‘Mûş’un her sokağını yaşam alanına dönüştüreceğiz’

  • 09:03 1 Mart 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
MÛŞ - DEM Parti Mûş Belediye Eşbaşkan Adayı Tuba Sayılğan, eşbaşkanlık sisteminden feyz alarak aday olduğuna dikkat çekerek, “Halkın içinden gelen ve sağlık alanında çalışan bir kadın olarak kadınların yaşadığı sorunlara çare olabilmek için aday oldum. Mûş’un her sokağını kadınların yaşayabileceği alanlara dönüştüreceğim” dedi. 
 
Toplum tarihinde tıpkı Kürtler ve birçok kimlik gibi yok sayılan, ezilen ve kimlikleri inkâr edilenlerin başında kadınlar geliyor. Mûş’ta kadınların sesleri, renkleri, kimlikleri dahi yok sayılıyorken, başta evleri olmak üzere sokaklarda dahi kendilerini rahat ifade edemiyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mûş Belediye Eşbaşkan Adayı Tuba Sayılğan eşbaşkanlık sistemi ile projelerine ve Mûş’ta kadınlar için nasıl bir yaşam modelini hayata geçireceklerine dair JINNEWS’e konuştu.
 
‘Tüm baskılara rağmen başardım’
 
Mûş merkeze bağlı Hêting (İnardı) köyünde 1993 yılında dünyaya gelen Tuba Sayılğan, ilkokul, ortaokul ve lise eğitimine Mûş’ta devam ettiğini söyledi. Tuba, 2019 yılında Mersin Üniversitesi Eczacılık bölümünü kazandığını, bu süreçte özel sektörde çalıştığını ve çalıştığı sırada birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Bu zorlukların ardından üniversiteyi bitirdikten sonra Mûş’ta kendi eczanesini açan Tuba, “Yapamazsın edemezsin diyen çok oldu. ‘Kadın başına hiçbir şey yapamazsın’ dediler bana. Ekonomik sorunları bile bana mâl ettiler. Ama ben her şeyi göze alarak yapabilirim dedim ve yapmaya karar verdim” sözleriyle, toplumun tüm baskılarına rağmen kendi verdiği kararları hayata geçirdiğini ve hedefine ulaştığını vurguladı.
 
Eşbaşkanlık sisteminden feyz aldı!
 
“Yaklaşık 3 yıldır da kendi işimi yapıyorum” diyen Tuba, sağlıkçı bir kadın olarak kadınların sorunlarına daha net şahit olduğuna değindi. Tuba, “Bir sağlıkçı olmam kadınların sağlık sorunlarını görmeme sebep oldu. Daha yakından tanıklık etmeme sebep oldu” dedi. Tuba eşbaşkanlık sisteminden feyz alarak siyasete atıldığını söyleyerek, “Kadınların sorununa cevap olabilmeyi istiyordum. Ve bunda DEM Partinin eşbaşkanlık sistemini hayata geçirilmesi de beni çok etkiledi. Benimsediğim ve anlam verdiğim bir politika oldu. Kadınların sorunlarını problemlerini çözmek, bunları dile getirmek için bir yol oldu benim için. Kadınların temel sorununu göz önünde bulundurarak bu eşbaşkanlık adayı olmaya karar verdim” dedi.
 
Halkın içinden gelen biri
 
Hem kadın kimliği hem de kimlik sorununu yaşadığını ve bunun içinde eşbaşkanlık sistemini benimsediğini vurgulayan Tuba, Mûş’ta ilk eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirildiği süreci ise şu sözlerle ifade etti: “Eşbaşkanlık sistemi Mûş’ta çok fazla tepki görmüştü. Geldiğimiz noktada ben de halkın içinden gelen biri olarak kadınların yönetimde yer alabileceklerini kanıtlamak ve bir şeyler yapabileceğimi göstermek istiyorum. Bunu başardığımız nokta da yerel yönetimlerde yönetimi ele aldığımız zaman, halka bunu gösterdiğimiz zaman halkta bunu benimseyecektir. Evlere hapsedilen ve ekonomik olarak da kadınları buna zorlayan bir sistem var. Kadınları kendilerine mahkûm bırakan sistem kadınları eve hapsediyor. Kadınlar eve hapsedilmiş durumdalar ve kendilerini ifade edebilecek bir alanları yok. Kadınlar kendi ekonomik bağımsızlığını ele alabileceğini ve yönetim de var olabileceğine inanıyoruz. Bu güç kadınların içinde var. Mûş’ta  yaşayan kadınların için de bu gücü görebiliyoruz..”
 
‘Biz kadınlar varız’
 
“Toplumda kadın yapamaz algısı var. Biz varız yapabiliriz bizler bunu bilmeliyiz” diyen Tuba, bunu topluma kanıtlayacaklarını kaydetti. Tuba, “Evde, işte, sokakta, sosyal alanda, toplu taşımalarda hayatın birçok alanında yaşadığımız haksızlıklar var. Karşı karşıya kaldığımız mağduriyetler, dışlanmışlıklar oluyor. Kadınlar hem evlerde hem de yaşamın her alanında itibarsızlaştırıldığını görünce bunlara sessiz kalmak istemedim ve kalamazdım da. Ve tüm bunları göz önünde bulundurarak DEM Parti’den aday oldum” sözlerine yer vererek, kadınların yaşadığı sorunları gidermek ve yaşam alanlarını yaratmak için aday olduğunu belirtti.  
 
‘Mûş’un her sokağını yaşam alanına dönüştüreceğiz’
 
Eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirilmesiyle birlikte belediyeleri aldıklarında “Kadınları gören bir belediyecilik anlayışını hayata geçireceğiz” mesajı veren Tuba, Mûş’un her sokağını yaşam alanına dönüştüreceklerini söyledi. Tuba, “ Biz özellikle kuracağımız kooperatiflerde erkekler nasıl her yerde yer alabiliyorsa kadınlar da orada yer alacak. Hem tarım alanında hem de kadınların halı dokuma fabrikalarından kurtarmış oluruz. Kadınlar hayatın her alanında olsun, her mesleği edinsin istiyoruz. Kadınlar kendi güçlerini görebilsinler ve ekonomik bağımsızlıklarını elde edebilsinler diyoruz. Mûş’ta  gençler ve çocuklar için hiçbir aktivite yok. Bizler sosyal alanları gençlik kültür merkezleriyle beraber kadınlar, çocuklar, anadil kursları başta olmak üzere tiyatro, halk oyunları tarzında kurslar açacağız. Bu şekilde de gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan koruyabileceğimizi planlıyoruz” sözlerini kullandı.
 
‘Toplu bir değişim olacak'
 
İktidarın hem Kurdistan hem de Türkiye genelinde Kürtçe’yi yok saydığını ve buna dönük politikaların sürdürüldüğünü dile getiren Tuba, “Mûş’ta Kürtçe yokmuş gibi davranılıyor ve yok edilmeye çalışılıyor” ifadeleriyle, buna karşı mücadele edeceklerini aktardı. “Biz anadilimizi kullanıyoruz kullanmaya da devam edeceğiz” diyen Tuba, “Dilimizi yok etmeye çalışan bu politikaları aşacağız” dedi. Özellikle kadınları yaşamın her alanına dahil etmeye çalışacaklarının mesajını veren Tuba “Kapı kapı sokak sokak çalışacağız. Gidemediğimiz kapılara karşı da değişimi gören herkes bize karşılık verecek.  Çünkü toplum değişimi görünce bizimle yürüyeceklerdir. Toplu bir değişimin olacağına inanıyoruz. Yerel ve genel yönetimler de yol alabileceklerini ve yapabileceklerini görecekler.
 
Halkla ortak bir zeminde buluşacaklar!
 
Kent genelinde “kadın dayanışma” ve “danışma evleri” kurmayı planladıklarını aktaran Tuba, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “ Zaten giderek artan bir şiddet var. Eril şiddete karşı Mûş’ta yerel yönetimin yaptığı hiçbir çalışma yok. Ve bu şiddet giderek artmaktadır. Biz buna dur diyoruz. Elimizden geleni yapmaya hazırız. Kadın dayanışma hatlarıyla beraber Alo Şiddet hatlarıyla beraber aktif hale getireceğiz.  Dünyada ve ülkemizde şiddet savaş, açlık, yoksulluk birçok risk doğayı toplumu yok ediyor. Bunlarla baş etme yollarından biri ise yerellerden çalışmalar başlamak. Bu tarz felaketlerle baş etmek ortak bir mücadelede buluşturmayı gerektiriyor. Halkımızla birlikte her düzeyde ortak zeminde buluşacağız.”