‘TMMOB ve meslek odalarının özerk yapısı yok edilmek isteniyor’

  • 09:07 25 Mayıs 2020
  • Emek/Ekonomi
İZMİR - Meslek odalarının sistemlerinin değiştirilmesine ilişkin tartışmaları değerlendiren TMMOB YK üyesi Ayşegül Akıncı Yüksel,  iktidarın bağımsız özerk yapıya tahammülsüzlüğünün olduğunu belirterek, “Özerk ve demokratik yapı yok edilmeye çalışılıyor” dedi. 
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 5 Mayıs’ta AKP MYK toplantısında meslek odalarının mevcut seçim sistemlerinin ve mevzuatlarının değiştirileceğini ve Meclis'e sunmak üzere bir taslak hazırladıklarını açıklamıştı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni de (TMMOB) içine alan bu değişiklik konusunda TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Akıncı Yüksel ile konuştuk.
 
Anayasa’nın 135. Maddesi’ne göre kurulmuş olan TMMOB 24 meslek odası, 590 bine yakın üyesi, 223 şubesiyle kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu. Genel Kurulları, Yönetim Kurulları, Onur Kurulları, Denetim Kurullarıyla uzmanlık ve sosyal alanlarda çalışmalarını sürdürüyor. 135’inci maddede odalar şu şekilde tanımlanıyor: “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.”
 
‘Meslek örgütlerine tahammülsüzlüğün tarihsel derinliği var’
 
Doğaya ve insana karşı sorumlu olduklarını, bu nedenle madenlerin, kıyıların ve parkların satılması, ormanların kesilmesi gibi uygulamalara karşı hukukun üstünlüğünü savunduklarını kaydeden Ayşegül, buna rağmen hedef alındıklarına işaret etti.  Ayşegül, “Mevcut iktidarın ülke yönetimine geldiği günden bu yana kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerine tahammülsüzlüğünü gizlemeyerek, yıllardan beri çeşitli gerekçelerle kurumlarımızı hedef almayı bir alışkanlık haline getirdiğine tanık oluyoruz” diye belirtti. 
 
‘Kamusal hakları koruma misyonu yok sayılıyor’
 
Covid-19 salgınının ve ekonomik krizin yarattığı olumsuz sonuçları en aza indirecek çözüm önerileri yerine, meslek örgütlerinin seçim sisteminin tartışıldığını vurgulayan Ayşegül, “Meslek mensuplarının ve yurttaşların kamusal haklarını koruma misyonu yok sayılıyor. Sadece yetkilerin kısıtlanması, seçim sistemine müdahale gibi otokratik müdahaleler içeren bir yasa değişikliğinin gündeme getiriliyor. Ülkemizde uzun süreden beri yasal düzenlemeler halkın ihtiyaçları doğrultusunda değil, siyasal iktidarın öncelikleri doğrultusunda yapılıyor. Hal böyle olunca, toplumun uzun süredir çözüm bekleyen sorunları bir kenarda dururken, iktidarın gündelik ihtiyaçları üzerinden kışkırttığı meseleler politik gündemin önceliği haline gelebiliyor” dedi.
 
'Taslak paylaşılmadı'
 
TMMOB yasasına ilişkin hazırlanan taslağın paylaşılmadığına dikkat çeken Ayşegül, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Kendi yasamıza ilişkin değişiklik çalışmaları yapılırken görüşlerimiz alınmadı. Nasıl bir taslak sunulacağı konusunda kesinleşmiş bir bilgimiz yok. Ancak gerek Cumhurbaşkanının açıklamalarından gerekse bazı yandaş gazetelerde köşe yazarlarının yazılarından edindiğimiz izlenimlere göre seçim sistemimizin değiştirilmesi söz konusu. Bir de idari ve mali denetim adı altında özerk yapımızın yok edilerek Bakanlıklar aracılığı ile üzerimizde bir vesayet kurulmak istendiğini anlıyoruz.”
 
‘İktidardan bağımsız duruşumuz kişiselleştirildi’
 
TMMOB’un toplumsal olanı koruma yolundaki mücadelesinin, 70’li yıllardan bu yana gelen, iktidarlardan bağımsız bir duruşunun olduğunu hatırlatan Ayşegül, ancak şu anda mevcut iktidarın bunu kişiselleştirdiğini vurguladı. Ayşegül, “Hiç kuşkusuz bizler de meslek disiplinlerimize ve örgütlerimize yönelik tasfiye edici politikalar ile ülke çapında izlenen belli kesimlerin çıkarına dayalı politikalar ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi çabaları arasındaki bağlantıların bilincindeyiz” diye konuştu.
 
‘Hükümet ‘demokratik temsiliyet’ diyerek aldatıyor’
 
Gazete köşelerinde yapılan yorumlardan seçim sisteminde nispi temsil olarak bilinen sistemin uygulanmak istendiğinin anlaşıldığını söyleyen Ayşegül söz konusu sisteme dair şu ifadeleri paylaştı:   “Yüzde 10 seçim barajını kaldırılmayarak anti demokratik seçim sisteminin değiştirilmediği, nispi temsil yönteminin ülke yönetiminde uygulanmadığı, partilerin aldıkları oy oranında hükümette nispi olarak yer almadığı bir yerde, meslek örgütlerinin seçiminde ‘nispi temsil’ getirmeye kalkışmanın ve bunu da ‘demokratik temsiliyet’ aldatmacası ile açıklamaya çalışmanın inandırıcı hiçbir yanı yok.” 
 
‘Sorun seçim sistemi değil tahammülsüzlük’
 
Meslek örgütlerinin yönetimlerinin nasıl oluşacağının yasalarda da belirtildiğinin altını çizen Ayşegül, “Yasa ve yönetmeliklerimize göre her üyemiz, seçim süreçlerinde yer alarak birlik politikalarının ve yönetim kurullarının belirlenmesinde söz hakkına sahiptir. Başta yönetim kurulları olmak üzere tüm organlarımız üyelerimizin tercihlerini özgür iradeleriyle kullandıkları demokratik seçimlerle belirlenmektedir. Üst birlik olan TMMOB yönetiminde ise 24 odamız üye sayılarına bakılmaksızın eşit bir şekilde temsil edilmektedir. Dolayısıyla seçim sistemimiz evrensel normlara uygun. Esas sorun seçim sistemimiz değil, iktidarın seçimle yönetime gelen bizlerin eylem ve söylemlerine olan tahammülsüzlüğü” şeklinde konuştu. 
 
‘Amaç özerk yapıyı tasfiye etmek’
 
TMMOB, TTB ve TBB gibi özerk demokratik mesleki yapılarının seçim yöntemlerine müdahale ve farklı yollarla bertaraf edilip işlevsiz kılınmak istendiğini vurgulayan Ayşegül, süreç içerisinde de tamamen tasfiyenin öngörüldüğünü kaydetti. Meslek yasaları ile oynanarak TMMOB ve odaların, bakanlıkların emrinde birer şube müdürlüklerine dönüştürülmeye çalışıldığını dile getiren Ayşegül, özerk ve demokratik yapının yok edilmeye çalışıldığını ifade etti. Ayşegül, “İçinde bulunduğumuz bu süreçte, bilimi ve emeği hiçleştiren yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının tümüne, kader haline getirilen dayatmalara karşı durmak için, güçlü toplumsal ve sınıfsal temellere dayanan örgütlü mücadeleye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” diye konuştu. 
 
‘Halkımızdan yanımızda olmasını istiyoruz’
 
Tüm saldırılara rağmen hukuk, insan hakları ve demokrasinin evrensel normlarına bağlı kalacaklarını tekrarlayan Ayşegül şu sözleri kullandı: “Yaşam alanlarını savunmaya, bu alanları geleceğe taşımak isteyenlerle birlikte, yan yana olmaya devam edeceğiz. Ülkemizde giderek artan kadına yönelik her türlü şiddet, taciz, tecavüz, cinsiyet ayrımcılığına, karşı çıkacak, kadın ve çocuk haklarını savunmaya, her türlü gerici ve muhafazakar uygulama ve kararlara tepki göstermeye devam edeceğiz. Her türlü ayrımcılığı reddettik, reddedeceğiz. Tek isteğimiz halkımızın da, bizlerin yanında durarak haklı mücadelemize destek vermesi.”