'Bizleri yok sayanlara karşı her zaman sözümüzü söyleyeceğiz'

  • 17:59 7 Mart 2019
  • Siyaset
MANİSA - HDP’li Serpil Kemalbay, Turgutlu’da düzenlenen 8 Mart etkinliğinde Leyla Güven’in ve cezaevlerindeki açlık grevi eylemlerine dikkat çekerek, “Bizleri yok sayanlara karşı her zaman sözlerimizi söyleyeceğiz. HDP kilit noktadadır. Biz oylarımızı bir partiyi desteklemek için değil” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi Turgutlu İlçe Kadın Meclisi, partilerinin il binasında 8 Mart etkinliğinde bir araya geldi. Etkinliğe HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da katıldı. HDP Turgutlu İlçe Eşbaşkanı Meryem Temel’in sunduğu etkinlikte Manisa il Eşbaşkanı Güvercin Ünaldı da söz aldı. Etkinlikte açlık grevinin 120. gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in mesajı okundu ve barışın simgesi olan zeytin fidanları dağıtıldı.
 
‘Kadınlar emeği değerli görülmeli’
 
Saygı duruşu ile başlayan program sinevizyon gösterimi ile devam etti. Ardından HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay söz aldı. Dünya kadınlarının üzerindeki erkek egemen kapitalist düzeni değiştirmek istediğini söyleyen Serpil, kadınların bu sistem içinde fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını söyledi. Bu şiddetin teşhir edilmesi gerektiğini kaydeden Serpil, “Biz evden özgürleşemediğimizi biliyoruz. Kadınların bu kadar hor görülmesinin nedeni ev içi emeğinin hor görülmesinden ve kız çocuklarına erkeklerle eşit fırsatın verilmemesinden kaynaklanıyor. Erkekler evi geçindirmekle övünüyor oysa ev içi emeği dışardan satın almaya kalksa hiçbiri karşılığını ödeyemez. Engelli çocuk ve ihtiyar bakımını kadınlar yapıyor, ama bunlar değerli görülmüyor. Bunu önce kadınlar sonra ev halkı ve toplum fark etmeli, fark ettirmeliyiz. Kadınların üzerindeki baskı bundan kaynaklanıyor” dedi.
 
‘İktidar kadınların hayatın içinde olmasından rahatsız oldu’
 
HDP’nin kadının toplumun her alanında eşit olması için eşbaşkanlık ve eşsözcülük ilkeleriyle hareket ettiğini, fermuar sistemini uyguladığını ve meclislerde kadın-erkek dengesi sağlamayı hedeflediğini belirten Serpil bu sistemin devleti korkuttuğunu ifade etti. Devrimci kadın geleneğinin kadınlara yol açtığını ve mücadele geleneğini Sakinelerden, Fidanlardan devraldıklarını söyleyen Serpil, “Türkiye ve Kürdistan’da kadınların bu kadar hayatın içine girmesinden rahatsız oldular. Bu da erkek egemen kapitalist sistemin kadınlar tarafından bozulmaya çalışılması AKP, iktidarının hedefine kadınları koydu. Erdoğan’ın nefret dili seçerek partili kadın liderlerimizi hedef göstermesi bu nedenledir” dedi.
 
‘Sorunların çözülmesi için İmralı tecridi kalkmalıdır’
 
Leyla Güven’in Kürt sorununun çözülmesi için PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması gerektiğini bildiği için bedenini 120 gündür açlığa yatırdığına dikkat çeken Serpil, müzakere döneminde evlere cenazelerin gelmediğini hatırlattı. Birbirinden farklı kültürleriyle birlikte yaşanabileceğini vurgulayan Serpil, “Barış ve müzakere için beraber olabilirdik. Bu görüşmeler halkta özellikle batıda umut doğurdu. HDP’yi de desteğini arttırarak güçlendirdi. İktidar kendini tehdit eden bir şey olarak gördü. Barış yerine asimilasyon ve imha politikasını yürüttü ve bu savaş iklimi İmralı’daki tecritten besleniyor. HDP’li siyasilerin savaşla değil barışla çözüm üretmek isteyen siyasetçilerin sesi bastırılıyor. Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş rehin alındı. 10 bini aşkın cezaevinde bir o kadar denetim altında” dedi.
 
‘Müzakerelerin birinci maddesi kadın özgürlüğüydü’
 
Müzakerelerde kadınların da sürece dahil edilmesinin istendiğini dile getiren Serpil, “Özgürlüğün birinci maddesi, ‘kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşmez’. İşçilerin özgürlükleri olmadan barış olmaz. Her gün 6 işçi yaşamını yitiriyorsa o ülkede barış olamaz. Barış bütün sorunlar için konuşulacaktı. Bu halkları sömürenlerin işine gelmedi. Bu süreç, düzenin sahipleri, uluslararası sermaye ile kol kola girenlerin işine gelmedi. Kadınları hem evde hem işte nasıl çalıştıracak? Bu süreçten faydalanamayacakları için masayı devirdiler. İşte Leyla Güven bu süreç yeniden görüşülsün diye açlık grevine başladı” diye konuştu.
 
‘Eylemlerin başarısı bizim kararlılığımıza bağlı’
 
Leyla’ya ses vermek için her yolun denenmesi gerektiğini kaydeden Serpil, cezaevlerinde, Avrupa ve Hewler’de başka bir yol kalmadığı için açlık grevine girenlerin durumunun kritik boyutlarda olduğunu dile getirdi. Serpil şöyle devam etti: “Onlar bizden destek vermemizi istiyorlar. Bu iktidar 1925’lere, 80’lere 90’lara dönmek isteyen iktidar halkları topyekun savaşlarla yok saydığı günlere dönmek istiyor. Cezaevlerinden tabutlar çıkmasın. Haklarımızı savunmak için daha çok eylem yapmalıyız. Hep birlikte konuşalım. Bu barış mücadelesinde Leyla Güven en önde. Bu tecrit insanlık suçudur. Dünyanın hiçbir yerinde olmamalıdır. Meşru ve hukuki bir taleptir. Anayasaya göre de tecrit suçtur. İmralı yasaklarını kaldırınca barış ve demokrasinin de önü açılmış olacak. Yani tecrit aslında herkese yapılmıştır. Eylemin başarısı bizim kararlılığımıza bağlıdır.”
 
‘Eylemin öncülüğünü yapmaktan gurur duyuyorum’
 
Etkinlik, Leyla Güven’in mesajının okunmasıyla devam etti. Leyla, mesajında kadınların direnişi yükselterek kadının toplum içindeki haklarını ve hukuklarını en üst seviyeye ulaştıracağını belirtti. Leyla mesajın devamında şunları dile getirdi: “Tarih boyunca demokrasinin, özgürlüklerin artması, kadının hak ettiği yere gelebilmesi için kadınlar birçok eyleme öncülük yapmışlardır. Ben de böyle bir eylemin öncülüğünü yapmaktan gurur duyuyorum. Ben birçok kimlik taşıyorum ve çoğunu ben seçmedim. Ben kendim karar vermedim birçok konuda. Hayatıma dair bütün kararları kendim aldım, örneğin feminist olma kararını kendim verdim. Kendi kafamda tasarlayarak her şeyi tek başıma ilmek ilmek ördüm ve bu greve öyle başladım. Hala ruhen kendimi iyi hissediyorum. Fiziğim zorlasa da beynim bana moral veriyor. Kendi kararımı kendim verdim.”
 
Etkinlik, zeytin fidanı dağıtımının ardından müzik dinletisi ile devam etti.