Tülay Hatimoğulları: İstanbul’un kaderini DEM Parti değiştirecek

  • 22:03 12 Şubat 2024
  • Güncel
 
 
İSTANBUL -  DEM Parti İstanbul İl Örgütü’nün düzenlediği halk buluşması programında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “İstanbul demek Kurdistan’ın tamamı demektir” diyerek İstanbul’un kaderini DEM Parti’nin değiştireceğine dikkat çekti.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Örgütü, partilerinin Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları’nın da katılımıyla 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere ilişkin buluşma programı gerçekleştirdi. Şişli’de bulunan bir düğün salonunda gerçekleşen buluşma programında DEM Parti İstanbul l ve ilçe yöneticilerinin yanı sıra onlarca yurttaş katıldı.
 
Buluşmanın gerçekleştiği salona, “Rabe Dem Hat, Dem Parti ile İstanbul kazanacak” pankartı asılırken salon boydan boya DEM Parti flamaları ile donatıldı. Coşkunun hakim olduğu buluşma öncesi salonda bulunan kadınların zılgıtları eşliğinde halaya durulurken sık sık, Biji berxwedana zindanan” sloganları atıldı. Kadınların yoğun ilgisi ise dikkat çekti.
 
Program,  demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenleri anmak için yapılan saygı duruşuyla başladı.
 
‘İstanbul’u değiştirecek gücümüz var’
 
Buluşmada ilk olarak söz alan DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkan Gonca Yangöz, savaşla beslenen AKP iktidarına karşı DEM Parti olarak barışı savunmaya devam edeceklerini belirterek, “Bize düşen bu mücadeleyi büyüterek sonuçlandırmak” dedi. Partilerinin İstanbul’dan aday çıkarma kararına değinen Gonca, “DEM Parti olarak İstanbul’u yönetmeye adayız dedik. Bizler İstanbul’u örgütleyerek değiştireceğimizin inancındayız. Birlikte büyüyeceğiz birlikte yöneteceğiz” diye vurguladı.
 
‘Kürt halkı Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle 1 Şubat’tan bu yana devam eden “Büyük Özgürlük Yürüyüşü’nü” selamlayarak konuşmasına başlayan il Eşbaşkanı Murat Kalmaz da yürüyüşün tarihi bir öneme sahip olduğunu  belirtti. Yürüyüşün Kurdistan’da tüm Kürt halkı tarafından sahiplendiğini söyleyen Murat,  “Kürt halkı Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor. Neden özgürlüğünü istiyor? Çünkü Kürt sorununun tek muhatabı Sayın Öcalan’dır ve bunu 2013’te devletle yürütülen süreçte oynadığı rolle tüm dünyaya göstermiştir. Bugün ülkedeki tüm krizlerin temel nedeni tecrittir. Bizler bugün sayın Öcalan’a dönük tecridin kaldırılmasının yanı sıra değil fiziki özgürlüğünün sağlanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
24 Şubat’ta İstanbul’da  ‘Demokrasi ve Özgürlük Mitingi’
 
Murat ayrıca 24 Şubat’ta İstanbul’da  “Demokrasi ve Özgürlük Mitingi” gerçekleştireceklerinin bilgisini paylaşarak konuşmasını sonlandırdı.
 
‘Halkımızın örgütlü mücadelesi’
 
İl eşbaşkanlarının konuşmasının ardından söz alan Tülay Hatimoğulları, salonda bulunanları Kürtçe, Türkçe ve Arapça selamlayarak konuşmasına başladı. DEM Parti olarak örgütlü bir parti olduklarını ve aynı zamanda bir mücadele hareketi olduklarını söyleyen Tülay, ”Bizler örgütlü mücadeleden gelen bir partiyiz. Bizler sol-sosyalist hareketleri Kürdistan’daki yurtsever hareketin bileşkesi olarak örgütlü mücadele geleneğini, yüzyıllardır taşıyarak bugüne gelen bir siyasi partiyiz. Örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu gayet iyi bilen bir partiyiz. Bizler bu kadar saldırıya rağmen eğer dimdik ayaktaysak, bu kadar saldırıya rağmen bu salonları hınca hınç doldurabiliyorsak, parti kapatma tehditlerine rağmen bizler DEM Parti olarak yolumuza devam ediyorsak başta halkımız ve örgütlü mücadelemiz sayesindedir” dedi.
 
Kürt sorunu
 
Konuşmasını devamında Kurdistan’da devam eden “Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ne” değinen Tülay, “15 Şubat’a kadar devam edecek Özgürlük Yürüyüşü’nün en önemli talebi İmralı tecridinin ortadan kalkması, Sayın Öcalan ile görüşme ve diyalogların başlaması ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesidir. Bununla ilgili cezaevlerinde başlayan açlık grevleri olduğunu biliyoruz. Bu Özgürlük Yürüyüşü aynı zamanda bu taleplerin Türkiye ve dünya kamuoyu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Evet bizler biliyoruz ki İmralı kapıları açılırsa Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemle çözülmesi sağlanacaktır. Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede Türk halkı da özgürleşemez, bu ülkeye demokrasi gelemez. İşçi sınıfının sorunlarını, ekolojik sorunları, geçim sıkıntısını, hayat pahalılığını yeterince konuşamıyorsak bunda Kürt sorununun çözülmemiş olmasının etkisi var” ifadelerini kullandı.
 
‘Ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü belediyecilik’
 
Yerel seçimlerde ekolojik, demokratik kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışını savunduklarını ve bu noktada mahalle komisyonlarından belediye yönetime kadar tüm parti çalışanlarının büyük bir sorumluluk taşıdığını söyleyen Tülay, “Bakın bir pandemi süreci yaşadık akabinde 6 Şubat’ta 600 yıllık tarih boyunca kayıplarıyla kıyasladığımızda yaşadığımız en büyük depremle karşı karşıya kaldık. Bu depremde çok canımızı kaybettik. Aynı tehlike İstanbul için var. Uzmanlar bununla ilgili konuşuyor. Bugün bizler Kürdistan’da da batıda da kazandığımız belediyelerimizde özellikle kentleri depreme karşı dirençli bir hale getirmek, dayanıklı bir hale getirmek gibi görev ve sorumluluğumuz var. Sizler mahalle komisyonları olarak, mahallenizde bu anlamıyla yaşanan sorunların tespit edilmesini, ister belediye yönetimiz bizde olsun isterse biz muhalefet olalım ki bu sorunları oralara taşımak ve çözüm üretmek gibi bir toplumsal sorumluluğumuz var. Ben eminim ki ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışımızla iktidar da muhalefet de olsak hayat bulması için demokratik zeminde mücadelemizi vereceğiz” dedi.
 
‘Biz kentin asil unsurlarıyız’
 
DEM Parti’nin eş başkanlık ve eşit temsiliyet sisteminin bugün bütün Türkiye ve dünya siyasetine örnek olduğuna dikkati çeken Tülay, “Biz kadınlar mücadelemizi devam ettirirken, haklarımızı savunan İstanbul Sözleşmesinin elimizden alınmasını, nafaka hakkının elimizden alınmak istenmesini, kadın cinayetlerini durdurmak için adım atmayan yargıyı unutmayacağız. Biz kadınlar, çocuğunun cenazesi PTT kargo ile gönderilen anaları asla unutmayacağız. Beyaz tülbentleriyle sokaklara çıkarak “barış istiyoruz, çocuklarımız yaşamlarını yitirdi, ama biz her şeye rağmen barış istiyoruz” diyen Barış Analarını asla unutmayacağız. Çünkü bizler bu kentin asli unsurlarıyız. Bizler halkların asli unsurlarıyız. Adımız Ayşe, Fatma fark etmez, esnaf, işçi, çiftçi olabiliriz, ama her birimizin birleştiği bir şiar vardır ki kadın, yaşam, özgürlük, mara, haya hırrıye, jin, jiyan, azadi” diye kaydetti.
 
‘Demokratik cumhuriyetin yollarını açacağız’
 
DEM Parti olarak, seçim çalışmalarını sadece sandık bazlı yürütmeyeceklerini,  aynı zamanda partilerinin 3’üncü Yol fikriyatını tüm topluma aktarma siyasetini izleyeceklerini ifade eden Tülay, “Demokratik Cumhuriyet tezimiz güçlü bir tezdir. Yüzyıldır bu cumhuriyetin demokratikleşmediğinden Kürt sorununun, alevi sorununu çözmediğinden bahsediyoruz. Halklar, inançlar sorununu çözmediğinden bahsediyoruz. İşte o nedenle demokratik bir cumhuriyeti inşa etmenin adımları olarak görmeliyiz yaptığımız her çalışmayı, attığımız her adımı. Seçim çalışmalarını kalıcı bir örgütlenmeye dönüştürmek için adımlar atmayı ihmal etmeyelim, motivasyonumuzu da buradan sağlayalım. Örgütlü bir toplumu kimse yenemez. Bizler Kürt halkıyla, Araplarla, Alevilerle, Ermenilerle buradan sayamadığım 72 milletten insanla örgütlenerek demokratik cumhuriyetin yollarını açacağız. Bu cumhuriyeti kuracağız” şeklinde konuştu.
 
‘İstanbul kurdistan’ın tamamı demektir’
 
İstanbul demek Kürdistan’ın tamamı demektir, Adana, Mersin demektir, Amed demektir” diyerek Yerel seçimlerde İstanbul’un büyük bir önem taşıdığını söyleyen Tülay, konulmasının devamında şunları söyledi:
 
“Kürdistan’ın her şehrinden insan buralarda yaşamını sürdürüyor. Batı için kent uzlaşısından bahsettik. Kent uzlaşısını bazıları sadece siyasi partilerle görüşme şeklinde algılıyor. Bu büyük bir eksiliktir. Kent uzlaşısı demek o kentte bulunan bütün siyasal ve toplumsal dinamiklerin bir arada olması demektir. Kent uzlaşısından amaçladığım şeylerden birisi de seçim işbirliğini sağlamaktır. Ancak kent uzlaşısı sağlanamayan yerlerde adaylarımızı açıkladık. Bu kentlerimizden birisi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi oldu. İstanbul’un kaderini her türlü DEM Parti belirleyecek. İstanbul’un kaderini siz değerli halklarımız, İstanbul’da yaşayan farklı halklar, inançlar belirleyecek. İstanbul’un geleceği sizlerin ellindedir.
  
‘DEM gelecek devran dönecek’
 
Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışı kent uzlaşısı demektir. Bunun için biz kent uzlaşısını en iyi şekilde örgütleyeceğiz ve sağlayacağız. Kent uzlaşısı demek sadece siyasi parti birliktelikleri değildir. O yüzden mahallerimizde ilçelerimizde bütün demokrasi güçleriyle görüşmek ve onlarla birlikte ortak tutum belirlemek seçim çalışmalarını beraber yürütmek oldukça önemlidir. Biz biliyoruz ki DEM gelecek devran dönecek, DEM gelir devran döner. Rabe DEM Hat. DEM gelecek ve İstanbul’un kaderi değişecek. Bizler bu hırsızlık zihniyetine karşı, kayyımcı anlayışa karşı İstanbul’dan en güçlü yanıtı hep beraber vereceğiz. Rantçılara, şantiyecilere, müteahitçilik yapanlara karşı en güçlü yanıtı bizler DEM Parti olarak vereceğiz. Haramilerin saltanatını yıkacağız, bekle o günler gelsin, gelsin İstanbul. Sen bize layıksın biz sana istanbul, sen DEM’e layıksın, DEM sana layıktır İstanbul.”