Gözaltındaki meslektaşları için seslendiler: Derhal serbest bırakın!

  • 13:21 15 Şubat 2024
  • Güncel
 
 
 
İSTANBUL-  İzmir’de meslektaşlarının üç gündür gözaltında tutulmasına ilişkin açıklama yapan DİSK Basın-İş ve gazeteciler, “Seçim süreci ile birlikte başta Özgür Basın emekçileri olmak üzere, gazetecilere dönük baskıların artabileceğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz. Bu nedenle basının özgürlüğünü savunmak, toplumun haber alma hakkını savunmak sadece biz gazetecilerin sorumluluğu değildir” dedi. 
 
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Basın, Yayın, Gazetecilik, Grafik-Tasarım, Baskı ve Ambalaj Sanayi İşçileri Sendikası (Basın-İş), 13 Şubat’ta İzmir’de gözaltına alınan gazetecilere ilişkin Beyoğlu’nda bulunan sendika binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Türkiye Sosyal Sigortalar, Eğitimi Büro, Ticaret, Kooperatif ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (Sosyal-İş) üyeleri ile çok sayıda gazeteci ile emek meslek örgütü temsilcisi katıldı. Toplantıda, “Gazetecilik suç değildir” pankartı açıldı.
 
 5 gazeteci üç gündür gözaltında!
 
DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu Üyesi İzel Sezer, basın metnini okudu. İzel, “Türkiye’de gazetecilere dönük baskılar, gözaltı ve tutuklamalar sistematik bir hal alsa da özellikle seçim dönemi gibi kritik süreçlerde gazetecilere dönük gözaltı ve tutuklama dalgası iktidarın olağan uygulaması haline geliyor. 13 Şubat günü Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Semra Turan, Tolga Güney ve Delal Akyüz ile JINNEWS muhabiri Melike Aydın ve Gazete Duvar muhabiri Cihan Başakçıoğlu, evlerine yapılan baskın sonucu ters kelepçeli bir şekilde gözaltına alındı. Aynı zamanda gazetecilerin kamera ve fotoğraf makinalarına da el konuldu” ifadelerini kullandı.
 
‘Gözaltı ve tutuklamaları kabul etmiyoruz!’
 
Dosyada “kısıtlılık kararı” olduğu için bilgi alınamadığını ancak gazetecilerin neden gözaltına alındıklarını bildiklerini kaydeden İzel, sözlerine şöyle devam etti: “Öğrenemesek de bizler meslektaşlarımızın gazeteci oldukları için iktidarın hedefinde olduğunu biliyoruz. Evlerine baskın yapılması, İstanbul Protokolü ile işkence olduğu sabit olan ters kelepçeli bir şekilde gözaltına alınmaları, dosyaya gizlilik kararı konulması, 24 saat avukat kısıtlılığı getirilmesi gibi uygulamalarla, gazeteciler ve gazetecilik ‘kriminalize’ edilmek isteniyor. Başta Özgür Basın çalışanları olmak üzere bilgiyi tekelleştirmek isteyen iktidar, yargıyı gazeteciler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıyor. Bugün hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulan meslektaşlarımızın her biri sahada olan, hak ihlalleri başta olmak üzere işlenen tüm suçları açığa çıkaran, toplumun haber alma hakkını gözeten bir yerden mesleğini icra eden gazetecilerdir. Gazetecilerin hakikati açığa çıkarması ve toplumun haber alma hakkını engellemeye dönük bu gözaltı ve tutuklamaları kabul etmiyoruz.”
 
Derhal serbest bırakılma çağrısı
 
Demokrasinin olmazsa olmazlarından olan basın özgürlüğünün bugün Türkiye’de ciddi düzeyde tehlikede olduğunun altını çizen İzel, “Özellikle gireceğimiz seçim süreci ile birlikte başta Özgür Basın emekçileri olmak üzere, gazetecilere dönük baskıların artabileceğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz. Bu nedenle basının özgürlüğünü savunmak, toplumun haber alma hakkını savunmak sadece biz gazetecilerin sorumluluğu değildir. Başta gazeteciler olmak üzere Türkiye’de gazetecilik yapmanın koşullarının ortadan kalkmaması için, gazeteciliğin ‘kriminalize’ edilmemesi ve haber alma hakkını savunmak için herkesin bu baskılara karşı güçlü bir ses çıkarması ve dayanışmayı büyütmesi gerekiyor. Bizler, basının özgürlüğü için mücadele etmeye devam edeceğimizi, bu baskıların biz gazetecilere geri adım attıramayacağını söylüyor ve gözaltında tutulan meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılması çağrısını buradan yapıyoruz” sözleriyle seslendi.
 
Toplantı, “Özgür basın susturulamaz” vurgusu ile son buldu.