve Ortadoğu'daki halklar, yeni bir deneyim açığa çıkardı. Yeni mücadele alanları açığa çıkınca kendisiyle beraber yeni alanlar, yeni yönetim modelleri de açığa çıktı. Bu halklar açısında büyük bir kazanımdı" dedi. 
 
Türkiye'nin Suriye'ye yönelik saldırılarının altında büyük bir Kürt düşmanlığının yattığını, diğer bir sorunun da uluslararası güçlerin müdahale etmemesi olduğunu dile getiren Dirayet, “Nihayetinde Ortadoğu'da özgür bir Ortadoğu kimliği, Kürt kimliği ve halkların birlikte farklılıkları ile mücadele deneyimden ciddi bir rahatsızlık var. Dünyada da tek adam rejimlerinin, diktatörlerin faşizmi yeniden hortlattığı, paylaşım savaşlarının yeniden yaşandığı tarihsel dönem ile karşı karşıyayız. Ortadoğu’ya yeniden şekil vermek istenirken, krizleri derinleştirip bu savaşı bir yüzyıl daha uzatma, toplumsal çelişkileri bir yüzyıl daha erteleme yaklaşımı var" ifadelerini kullandı.  
 
'Kürtler söz sahibi olma mücadelesi veriyorlar’
 
AKP'nin, kendisinin olmayan topraklarda “Savunma hattındayız, ülkemizi koruyoruz” söylemlerinin halklar arasında normalleştirilmeye çalışıldığını belirten Dirayet, "Biz biliyoruz ki 2011 yılından beri özellikle bombaladıkları alanlardan ve Kuzey Suriye'den Türkiye'ye herhangi bir tehdit söz konusu değil. Orada IŞİD barbarlarına ve otoriter rejime karşı kendi kendini demokratik bir şekilde yönetmeye çalışan toplumsal bir muhalefet var. 100 yıl önce Kürdistan dört bir parçaya bölündü, Kürtler statüsüz, kimliksiz ve iradesiz kılındı. Bu yüzyıl içerisinde dört bir parçada çok ciddi acılar yaşandı. Her yerde ciddi bir mücadele verildi. Yüzyıl neredeyse Kürtlerin acılarının trajedilerinin üzerinden şekillendi. Şimdi Kürtler bu yüzyıllık acılara karşı gelişen yeni dönem siyasetinde rol alma ve kendi siyasetlerinde söz sahibi olma mücadelesini veriyorlar" diye belirtti.   
 
'Kürt düşmanlığı dışında bir izahı olamaz'
 
AKP iktidarının Kürtleri yeniden statüsüz bırakmaya çalıştığının altını çizen Dirayet, şöyle dedi: "Ulus devletin kendisi, özellikle bunun başını Türkiye ve AKP iktidarı çekiyor. Kürtleri bir kez daha Ortadoğu'da kimliksiz ve statüsüz bırakma, Kürtlerin kazanımlarına el koyma ve kölelik koşullarına razı etme girişimidir. Dolayısıyla Şengal, Maxmur ve Efrin'in bombalanması bunlarla çok yakından ilgilidir. Şengal IŞİD tarafından işgal edildiğinde, binlerce kadın köle pazarlarında satıldığında ve şuan binlercesi halen IŞİD'in elindeyken kılını kıpırdatmayan, bunun için bir adım atmayan AKP iktidarı, bugün gidip Ezidi halkına bombalar yağdırıyor. Tüm bunların Kürt düşmanlığı dışında bir izahı olamaz." 
 
'Kazanım olarak sunulan tarihsel bir kayıptır'
 
Ortadoğu'da halkların özgürlük taleplerinin olduğunu ve bu özgürlük talebinin katlederek, cezaevlerine atarak bitirilemeyeceğini belirten Dirayet, “Öyle olsaydı Saddam, Esat ve Evren başarırdı.  Nihayetinde tarihe dönük baktığımız zaman halkların özgürlük talebi gittikçe büyümüştür. Türkiye Cumhuriyet tarihine baktığımız zaman özgürlük talepleri bugün milyonlaşmış  ve toplumsal bir hal almıştır. Ciddi anlamada uluslararası bir alanda soruna da dönüşmüştür. Kısa vadede bombalayabilir, kısa vadede işgal edebilir ve başarı hikayesi olarak sunabilir. Kendi iktidarını tahakküm etmek için halklar arasında derin çelişkilere, derin sorunlara neden olabilecek bir siyasetin tohumları atılıyor.  Orada geçici olduklarını unutmasınlar. Hiçbir işgal sürekli olmamıştır ve halkların karşısında dönmüşlerdir. Kazanım olarak sundukları bizim için tarihsel kayıptır" dedi.