Genç başlayıp genç başaracağına inanan kuşak!

  • 09:03 4 Şubat 2022
  • Jıneolojî Tartışmaları
Sevim Akdağ  
 
“Gençlik; genç başlayıp genç başaracağına inanan ve bu inancın da en büyük savunucusudur.  Genç olmak, ruhta ve bilinçte çoğu zaman biyolojik boyutunu aşan bir olgudur. Yani yaşa bağlı kalmaksızın dinamik bir güce sahip olan birey gençliğin rol misyonunu üstlenip pratiğe geçirebilir.  Bu durum, tam tersine de gelişebilir. Biyolojik olarak genç olan ama ruhta ve bilinçte zayıf olan biri, gençliğin rol misyonunu yerine getiremez. Dolayısıyla bizim gençlik tanımımız gençliğin direniş tarihinden beslenen ve bunun pratikçisi olan kuşağın yazacağı tarihten ele alarak yapılan bir tanımdır”
 
Gençlik fırsatı en iyi değerlendirebilecek olandır
 
Tarihten günümüze hiçbir kral, despot, iktidar kendisini ve ideolojisini ölümsüz kılamamış, aksine çürütmeye çalıştığı toplum gerçekliğinde en büyük çürüme ve yok olmayı kendileri yaşamıştır. Dolayısıyla toplumu üretimden uzaklaştırıp tüketiciliği aşılarken bu tüketimin bir gün dönüp kendisini de tüketeceğinin farkında değildir. Yani toplum ve onun dinamik gücü olan gençlik tüketecek bir şey kalmadığında yeniden üretime geçecek ve kendisine ait olanın arayışına yeniden geçecektir. Baskı ve zulüm karşısında her toplumun bir kırılma noktası ve “artık yeter!” deme anı vardır. Yeter ki bu anı doğru değerlendirelim. Bu an geldiğinde kuşkusuz hala genç olan yani değiştirip dönüştürebilecek güce sahip olan gençlik, bu fırsatı en iyi değerlendirebilecek olandır. Günümüzde globalleşen toplumsal krizler karşısında dünyanın en ücra köşesinde açığa çıkacak olan bir çözüm gücü ya da devrimsel bir çıkışın tüm dünyaya yayılmasının çok kısa bir sürede gerçekleşmesinden duyulan korku her türlü itiraz ve muhalefete tüm baskı mekanizmalarıyla saldırma ve yok etme ile bu şekilde topum sindirilmeye çalışılmaktadır. Fakat bunun en büyük örneğini Rojava Devrimi'nin hızla dünya halklarına yayılarak yeniden devrim ve sosyalizm umutlarını yeşertmesinde gördük. Yani bugün globalleşen toplumsal krizler karşısında ufacık bir kıvılcım enternasyonalist bir ruhla yankı bulmakta ve büyümektedir. Ortak sorunlar karşısında artık ortak çözümler üretmeden bu çürümeden kurtulunamayacağı bir kez daha kendisini göstermiştir. 
 
68 kuşağının ruh ve bilinci temelinde yapacağız 
 
Halkların direniş tarihine baktığımızda sömürgecilere, işgalcilere, emperyalistlere, doğa ve kadın düşmanlarına en büyük cevabı her zaman gençlik vermiştir. Eğer illaki gençliğe bir kuşak tanımı yapılacaksa biz bunu 68 kuşağının ruhu ve bilincinde olacak temelde yapacağız. İkinci dünya savaşından sonra dünya genelinde çöküş yaşayan kapitalist modernite ve onun argümanları, politikalarını esneterek zamanla kendisini toparlamaya çalışsa da 68 devrimci gençlik kuşağının rüzgarı ile savrulmuş ve çöküşünü derinleştirmiştir. Bugün gençliğe dayatılan yaşam ve sürüklendiği ölüm çukurlarından ancak ve ancak örgütlenerek bir çıkış yaratılabilir. Örgütlü gençlik karşısında hiçbir ideoloji ya da iktidar duramaz ve yok olmaya mâhkumdur. Mevcut durumda her gencin bireysel yaşamına dair mutlaka bir itirazı vardır ve bu itirazlar karşısında sadece bir araya gelmesi onu büyük bir güce dönüştürecektir. Bireyin yaşadığı sorunları toplumsallaştırması demek çözümü de toplumsallaştırması anlamına gelir. Bunu yapmaya en yatkın olan de gençlik ve genç kadındır.  Bugün belki toplumun içinde bulunduğu kriz ve kaostan kurtulması için sadece bir araya gelmek yeterli değildir ve bunun için uzun süreçler gereklidir fakat gençliğin toparlanabilmesi için o kadar uzun süreçlere ihtiyaç yoktur çünkü zaten buna yatkındır yeter ki örgütlensin ve pratiğe geçsin. 
 
Dehaklara karşı binlerce Demirci Kawa yarattı 
 
Dincilik, milliyetçilik ve cinsiyetçilik akımlarıyla gençlik ve kadın şahsında toplumlara köleliği dayatan ataerkil iktidar sisteminin en büyük korkusu olan örgütlü gençlik tüm bu saldırılar karşısında en kritik süreçlerde en net cevabını pratiğiyle vermiştir. Bugün de gençliği yozlaştırma politikalarıyla mücadele geleneğinden koparıp itaat ettirmeye çalışan faşizme karşı gençliğin duruşu belirleyici olmaktadır. Bu belirleyiciliğini tarihte olduğu gibi 21. yüzyılda da dönemin iktidarlarına en büyük korkuyu yaşatacak pratiklerle kendisini göstermiştir. Mevcut siyasal süreçte Ortadoğu'yu halklar, kadınlar ve özelde gençler için cehenneme çevirmeye çalışan dinci, otoriter, milliyetçi ideoloji ile yaratılmaya çalışılan karanlığa karşı direnenler gençler ve kadınlar olmuştur.  Özelde Kürt gençleri şahsında Kürt halkına dönük yıllardır süren soykırım savaşı, zalim Dehaklara karşı binlerce çağdaş Demirci Kawa yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir. 68 gençlik kuşağı ile dünya geneline yayılan devrimci gençlik ruhu Kürdistan ve Türkiye’de de filizlenip faşizmin soluğunu kesmiştir. Şu çok açık bir şekilde göstermiştir ki AKP iktidarı zamanında gittikçe derinleşen toplumsal, siyasal, ekonomik kriz tüm doğayı ve canlıları bu savaşın kurbanı haline getirmektedir. Diz çökertemediğine de terörist, vatan haini damgasını vurmaktadır.
 
Rojava Devrimi devrim ve sosyalizm umudunu yeşertti 
 
Tıpkı doğaya olan düşmanlığı ile bilinen bu iktidarın zamanında Gezi Parkı'nda rant ve talan siyaseti yürüterek yapmaya çalıştığı katliama karşı ‘terörist’ olarak teşhir ettiği gençlerin başlattığı Gezi Direnişi tüm ülkeye yayılmış ve rant uğruna doğasını ve yaşam bağlarını koparmak isteyenlerin gençliğin direniş barikatlarına çarparak savrulacağını göstermesi gibi. Son olarak “Kobanê düştü düşecek” diyenlere karşı gençlik, örgütlü gücünü ortaya koymuş, işgalciliğe karşı yüz yıllık sınırları ortadan kaldırmış ve Rojava Devrimi'nin zaferiyle halkların devrim ve sosyalizm umutlarını yeniden tüm dünyada yeşertmiştir.
 
Gençlik her koşulda direngen damarlarını korur 
 
Gençliğin direniş tarihi bunlar gibi yüzlerce örnekle doludur ve hiçbiri birbirinden kopuk, bağımsız değildir. Yani bu tarihsel rol ve misyona sahip bir kuşak nasıl olur da bugünün tanımı ile "Z kuşağı" olarak nitelendirilir. Gençlik sadece belli bir sürece, belli bir tarihsel olay ya da sistemin tanımını yapacağı bir olgu değildir. Geçmişten bugüne var olan bir kimliktir. Eğer günümüzde bağımlılığın ağlarına takılmış, hayal kuramayan, sahte yaşam arayışlarıyla zamanını boşa harcayan ve geleceğe dair bir umudu olmadığı için intihara sürüklenen bir pozisyona gelmişse kuşkusuz yüzyıllardır gençliğin maruz kaldığı saldırıların ve sistemin müdahaleleriyle, yani kendi elleriyle yarattıkları sonuçlardır ve Z kuşağı tanımı da kendi müdahaleleri sonucu yarattıkları gençlik profiline uygun bir tanımlamadır. Tabi her ne kadar böyle bir gençlik tanımı (Z kuşağı) yapılsa da bugün de en büyük cevabı yine bu kuşaktan almaktadırlar. İnternet bağımlısı olarak nitelendirdiği Z kuşağı "oy moy yok" diyerek en cesur cevabını bu internet ağlarında vermiştir. Gençlik, kendisini siyasi rant ve sadece fiziki bir askeri güç olarak gören bu sisteme karşı barınamayacağını anladığında saraylarını ellerinden alıp yerine direniş kaleleri dikecek kararlılıkta ve inançtadır. Gençlik her koşulda zaman ve mekâna bağlı kalmaksızın direngen damarlarını korur ve bunun bilincine varır varmaz gerekeni yapandır.
 
Yapacağımız gençlik tanımı özüne uygun bir tanım olacaktır 
 
Gençlik; genç başlayıp genç başaracağına inanan ve bu inancın da en büyük savunucusudur.  Genç olmak, ruhta ve bilinçte çoğu zaman biyolojik boyutunu aşan bir olgudur. Yani yaşa bağlı kalmaksızın dinamik bir güce sahip olan birey gençliğin rol misyonunu üstlenip pratiğe geçirebilir.  Bu durum, tam tersine de gelişebilir. Biyolojik olarak genç olan ama ruhta ve bilinçte zayıf olan biri, gençliğin rol misyonunu yerine getiremez. Dolayısıyla bizim gençlik tanımımız gençliğin direniş tarihinden beslenen ve bunun pratikçisi olan kuşağın yazacağı tarihten ele alarak yapılan bir tanımdır. Bu tanım, zamana ve mekâna bağlı olarak değişmez. Gençliğin direniş tarihi, bir gelenektir ve bu geleneği her dönem ve süreçte devam ettiren bir kuşak mutlaka vardır. Dönemsel zayıflamalar ve gerilemeler olsa da bunun aşılması zamana yayılmamakta ve verdiği hasarlar çabuk onarılmaktadır. Böyle bir kuşak hiçbir sistem ya da iktidarın denetiminde olmayıp özgür iradeyi ortaya çıkaran ve dış müdahalelere kapalı olan bir kuşaktır. Bu yüzden de gençliğin özüne daha yakındır.  Dolayısıyla yapacağımız gençlik tanımını bu kuşak temelinde yaptığımız zaman özüne daha yakın bir tanım olacaktır. Yoksa diğer tanımlar, müdahaleler ve özel savaş politikaları sonucu sistemin kendi eliyle yarattığı yapay bir gençlik profili ve tanımlarıdır.
 

Etiketler:

Okumadan geçme!