‘Gevşeme işçinin değil sermayenin çıkarına dönük’

  • 09:03 15 Mayıs 2020
  • Emek/Ekonomi
Melike Aydın
 
İSTANBUL-  Salgın nedeniyle büyükşehirlere getirilen yasakların bir kısmının gevşetilmesinin altında toplum sağlığı değil sermayenin çıkarı olduğunu belirten Dev Turizm İş’ten Kezban Konukçu, işçilere örgütlenme çağrısında bulundu.
 
Koronavirüs salgını nedeniyle 30 büyükşehir ve Zonguldak’ı kapsayan hafta sonu ve resmi tatil yasakları ve şehre giriş çıkışlar kaldırılmaya başlandı. İlk etapta Antalya, Aydın, Erzurum, Hatay, Malatya, Mersin ve Muğla gibi daha çok turizmi ile göze çarpan illerde giriş çıkışlar rahatlatıldı. Devrimci Turizm İşçileri Sendikası (Dev Turizm İş) Eğitim Uzmanı Kezban Konukçu, turizm sektöründe 3 buçuk milyona yakın insanın işsiz kaldığını belirterek salgın öncesi ve sonrası sektördeki duruma ışık tuttu. 
 
‘Seyahat engelleri sermayenin çıkarına göre kaldırılıyor’
 
Dünyada ve Türkiye’de normalleşmeye dönük kararların sermayeye yönelik alındığını söyleyen Kezban, hafta sonu ve belli günlerde sokağa çıkma yasakları olurken işçilerin özel izinle çalıştırılmasının da yine sermayeyi korumaya yönelik olduğunu kaydetti.  Kezban şöyle devam etti: “Giriş çıkışların gevşetildiğini şehirlerde turizmi ekonomiyi korumaya dönük adımdır. Ama en başta İstanbul gibi şehirlerde giriş çıkış yasağı kaldırılmadıkça turizmin canlanması gerçekleşemez. Üniversite sınavının önce ileri tarihe atılıp sonra geri tarihe atılmasını da iç turizmi canlandırma adına vaka sayısının düşmesi beklenmeden tam olarak kontrol altına alınmadan sermayeyi korumaya dönük önlemler olarak görüyoruz.”
 
‘4 milyon işçinin 1 milyonu kayıtlı’
 
Sezon dışı 1 milyon, sezonda ise kayıtsızlarla birlikte 4 milyon kişinin sektörde çalıştığını belirten Kezban, 4 milyon işçi içinde 1 buçuk milyona yakınının göçmen ve 1 buçuk milyona yakının da mevsimlik işçi olduğunu aktardı. 19. yüzyıldan bu  yana hala işçilerin 8 saatlik çalışma süresi için mücadele ettiklerinin altını çizen Kezban, “Türkiye’deki sendikalaşma oranı kayıtlı işçiler içinde yüzde 3.98 civarında ve kayıtsız olduğunda bu daha da düşüyor. En örgütsüz sektörlerden biri inşaat diğeri turizm. Bu kayıtsızları da katınca yüzde 1’in altına düşüyor. Bu da hak gasplarının daha fazla yaşandığı anlamına geliyor” sözlerine yer verdi. 
 
‘Stajyer işçilik çocuk emeği sömürüsüdür’
 
Stajyer işçiliğe değinen Kezban bunun çocuk istismarının bir diğer boyutu olan çocuk yaşta çalıştırılmanın kayıtlı bir şekilde yapılması anlamına geldiğini vurguladı. Özellikle stajyerlerin 16 saate kadar çalıştırıldığını ifade eden Kezban, “Stajyerlere en fazla asgari ücretin üçte biri verilir, bahşişten pay verilmez büyük oranda. Stajyer işçilik bir çocuk sömürüsünü barındırıyor. Ayakları kan toplayana kadar çalıştırılıp ne nitelikli maaş ne de bahşiş alabiliyorlar” diye belirtti.  
 
‘Kadınlar kendilerini işçi olarak görmüyor’
 
Devletin sendikalı işçi sayısını cinsiyet bazlı açıklamadığı için resmi rakamların olmadığını ifade eden Kezban, en önemli sorunun ise geçici mevsimlik işçilerin kendilerini işçi olarak bile tanımlayamaması olduğunu kaydetti. Bunun aşılması için en başta sendikal zihniyetin değişmesi gerektiğine işaret eden Kezban, “Zaten kayıtlı çalışanlara dönük toplu iş sözleşmesine dönük sendikacılığın değişmesi gerekiyor. 80 öncesindeki gibi en alttakilerin örgütlenmesinin baz alınması gerekiyor. Ayrıca sendikacıların erkek olmasından kaynaklı kadınların örgütlenmesinde sıkıntı yaşıyoruz. Eril zihniyetin yansımalarını orda da görüyoruz. Özellikle kadınlar, mevsimlik işçiler eşit işe eşit ücret alamıyor. Kadınlar ve en fazla da stajyer kadın işçiler mobbinge maruz kalıyor” diye belirtti. 
 
 ‘Sertifikasyon büyük şirketler için’
 
Turizm sektöründe koronaya uygun işyerleri için sertifikasyon verileceği açıklamalarının yapıldığını ancak neye göre verileceğinin belirsiz olduğunu ifade eden Kezban, “Sertifikasyon büyük şirketler alabilir. Küçük oteller, pansiyonlar, batan kafelerin alma şansı yok. Orada da gerekli tedbirler ne kadar alınabilecek, çalışanlar bu konuda ne kadar eğitilebilecek, çalışan için maske veremezken bu nasıl olacak? Kaç iş yeri açılacak belli değil” dedi.
 
‘Normalleşme’ meslek örgütleri ve sendikalara sorulmadı’
 
Normalleşmede salgının ikinci ve üçüncü dalgalarının da hesaba katılması gerekliliği üzerinde duran Kezban, “Meslek örgütleri ve sendikalar ne kadar işin içinde? ‘Nasıl normalleşilir?’ diye hiçbirine sorulmadı. Bu süreci insan sağlığı ve çalışanların sağlığı açısından tehlike olarak görüyoruz” ifadesini kullandı. 
 
Turizm sektöründe 3 buçuk milyon işsiz olduğu bilgisini paylaşan Kezban, “Sezon açılırsa rakamlara yeniden bakacağız. Ne işsizlik maaşı almak için 600 gün çalışmış olması ne de kısa çalışma ödeneğinin şartları var. Kayıtsız olanlar bunlardan faydalanamıyor. Biz kayıtsız şartsız bütün işsizlere en az açlık sınırında ya da asgari ücret sınırında ödenek ayrılmasından yanayız. İnsanlar zor durumda. Arkadaşlarımız ‘neden ses çıkmıyor?’ diyor, çünkü insanlar banka kuyruklarında kredi başvurusunda. Ama kredi de çıkmıyor. ‘Turizmi açacağız’ dediler ama sonuçlardan umutsuzuz” diye konuştu. 
 
‘Örgütlenme olmazsa sorun daha da derinleşecek’
 
İşsizlik oranındaki artış nedeniyle ücretlerde de düşme tehlikesinin ortaya çıktığını dile getiren Kezban,  “Örgütlenme olmazsa durum daha da kötüleşecek. Bütün dünyada isyanlar patlak veriyordu, ekonomik krizler derinleşmişti. Korona durumu daha da derinleştirdi. İşsizliğin ağır sonuçlarını göreceğiz” diye ekledi.