Pervin Buldan: Türkiye'deki krizin bitmesi için Leyla Güven'in sesine ses verilmeli

  • 15:09 5 Aralık 2018
  • Siyaset
ANKARA- HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Meclis'te başlattıkları açlık grevine ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye'deki kaos ve krizin İmralı'da uygulanan tecrit ile birebir alakalı olduğunun altını çizdi. Pervin, "Bugün Türkiye'de adalet, yargı, hukuk, demokrasinin olmadığına ve özgürlüklerin ayaklar altına aldığına tanıklık ediyoruz. Mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğine, tecrit başta olmak üzere krizlerin bitmesi açısından Leyla Güven'in sesine ses verilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi(HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için başlattığı açlık grevi eylemine destek amacıyla Meclis'te gerçekleştirilen açlık grevine ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Meclis'te açlık grevinde bulunan HDP milletvekilleri de katıldı. Dün 10 vekil ile birlikte açlık grevine girdiklerini belirten Pervin, bu akşam açlık grevi eyleminin sona ereceğini ve yarınki MYK toplantısında bir eylem planlamasına gideceklerini ifade etti.  
 
Açlık grevinin 28'inci gününde olan Leyla Güven'in eyleminin sahiplenmesi gerektiğinin altını çizen Pervin, "Leyla Güven arkadaşımız 24 Haziran seçimlerinde Hakkari halkının iradesi olarak seçildi ve bugün parlamentonun tek tutuklu milletvekili. Ancak Leyla Güven kendi durumuna ilişkin değil, 3 yıldır devam eden ve ağırlaştırılmış tecride dikkat çekmek için açlık grevi eylemine girmiştir" diye ekledi.    
 
'Tecrit Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren bir konudur'
 
Abdullah Öcalan'ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecrittin artık sadece kendi gündemleri olmadığına dikkat çeken Pervin, tecrittin bütün Türkiye'nin meselesi olduğunu belirtti. Pervin ayrıca AKP'nin tecritte ilişkin sesiz kalmasını eleştirdiklerini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu mesele Türkiye'nin geleceği açısından önemli bir meseledir. Özellikle 2011 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden barış ve müzakere sürecinde Sayın Öcalan ile yapılan görüşmeler doğrultusunda bu ülkede umudun, güvenin, bu ülkede insanların yaşama dair bakış açısının ve ülkenin barış ve demokrasisinin önünü ne kadar açıldığına birlikte gördük. İmralı görüşmeleri bittikten sonra Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu kaos ve kriz dönemi, bunların hepsi İmralı'daki tecrit ile birebir alakalıdır. Bugün Türkiye'de adalet, yargı, hukuk, demokrasinin olmadığına ve özgürlüklerin ayaklar altına aldığına tanıklık ediyoruz. Mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğine, tecrit başta olmak üzere krizlerin bitmesi açısından Leyla Güven'in sesine ses verilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum." 
 
'Bu kararla demokrasinin ve hukukun işi bitirildi'
 
Dün akşam saatlerinde Selahattin Demirtaş,  İdris Baluken ve Sırı Süreyya Önder'in cezalarının onaylanmasını hatırlatan Pervin,  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin Demirtaş için verdiği kararın Türkiye'nin bir an önce uygulamaya sokması ve hukuksuzluğa bir an önce son vermesi gerektiğini ifade etti.  Pervin, konuya ilişkin şunları belirtti: "Ancak kararın açıklandığı gün Cumhurbaşkanının bu konuda söylediği sözler dün verilen cezanın önceden geleceğinin işaretiydi. Cumhurbaşkanının 'karşı hamle yaparız işi bitiririz, önlemini alırız' açıklaması bu cezanın onaylanacağına ve yargıya müdahale anlamına geliyordu. Yargının, hukukun bağımsız olmadığını biliyorduk ama dün bir kez daha gördük ki yargı ve adalet ayaklar altındadır. Sadece yargının işini bitirilmedi, aynı zamanda adaletin ve hukukun ve demokrasinin işi de bitirildi. Vicdanlı olan yargıç ve savcıların bir an önce bu duruma müdahale etmesi gerekiyor."  
 
'Türkiye anti demokratik uygulamalarla AB'ye giremez'
 
AİHM'in kararlarının Türkiye tarafından bağlayıcı olduğunun önemine vurgu yapan Pervin,  AB'ye girmek isteyen Türkiye'nin anti demokratik uygulamalarla AB'ye girişinin mümkün olmadığını belirterek, "Barış, özgürlükler ve demokrasi içerisinde, herkesin kendisini özgürce ifade edebileceği ortamların yaratılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugün her şeyin Saray'a bağlı olduğu ve Cumhurbaşkanının ağzından çıkan tek bir kelime ile herkesin hareket ettiğini görüyoruz. Bu Türkiye'nin yararına olan bir durum değildir. Bir an önce bu yanlışlardan dönülmelidir. Bu cezalar mutlaka çıkarılacak bir yasa ve düzenleme ile bozulabilir, aynı zamanda tecrit meselesi de bu ülkenin gündeminde olan ve çözülmesi gereken bir meseledir" dedi.  
 
'Herkesin geleceğini barış içinde güvence altına almaya çalışıyoruz'
 
Ardından söz alan HDP Meclis Başkan vekili Mithat Sancar da yaptıkları açlık grevinin ve yürüttükleri mücadelenin herkesin geleceğini demokrasi ve barış içinde güvence altına alınmaya yönelik olduğunu söyledi. Mithat, "Arkadaşlarımız bunun bedelini ödüyorlar. Her gün il-ilçe örgütlerimize yönelik operasyonlar yapılıyor. Bu bedeli ödemeye, bu partide mücadele eden herkes hazırdır. Bedel yüzünden kimsenin mücadeleden vazgeçmeyeceğini tarihimiz ortaya koyuyor. Mücadelemizin hedefi bellidir, barış ve demokrasiyi birlikte kurmak, tecrit de bunun kilit kavramlarından biridir. Hep birlikte geleceğimizi kurmak istiyorsak, omuz omuza mücadele etmek zorundayız. Herkesin burada bizimle birlikte olması gerekiyor. Bütün Türkiye toplumuna selamlarımızı yolluyoruz" şeklinde konuştu.