14 yıllık tutsaklığın ardından özgürlüğe ilk adım: Mücadeleye devam

  • 09:09 26 Şubat 2022
  • Güncel
Nişmiye Güler- Marta Sömek
 
İSTANBUL - 14 yıldır tutsak olan ve dün fiziki özgürlüğüne kavuşan Nesrin Akgül, “Mücadelem kaldığı yerden devam ediyor’ sözleri ile duygu ve düşüncelerini ajansımız ile paylaştı.
 
Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Nesrin Akgül, yerel mahkemenin verdiği kararın Yargıtay tarafından iki defa bozulması üzerine uzun tutukluluktan dolayı dün tahliye edildi. Cezaevi önünde ailesi ve arkadaşları tarafından büyük bir coşku ile karşılanan Nesrin, 14 yıllık tutsaklık sonrası ilk röportajını ajansımıza verdi.
 
‘Arkadaşlarımı içeride bırakmak zor’
 
Heyecan ve mutluluğu gözlerine yansıyan Nesrin, “Benim için çok farklı bir duygu. Hiç beklemediğim bir şekilde tahliye oldum. Aklım ve fikrim hep içerideki arkadaşlarda” sözleri ile duygusunu aktardı. İçeride çok sayıda hasta tutsağın olduğuna işaret eden Nesrin, 30 yıl içeride kalıp da tahliye olamayan, haksız yere içeride tutulan arkadaşlarımız var. Aysel Tuğluk var. Bütün hasta tutsakları sembolize ediyor. Onları içeride bırakmak zor. Ama tabi ki bizim için her yer bir mücadele alanı. İçerideki arkadaşlar da o mücadele ruhu ile direniyorlar. O direnişe sahip çıkmak gerekiyor” dedi.
 
‘Cezaevlerinde büyük bir direniş var’
 
“Ülkenin kanayan yarasıdır zindanlar” diyen Nesrin, cezaevlerinde çok ağır tecrit ortamı olduğunu vurguladı. Nesrin, Kandıra’nın da bunun bir parçası olduğunu belirterek, “Herkesin cezaevlerine sahip çıkması gerekiyor. Sadece tutsak aileleri ile sınırlı kalmaması lazım. Bütün duygum ve düşüncem zindanlardaki direnişe her kesin sahip çıkması. Orada büyük bir direniş var çünkü. Orada onurlu yaşamanın kendisi büyük bir direniş zaten. Buna herkesin sahip çıkması gerekiyor. Şuan gerçekten ülkede herkesin sesi olan ama sesini çıkartamayan bir yer var ise orası da zindanlardır. Bu sese herkesin kulak vermesi gerekiyor”  diye seslendi.
 
‘Mücadelem kaldığı yerden devam ediyor’
 
Değişik duygular içerisinde olduğunu söyleyen Nesrin, “Elbette benim için her yer mücadele alanı. Dışarısı da bunun bir parçası olacak. Başta belki biraz adapte olmakta zorlanacağım, değişik bir duygu ama benim için mücadele kaldığı yerden devam ediyor” diye ekledi.
 
Aysel Tuğluk’un durumu
 
Aynı cezaevinde bulunduğu ve Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) iki defa cezaevinde kalabileceği yönünde rapor verilen Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un durumuna dair de bilgi veren Nesrin, şunları aktardı: “Aysel Tuğluk hasta bir tutsak. Yıllardır bu ülkede direnen bir kadın siyasetçi olarak içeride onun bu durumuna şahitlik etmek çok zor. Biz onu hep meydanlardan biliyoruz. Hep bize destek olan bir insan iken, birden kendini bile ifade edemez, kendi ihtiyaçlarını bile gideremez durumuna şahitlik etmek bizim için çok zor. Buna şahitlik edenler için daha zor. Çünkü onun dünkü pozisyonunu biliyoruz. Dün nasıl meydanlarda herkese ses olduğunu biliyoruz. Dün nasıl direndiğini biliyoruz. Bugün kendisini bile ifade edememesi bize zor geliyor. Tabi biz ona elimizden geldiği kadar destek sunuyoruz ama biran önce tahliye olması gerekiyor. Çünkü gün be gün ilerliyor hastalığı. İçeride bizim de yapacağımız şeyler çok sınırlı. Manevi ve maddi destek sunmak dışında bir şey yapamıyoruz. Aysel Tuğluk ATK raporuyla tekrardan içeride tutuldu. Onun biran önce tahliye olması gerekir. Bu konuda herkesin toplumsal vicdanının sesine uyarak onu tahliye etmesi gerekiyor. Bizim için en önemli şey hasta tutsakların tahliyesidir. Aysel Tuğluk da bunun bir parçasıdır.”
 
‘Zindanların durumu ülkenin koşullarından farksız değil’
 
Cezaevi koşullarına da dikkat çeken Nesrin, ağır tecrit koşullarının olduğunun altını bir kez daha çizerek, “Zindanlarda her şekilde insanların birbirleriyle iletişim sorunlarından tutun da hasta tedavileri yapılmayanlara kadar her noktada sıkıntı var. Sürekli gündeme geliyor bu sıkıntılar. Zindandakiler yaşayarak, onurluca bir duruşla ayakta durmaya çalışıyorlar. Koşullar ağır yani ülkenin koşullarından farksız değil” ifadelerini kullandı.
 
Nesrin son olarak da herkese çok selamlarını göndererek, “Özgürlük mücadelesi her yerde devam ediyor” ifadesiyle sözünü noktaladı.
 
Nesrin Akgül kimdir?
 
Nesrin Van’da 2008 yılında gözaltına alınarak tutuklandı. O tarihten bu yana tutsak olan Nesrin’e yargılandığı davadan müebbet hapis cezası verilmişti. Diyarbakır, Şakran, Bakırköy gibi pek çok cezaevine sürgün edilen Nesrin, son olarak da Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevine sürgün edildi. Nesrin, Bakırköy L Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu sürede, İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in 8 Kasım 2018 tarihinde başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine 16 Ocak 2019’da dahil olmuş, 30 Nisan’da ise eylemini bir üst aşamaya taşıyarak ölüm orucuna dönüştürmüştü. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüşmesi ve bu görüşmenin ardından gönderdiği mesajla 26 Mayıs’ta eylemler sonlandırılmıştı.
 
Yerel mahkemenin verdiği kararın Yargıtay tarafından iki defa bozulması üzerine Nesrin hakkında uzun tutukluluktan dolayı tahliye kararı verildi.
 
Abdullah Öcalan’dan mektup
 
Nesrin cezaevinde bulunduğu süre içinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mektup yolladığı kadın tutsak da aynı zamanda. PKK Lideri, Nesrin şahsında kadınlara şöyle seslenmişti: “…Şahsi mektuplarınızı özenle okudum, hatta hasret bile kaldım. Diğer çok sayıda kadın yoldaşınki gibi size ilişkin genel yanıt kabilinde bir kaç hususa değineceğim. Birincisi benimle 24 saat yaşama metaforuna ilişkindi. Buna yanıtlarınızı hep anlamlı buldum. Doğru yaklaştığınız kanısındayım. Ne kadar derinsiniz, orasını bilemem.
 
İkincisi Kürtler için aşkın imkansızlığından bahsetmiştim. Buna vereceğim şu yaşanan süreçteki yanıt; özgürlük bilincine ve eylemine kalkışan Kürtlerin ve dostlarının aşkı ancak kolektif ve sizlerin de değinmeye çalıştığınız gibi platonik olarak yaşanabileceğidir. Benim yaşta birisi için bile aşkın özelleşebileceği, tekilleşebileceği konusunda son derece ihtiyatlıyım ve bir türlü olumlu cevap veremiyorum."
 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!