DBP ve HDP yöneticilerine yönelik operasyonlar Meclis’te

  • 14:11 26 Haziran 2019
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Meral Danış Beştaş, BDP ve HDP yöneticilerine yönelik yapılan gözaltı ve tutuklamaları, “Bu tür yargılamalarla hedeflenen DBP’li belediyeleri kriminalize ederek seçilme haklarını ellerinden almak mıdır?” diyerek Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e sordu
 
Hakların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik gözaltı ve tutuklama işlemlerini Meclis’e taşıdı. Meral, Olağan üstü Hal (OHAL) döneminde yerine kayyım atanmasının ardından tutuklanan DBP’li önceki dönem Hakkari Belediyesi Eşbaşkanı Dilek Hatipoğlu’nu 16 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Dilek Hatipoğlu’nu Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e sormak için Meclis Başkanlığı’na sor önergesi verdi. 
 
2015 yılının ağustos ayından itibaren çok sayıda DBP’li belediye eşbaşkanının gözaltına alındığı, ardından da tutuklandığı hatırlatılan önergede, şunlar kaydedildi:
 
“ 15 Temmuz sürecinde ilan edilen OHAL döneminde ise belediyelere kayyım atamaları gerçekleşmiştir. O dönem Hakkâri Belediye Eş Başkanı olan Dilek Hatipoğlu da Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında, 14 Ağustos'taki basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, ardından ise tutuklanmıştır. Dilek Hatipoğlu hakkında TCK-314/2 ve TMK- 5 hükümleri kapsamında yargılama yapılmış olup yapılan yargılama neticesinde Hatipoğlu aleyhine 16 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. Bahse konu karar, Yargıtay onayından da geçmiş ve kesinleşmiş olmakla birlikte AYM nezdinde yapılan başvuru ise henüz neticelenmemiştir. Dilek Hatipoğlu hakkında yürütülen yargılamaya ilişkin 6 klasörden oluşan dosya incelendiği vakit, Hatipoğlu’nun atılı suçları işlediğine dair tek bir delil dahi bulunmamaktadır. 
 
‘Somut deliller yerine niyet okuma söz konusu’
 
Hatipoğlu aleyhine verilen 16 yıl 3 aylık yargı kararının ise bu bağlamda somut delillere dayalı bir karar olmaktan ziyade bir niyet sorgulama usulüne göre verildiğine dair toplumda oluşan kaygılar giderilememiştir. Nitekim bu kaygılar o dönem 96 belediye başkanının tutuklanması ve yine belediyelere kayyım atanması ile doğrudan ilintilidir. O dönem cumhurbaşkanın DBP’li belediyeleri hedef alan açıklamalarının söz konusu olduğu, bu açıklamalar kapsamında belediyelerin örgüte para aktarımı yaptığı ve benzeri gerçek dışı iddiaları sürekli gündeme getirdiği bilinmektedir. Bu nedenle belediye başkanlarına yönelik tutuklamalar ve verilen yargı kararlarının siyasi iradenin açıklamaları doğrultusunda gerçekleştiğine kuşku bulunmamaktadır.”
 
Önergede Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e şu sorular yöneltildi:
 
*Hakkari Belediye Başkanının ceza aldığı dosya hakkında bilgi sahibi misiniz?
 
*Basın açıklamasını dinlemek hangi gerekçe ile TCK-314/2 inci maddesi kapsamına girmektedir? Basın açıklamasını dinlemek ile Hatipoğlu’na atfedilen örgüt üyeliği suçlaması arasındaki bağlantı nedir?
 
*Altı klasörden oluşan dava dosyasında Hatipoğlu aleyhine tek bir delil dahi olmamasına rağmen, 11 yıl 3 aylık hapis cezasının izahı nedir?
 
*Mahkemeler neden karar verirken somut delillere dayanmak ve yasa hükümlerini uygulamak yerine taraf olup iktidarın talepleri doğrultusunda kararlara hükmetmektedir? Bunun kararı kim tarafından verilmiştir? Bu aşamalarda Bakanlığınızın belediye başkanlarının yargılandıkları dosyalara ilişkin yargı üyelerine talimatı olmuş mudur?
 
*Bakanlığınızın bünyesinde DBP’li belediye başkanları hakkındaki soruşturma ve dava dosyalarını takip edip inceleyen ve davaları yönlendiren bir birim var mıdır?
 
*Yargı üyeleri iktidar partisinin açıklamaları doğrultusunda mı bir kişi hakkında soruşturma yürütülüp yürütülmeyeceğine ve dava açılıp açılmayacağına karar vermektedir?
 
*Bu tür yargılamalarla hedeflenen DBP’li belediyeleri kriminalize ederek seçilme haklarını ellerinden almak mıdır?
 
*DBP’li belediyelerin yargı eliyle kriminalize edilmesi iktidarınızın bekası için mi tercih edilmiştir?
 
*Yargı makamları tarafından halkın seçme hakkına müdahale edilmesi Anayasa’ya aykırı değil mi? Neden bizzat yargı üyelerinin hukuk kurallarını yok sayması istenmektedir? Tüm bunların adalete olan güveni zedeleyeceği hususu neden göz ardı edilmektedir?
 
*DBP’li belediye başkanlarının ceza almaları hukukun üstünlüğünden daha mı önemlidir?
 
*Dilek Hatipoğlu için hükmedilen ceza, hakkaniyete aykırı değil mi?
 
*Dilek Hatipoğlu’nun hakkında verilen taraflı yargı kararı ile cezaevinde bulunması ağır bir hak ihlali değil midir?
 
*Dilek Hatipoğlu’nun maruz kaldığı mağduriyetin giderilmesi ve tazmini için Bakanlığınız bir çalışma yürütecek midir?
 
*TBMM gündemine gelecek olan yargı paketinde taraflı verilen yargı kararlarının düzeltilmesine ilişkin bir hususa yer verilecek midir?
 
*Dilek Hatipoğlu şahsında, kendisine oy verenlerin iradesinin gasp edildiğini düşünüyor musunuz?”