Pervin Buldan: İmralı kapısında kilit varken barış olmaz

  • 16:11 2 Aralık 2018
  • Siyaset
İZMİR - Partisinin İzmir'de düzenlenen 3. Olağanüstü İl Kongresi'nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "İmralı Cezaevi'nde koca bir kilit varken, asla barış süreci olamaz. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, milletvekilimiz, belediye eşbaşkanlarımız içerideyken barış süreci olmaz. Biz AKP ile müzakere etmek için değil mücadele etmek için yola çıktık" dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü "Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz, mutlaka kazanacağız" şiarıyla 3. Olağanüstü İl Kongresi'ni gerçekleştirdi. Tepekule Kongre Merkezi Anadolu Salonu'nda gerçekleştirilen kongreye, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Murat Çepni, Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş ve HDP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ile Parti Meclis (PM) üyeleri katıldı. Kongreye ayrıca, İHD şube yöneticileri, eski milletvekili Akın Birdal ve sendika, STK temsilcileri katıldı. Yüzlerce yurttaşın da yer aldığı kongrede, "Leyla Güven onurumuzdur" ve "Tecridi kıralım faşizmi yıkalım" pankartları asıldı. Kongre saygı duruşu ve divan yönetimi seçimiyle başladı.
 
Kongrede konuşan HDP İzmir il eşbaşkanları Semra Uzunok ve Çerkez Aydemir, İzmir'de gözaltına alınıp tutuklanan üyelerini selamlayarak konuşmalarına başladı. Semra,  25 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven'e selam göndererek, Leyla'nın eyleminin takipçisi olduklarını kaydetti. Semra  ayrıca ilik nakli için Öykü Arin ve tüm çocuklara donör olmanın önemine de vurgu yaptı. Çerkez ise, tecridi kırıp Leyla Güven'in eylemine ses olmak için daha fazla mücadele edilmesi gerektiğine işaret etti.
 
'Selahattin Demirtaş'ı bırakmak cesaret ister'
 
Ardından söz alan Serpil Kemalbay, egemen güçlerin arasındaki kavgada haklı ve doğru tarafta olduklarını belirterek, HDP'nin önceki dönem eşbaşkanları olan tutuklu Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ı selamladı. Serpil, "Eveleyip gevelemeden Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması gerekiyor. Fakat bu yürek ister. Tam da yerel seçimlere giderken. AKP saray ittifakı Erdoğan faşizmi Selahattin Demirtaş'ı hukuksuz bir şekilde tutuyor. Fakat bize diz çöktüremeyecekler. Halkların mücadelesi ile rehin alınan tüm yoldaşlarımızı özgürleştireceğimize inancımızla göreve talip oluyoruz" dedi.
 
Kongrenin devamında söz alan Pervin'in ilk olarak Leyla'nın açlık grevi eylemine, AİHM'in Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karar ve yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
Pervin şunları dile getirdi: "İzmir 3. Olağanüstü Kongresi'nin bu süreçte gerçekleşmesine demokrasi ve özgürlüğe vesile olmasını dilerim. Tutuklanan tüm arkadaşlara sevgilerimi gönderiyorum. Tam da seçim döneminde yoğun baskıların olduğu bir dönemi tekrar yaşıyoruz. Gözaltı haberleriyle uyanıyoruz. Ama bizler tutuklandıkça, öldürüldükçe çoğalan bir halkın geleneğinden geldiğimizi bir kez daha vurgu yapmak istiyorum. Bunun örnekleri çoktur. 7 Haziran, 1 Kasım, 24 Haziran'da denediler olmadı. Mart seçimlerinde yine kazanan bizler olacağız. Bizler adaleti, hukuku olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Ancak şunu ifade etmek isterim ki Türkiye toplumda yaşayan herkesi tahakküm altına almak istiyor. Bunu başaramadıklarını kendileri de görüyor. Belki de bugün salonda gördüğünüz renk herkese özgürlük ve demokrasinin böyle olacağını gösteriyor. Bu salondaki renkler hepimizin görüldüğü bir karedir. İşte tamda HDP'nin rengi ve fikriyatı bu renk. Bu görüntü önemlidir, çünkü bu ülkeyi yönetenler halkları bir arada görmek istemiyor. Onlar Kürtler ve Türklerin bir araya gelmesinden korkuyorlar. Onun içindir her gün partimize yönelik baskı ve tutuklama furyasını hayata geçirmeye çalışıyorlar. İnsanlar artık sokakta Kürtlerin Türklere, Ermenilerin Süryanilere bakamadığı bir ortam yaratmak istiyorlar.  Ama HDP'nin fikri tüm renkleri bir arada yaşamanın hazırlandığı ortamın fikridir."
 
'5 Kasımlarda olduğu gibi Newroz alanlarında da bir arada olmak gerekir'
 
İktidarın yaptıklarının saymakla bitmeyeceğini belirten Pervin sözlerine şöyle devam etti:  "İşçi cinayetleri, kadın cinayetleri ve çocuk cinayetlerinin yaşandığı bir ülkede bu AKP'nin adı olmuştur.  Bizler sadece seçim dönemlerinde değil, her alanda yeni bir yaşamı yaratmanın hedefindeyiz. 25 Kasımda bir araya gelen kadınların eylemi ne kadar önemliyse Newroz alanında tüm talepleri ve renkleriyle bira araya gelmek o kadar önemlidir. Sevgili Leyla Güven'in başlattığı eylem 25'inci gününe giriyor. Diyarbakır cezaevinde yükselen bu direniş, Leyla'nın kendi koşularına yönelik başlattığı bir eylem değildir. Bir halkın, ulusun geleceğine her zaman katkı sunmuş ve her zaman barış için çaba sarf eden, bugün tecrit içinde tecritte olan Abdullah Öcalan içindir. Bu direniş Leyla ile birlikte milyonların talebidir. Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit Türkiye halklarına uygulanan bir tecrittir. Barış ve demokrasi süreci yaşanırken, bu ülkenin geleceğine ve yarınlarına ne kadar katkı sunulduğunu hep birlikte gördük. 3 yıl içinde Ege başta olmak üzere bu ülkede bir umut, bir gelecek olduğunu gördük.  Kuzey'den Güney'e Marmara'dan Karadeniz'e kadar hiçbir ana gözyaşı dökmedi. Bu görevi onurla bizlerde yürüttük. Bizim postacılık yaptığımızı görenlere söyleyenlere bir kez daha olsa yine bu süreci onurla yürüteceğimizi söylemek istiyorum.  İmralı cezaevinde koca bir kilit varken, asla barış süreci olamaz. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ milletvekilimiz, belediye eşbaşkanlarımız içerideyken barış süreci olmaz. Biz AKP ile müzakere etmek için değil mücadele etmek için yola çıktık. Tecrit insanlık suçudur ve kimseye de bir faydası yoktur. Bu hükümeti devleti tecrit konusunda bir kez daha sorumluluk almaya davet ediyoruz." 
 
 'AİMH kararı bize yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını gösterdi'
 
AİHM'in Selahattin Demirtaş ile ilgili aldığı karara da değinen Pervin, Selahattin'in hemen tahliye edilmesi gerektiğini kaydetti. Pervin, "Siz AİHM'in siyasi bir karar olarak söylüyorsunuz da, cezaevindeki yüzlerce arkadaşımız siyasi bir kararla cezaevine atıldığını hiç görmüyor musunuz? AİHM kararı bize yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını göstermiş oldu. Fakat bunu bir yana bırakıp sadece Demirtaş için değil tutuklu tüm arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerektiğini söylüyoruz. Demirtaş'ın içerde kaldığı her gün yeni bir hukuksuzluktur. Saraya bağlı hakimler ve savcılar bu karara imza atıyor. Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakacaksınız, bunun başka hiçbiri yolu yok. Zaman kazanmaya çalışıyorlar,  zannediyorlar ki sandığa giden her yurttaşımız Selahattin Demirtaş'ı Figen Yüksekdağ'ı ve yüzlerce yurttaşımızı unutacaktır. Ama hepinize o sandıklarda AKP ve MHP faşizmine unutamayacakları bir ders vereceğiz" dedi. 
 
 'AKP'nin cinsiyetçi yaklaşımına İzmir'li kadınlar cevap verecek'
 
Konuşmasının sonunda 31  Mart 2019'da yapılacak yerel seçimlerin tarihi bir fırsat olduğunu vurgulayan Pervin, "Başta Ege olmak üzere tarihi bir fırsat olarak görmemiz gerekiyor. Özellikle bölgede çıkardıkları adaylara bakıyoruz, halkın karşısına çıkardıkları kayyımlar ve eski bakanlardır. O halkın iradesini, değerlerinin kültürlerini yok sayan kayyımları tek tek Ankara'ya göndereceğiz.  İzmir'in önemi büyüktür. AKP''nin eski bakanı İzmir için 'mahallenin en güzel kızıdır kim kabul etmez' diyor.  Bu cinsiyetçi yaklaşımı en başka kadınlar olarak kabul etmediğimizi ve iyi bir cevap vereceğimizi söylüyoruz. HDP olarak ortak bir aday çıkarmanın yol ve yöntemini yürütüyoruz Bu aday herkesin kabul edeceği bir isim olacaktır.  Ancak bu olursa AKP-MHP faşizm karşısında güç birliği ile kazanmış oluruz. Ortak bir aday ve güç birliği ile İzmir halkının istediği adayla seçim yarışına katılacağız. Önemli bir süreç bizi bekliyor, bunun farkında ve bilincinde olarak yolumuza daha güçlü devam edeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.  Aleviler, Kürtler, Türkler, Sünniler, kadınlar gençler kazanacak, bizler kazanacağız" dedi.
 
Konuşmaların ardından, HDP İzmir İl eşbaşkanlığına Kadir Baydur ve Besriye Tekgür'ün seçilmesiyle kongre sona erdi.