‘Diyarbakır’ın belediyecilik deneyiminden İstanbul da yararlanmalı’

  • 09:07 19 Aralık 2018
  • Siyaset
Sibel Özalp
 
İSTANBUL - Kadınların yerel yönetimde söz sahibi olmasının biçimsel değil değiştirici ve dönüştürücü olması gerektiğini belirten HDP’li Serpil Kemalbay, “Batıda demokratik belediyecilik anlayışıyla talip olma zemini aşağıdan örülmeli. Demokratik katılımdan yana olan belediyecilik için adımlar atılmalı. Diyarbakır’ın belediyecilik deneyiminden İstanbul’un da yararlanmasına ihtiyaç var” dedi.
 
Kürt coğrafyasındaki katılımcı ve demokratik yerel yönetim deneyimlerinin batıda olmadığını, Kürt kadınlarının kendi coğrafyalarında verdiği mücadele biçimleri ve sorunlarıyla Türkiyeli kadınların yaşadığı sorunların aynı olduğunu belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, demokratik belediyeciliğin batıda ne şekilde uygulanabileceğini değerlendirdi. 
 
Yerel seçime giderken Kürt ve Türkiyeli kadınların birlikte mücadelesinin önemli olduğuna dikkat çeken Serpil, “Ve aslında sorunların bir bütünün parçası olduğunu düşünüyorum. Kürt coğrafyasında ne yapılmıştı, yerel seçimler nasıl kazanılmıştı, aynısı İzmir ve İstanbul için de geçerli. Kürt coğrafyasındaki halkın yönetime katılımı, kadınların yönetimde söz sahibi olma anlayışının İstanbul ve İzmir gibi iller veya ilçelerin belediyelerinde de geçerli olması gerekiyor” dedi.
 
‘Kadınların yönetimde söz sahibi olması dönüştürücü olmalı’
 
Kadınların yönetimde söz sahibi olmasının biçimsel değil değiştirici ve dönüştürücü olması gerektiğini ifade eden Serpil, “Kadınlar kentin yerel yönetimine katıldıkları zaman o kentin bütçesine de katılacaktır. Bütçenin nasıl yapılacağı kadın bakış açısıyla ve kadın perspektifiyle ortaya çıkacak. Ve orada yeniden üretim sürecinin, kadınların istihdama katılmasının önündeki en önemli engel olduğunu görerek politika üretecekler” ifadelerini kullandı. 
 
İktidarın çözümlerinin sermayeden yana olduğunun altını çizen Serpil, “Bu çözümler sömürü sisteminin sürmesinden yana bir duruşa sahip olduğu için ona göre cevaplar veriliyor. Bizler ise sorunları iktidarın ifade ettiğinin çok daha ötesinde ifade ediyoruz ve daha geniş, kapsamlı bir şekilde ele alıyoruz. Bütün sorunların temeline iniyoruz. Böylece sorunları çözerken emekten, kadından ve ekolojiden yana bir duruş sergiliyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kürt coğrafyasındaki deneyimler 1999’lara dayanıyor’
 
Kürt coğrafyasındaki yerel yönetimi deneyimleme sürecinden de bahseden Serpil, şöyle devam etti: “İstanbul, İzmir, Ankara gibi metropollerde ve diğer kentlerde de bir çok sorun vardı. Çok daha katmerlidir hatta. Çünkü burada toplumsal örgütlülükler, kadın örgütlülüğü yerel yönetimlere, Diyarbakır’daki, Mardin’deki, Şırnak’taki kadar etkide bulunamamıştır. Çünkü Kürt coğrafyasındaki yerel yönetim deneyimleri 1999’lara kadar gidiyor. Bütün bu zaman içerisinde pek çok şey öğrenildi ve üstüne de katarak toplumsal cinsiyet eşitlikçi, demokratik, katılımcı belediyecilik oluşturuldu. Ve çok daha fazla deneyim biriktirdi bu konuda. Eksikleri de var ama artıları çok fazla. Bu artılardan da yola çıkarak yeni bir dönem planlanıyor şu anda bölgede.”
 
‘Batıda hep neoliberal belediyecilik yapıldı’
 
Batıda hep neoliberal belediyecilik anlayışının hakim olduğunu dile getiren Serpil, “Yani ranta, yağmaya, talana dayalı ekolojik sistemi ortadan kaldıran ve kadınları dışlayan bir belediyecilik olmuş. Bu belediyecilik anlayışının radikal şekilde değişebilmesi için kadınların ve tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelerek demokrasi için çağrılar yapması gerekiyor. Demokratik dönüşüm ve katılımdan yana olan belediyecilik anlayışı için adımlar atılabilmeli ve bu bölgelerde de belediyelere talip olmak gerekiyor” diye konuştu. 
 
‘Kadınlar bu yüzyılda demokrasi mücadelesinin baş dinamikleridir’
 
Batıdaki belediyelere demokratik ve katılımcı belediyecilik anlayışıyla talip olma zeminin de aşağıdan, yerelden örülmesi gerektiğine vurgu yapan Serpil, şöyle dedi: “Tıpkı HDK ve DTK’de olduğu gibi. Meclisler yoluyla örgütlenmek gerekli. Sendikalar, demokratik kitle örgütleri yoluyla oluşturulacak meclisler üzerinden yerel yönetimlere katılmak lazım. Tüm Türkiye’de böyle bir dönüşüme ihtiyaç var. Diyarbakır’ın belediyecilik deneyiminden İstanbul’un da yararlanmasına ve eksiklikleri de tamamlamaya ihtiyaç var. Burada da kadınlar önemli bir rol üstlenecekler, çünkü kadınlar 21’inci yüzyılda demokrasi mücadelesinin başını çeken dinamiklerdir.”