Cezaevleri işkence merkezlerine dönüştü: Biz JİTEM'iz

  • 09:04 25 Ocak 2022
  • Güncel
 
Öznur Değer 
 
ANKARA - Cezaevlerinde artan hak ihlallerine her gün bir yenisi eklenirken, tutsaklardan gelen mektuplar cezaevlerinin işkence merkezlerine dönüştüğünü kanıtlar nitelikte. İHD Ankara Şubesi’ne çeşitli cezaevlerinden mektup yollayan tutsaklar maruz kaldıkları, işkence ve hak ihlallerinin yanı sıra cezaevlerinde kendilerini “JİTEM” olarak tanıtan kişilerce sorguya alındıkları belirtti. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, uzun yıllardır İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevinde ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Bir bütün toplumu “kriz” sarmalına sürükleyen tecridin en yoğun hissedildiği yer ise cezaevleri. Her güne yeni hak ihlalleriyle başlayan cezaevlerinin temel gündemini ise tecrit ile bağlantılı olarak hasta tutsaklar oluşturuyor.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta tutsak bulunuyor. Son 6 yılda “veda” hakkı bile tanınmayan en az 103 tutsak, 2021 yılında ise 64 tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi. 21 Ocak’ta Van Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutulduğu karantina hücresinde yaşamını yitiren 70 yaşındaki hasta tutsak Ramazan Turan başta olmak üzere Garibe Gezer, Abdurrezak Şuyur, Halil Güneş, Bangin Muhammet, İlyas Demir, Uğur Demirbay ve Vedat Erkmen ise yakın zamanda cezaevlerinde yaşamını yitiren tutsaklar arasında.
 
Cezaevlerinde artarak devam eden hak ihlallerine karşı tutsak ailelerinin, hasta tutsakların tedavi ile tahliye koşullarının sağlanmaması ve infaz yakmaların son bulması talebiyle Diyarbakır ve Van Barosunda başlattığı “Adalet Nöbeti” eylemi ise haftalardır devam ediyor.
 
İHD Ankara Şubesi’nin Ekim- Kasım ve Aralık  ayını kapsayan "İç Anadolu Bölge Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu" çerçevesinde tutsakların  kaleme aldıkları mektupları derledik.
 
Ağız içi aramaya karşı tedavi tehdidi!
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan A.O., yazdığı mektupta, cezaevi doktorunun engellilik raporu ile ilgili olarak bilgi vermek için çağırdığını ve bakanlık talimatıyla sağlık kuruluna gideceğini bildirdiğini; cezaevi kapısında askerlerce dayatılan onur kırıcı ağız araması uygulamasını kabul etmediği için hastaneye götürülmediğini, uygulamayı kabul etmediğinden hastaneye götürülmeyen birden çok kişi olduğunu ve sağlık sorunları bakımından ciddi risklere ve mağduriyete neden olduğunu, uygulamanın kaldırılması için Adalet Bakanlığına yazdığını; bunun İçişleri Bakanlığı tarafından geliştirilen bir uygulama olduğunu, ağız araması uygulamasının ve yarattığı mağduriyetin ortadan kaldırılması gerektiğini aktardı.
 
İşkence sonrası beliren hastalıklar
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan A.Ç. rahatsızlıklarını belirttiği mektupta şunları söyledi: “2007’de gözaltındayken işkence nedeniyle bağırsakta tahribatlar oluştu. Kanama hala devam ediyor ve gittikçe daha çok zorlama oluyor. Yine aynı işkencede bacak arası sıkmada yumurtalıklarımdan birisi patladı. Yumurtalıklarımda sürekli şişme ve morarma oluyor, lavaboya gitmekte zorlanıyorum. Şu ana kadar hiçbir tedavim yapılmadı. Geçici ilaçlar yazıldı ancak aynı ağrılar devam ediyor. İşkencede başımın defalarca betonlara vurulması sonucu sürekli başımın içinde sesler oluyor. Kulağımdan aynı şekilde sesler duyuyorum. Bazen kulaklarım hiç duymuyor. Safra kesesi hastalığım çıktı. İzmir Şakran 3 No’lu Cezaevindeyken ameliyat olmam gerektiği söylendi ama yapılmadı. Midemde gastrit ve sürekli iltihap oluyor. Yemek yemede zorlanıyorum ve çoğu zaman yemek de yiyemiyorum. Dizlerimde romatizma bulunuyor, astım, nefes darlığı, kansızlık, gözlerde yanma ve yaşarma oluyor.”
 
2 defa kalp krizi geçirdi
 
Yine aynı cezaevinde tutulan tutsaklardan Ş.B., iki sefer kalp krizi geçirdiğini, üç sefer anjiyo olduğunu, kalp damarlarında tıkanma olduğu tespitinin yapıldığını, kalp damarına dört tane stent takıldığını, kalp damarlarında yüzde 45 daralma mevcut olduğunu, yüksek ve düşük tansiyon, kansızlık, kronik mide hastalığı, kanamalı iç hemoroit, romatizma ve gül dökümü hastalıkları, şiddetli baş ağrısı, migren hastalığı ve göz rahatsızlığı bulunduğunu ifade etti.
 
12 yaraya rağmen ameliyat edilmiyor
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan başka bir tutsak A.A. ise, 12 defa karnından aldığı yaralanmadan dolayı ameliyatlar geçirdiğini, şu an karnında üç açık yara olduğunu ve sürekli kan ve iltihap aktığını belirtti. Ameliyat olması gerektiği halde hastaneye gitmesine rağmen ameliyatının yapılmadığını ifade eden A.A., hastane gidiş gelişlerinde askerler tarafından “ağız açma” gibi onur kırıcı uygulamadan dolayı tedavilerinin engellendiğini ve tüm itirazların sonuçsuz kaldığını kaydetti.
 
Torba ile yaşıyor
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan N.D., böbreklerinden büyük sorunlar yaşadığını, prostat ve kolon kanseri olduğunu ifade ederek, bu nedenle  torbayla yaşamak zorunda kaldığını belirtti. Tedavisi için yalnızca bir hap aldığını kaydeden N.D., “2 gözüm de takma, görmekte çok büyük güçlük çekiyorum. Ancak yine de revire çıkarılmıyorum. Çok uzak ve ulaşımın zor olduğu cezaevlerinde tutulmamız biz ve ailelerimiz için işkenceye dönüşüyor. 26 yıldır ailemi yılda en fazla 1 kez görüyorum. Hastaneye sevklerimizde jandarmaların ağız içi kontrolüne maruz kalıyoruz. Bu nedenle hastaneye gitmeyi reddediyoruz ve diş tedavilerimiz de yapılmıyor” diye belirtti.
 
Gardiyan hakareti
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan R.T. ise “ayakta sayım” uygulamasına maruz kaldıklarını ifade ederek, “Oda değişimi için başvuru yapıyoruz ama idare bu başvuruları reddediyor. İlaçları yazdırırken sıkıntı çıkarıyorlar. Revire çıkmak için mazgaldan bakan memura yetki verildiği için revire çıkmak isteyen mahpusa ‘iyisin’ diyerek revire çıkartmıyorlar, ilaç yazdırmıyorlar ve küfürler ediyorlar” dedi.
 
Askeri nizamda sayım ve infaz tehdidi
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan tutsaklar maruz kaldıkları hak ihlallerine ilişkin yazdıkları mektupta, gardiyanlar tarafından ayakta, tek sıra halinde ve askeri nizamda sayımın dayatıldığı ifade edildi. Buna karşı bazı gardiyanların özel olarak tutsakları hedef aldığını belirten tutsaklar, sürekli hakarete maruz kaldıklarını belirtti. Tutsaklar, kendilerinin tahrik edilmeye çalışıldığını kaydederek, “infaz yakma” ile tehdit edildiklerinin altını çizdi.
 
Dilekçeleri yanıtsız
 
Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan tutsaklar da kendilerine Kürtçe kitapların tercüman ücretini ödemeleri halinde verilebileceğinin belirtildiğini ifade etti. Tutsaklar mektuplarının akıbetini öğrenemediklerini, resmi kurumlara maruz kaldıkları hak ihlallerine dair yazdıkları dilekçelerin de yanıtsız bırakıldığını kaydetti.
 
‘Revire çıkmak işkence hali’
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan H.T., revir için 2-3 ay beklediğini, çıkana kadar hastalıklarının geri dönüşü olmayan evrelere girdiğini ve işkence hali yaşadığını aktardı.
 
Tutsağa yanlış ilaç verildi
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan K.Ö. de arkadaşı Ş.M.’ye ameliyat öncesi yanlış ilaç verildiğini, ilacı kullandıktan bir müddet sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını ifade etti. K.Ö., arkadaşının revire çıktığında ise uzun uzun anlatmasına rağmen kendisine göz damlası yerine kulak damlası verildiğini belirtti.
 
‘Dilekçelerimize doktor değil gardiyanlar karar veriyor’
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan A.D., pandemi süresince sağlık hizmetlerinin kesintiye uğradığını kaydederek, “Kısıtlı da olsa hastanelere gittiğimizde çoğu kez gerek asker gerekse kurum memurlarının uygun olmayan davranışlarına maruz kalıyoruz. Revire çıkmak istediğimizde dilekçelerimize revir doktoru değil, infaz koruma memurları karar veriyor” dedi.  
 
‘Yatalak olmadan ameliyat yapılmayacak’
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan B.A.,  isimli tutsak cezaevi idaresi tarafından “Yatalak olmadan ameliyat yapılmayacak” denildiğini, bu koşullarda kimsenin ameliyat olmak istemediğini ifade ederek, ameliyatın birinci gününde tutsakların cezaevine geri gönderildiğini kaydetti.
 
‘Özel ekip’ ile işkence
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan A.D., kendilerini “merkezden gelen özel ekip” olarak tanıtan gardiyanlar tarafından eşyalarının toplatılmasına karşı çıktıkları için M. Y., M. Ö. M. ve kendisinin de ters kelepçe takılarak yere yatırıldığını ve işkence gördüklerini belirtti.
 
Çıplak arama
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Y.T. de Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Bolu’ya sürgün olarak gönderildiğini, Kırıkkale Hapishanesinde 1 gün tutulduğunu ve burada çıplak arama dayatıldığını, zorla elbiselerinin çıkarıldığını, su ve yemek dâhil hiçbir şey verilmediğini, beton üzerinde uyutulduğunu kaydetti.
 
Ankara’dan gönderilen özel ekip
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan F.O. ise bir süredir Ankara’dan Adalet Bakanlığı’nca gönderilen özel ekiplerce ani, çok ince kameraya alan arama yapıldığını, kantinden aldıkları eşyaları alırken, saldırgan ve provokatif yaklaşımlara ve fiili saldırıya maruz kaldıklarını aktardı.
 
Kütüphaneden kitap almadı diye tahliye edilmedi
 
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan A.K., yazdığı mektupta, cezaevi idaresi tarafından arkadaşlarının infazlarının keyfi bir şekilde yakıldığını ifade etti. Bir arkadaşının ‘kütüphaneden kitap almadı’ denilerek tahliyesinin 6 ay geciktirildiğini kaydeden A.K., başka bir arkadaşının ise havalandırmada kapüşonlu bir üst ve eşofmanla dolaştığı için saldırıya uğradığını ve ardından İzmir’e sürgün edildiğini belirtti.
 
‘Arkadaşlarımızın durumu ağırlaşıyor’
 
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan H.A., doktor yokluğu nedeniyle tedavisinin yapılamadığını, Şehir Hastanesi başta olmak üzere kampüs kliniğinde dahi kelepçeli muayene ve tedavinin dayatıldığını ifade etti. H.A., “Acil vakalarda bile kelepçeli muayene ile karşılaşıyoruz. Ağır hasta kategorisinde olan M. K., R. Y., G. A., A. D., H. H. Y., M. A., D. Ş., N. E. isimli arkadaşlarımızın sağlık koşullarına ve durumlarına ve tedavi kolaylığına dair bir duyarlılık yok. Kendi hallerine bırakılan arkadaşlarımızın durumları her geçen gün ağırlaşıyor” diye aktardı. 
 
Ajanlık dayatıldı, çıplak arama uygulandı
 
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan B.T., G.T. için yaptığı başvuruda G.T.’nin maruz kaldıklarını şöyle anlattı: “G. T. 27 Temmuz 2021 tarihinde Hakkari’de yaralı bir şekilde yakalandı. Her iki kol ve kalçasından ağır yaralandı. Bu yaralara rağmen tedavisi yapılmadan 15 gün gözaltında tutuldu ve daha sonra tutuklandı. Önce Van Cezaevine, daha sonra Batman M Tipi Cezaevine götürüldü. Batman Cezaevinde iken Hakkari ve Batman Jandarma Komutanlığı adına sürekli cezaevi içerisinde ziyaret edilerek baskı ve tehditlere maruz kaldı, ajanlık dayatması ile karşılaştı, tek başına yaralı halde koğuşta kaldı, çıplak aramaya maruz kaldı.”
 
Askerin ırkçı tehditlerine maruz kaldı
 
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan başka bir tutsak H.A. ise askerin ırkçı tehdit ve hakaretlerine maruz bırakıldıklarını aktardı.
 
Mutfak ihtiyacının banyoda karşılıyor
 
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan H.A., 1 Ocak 2021 tarihiyle yürürlüğe konan İdare ve Gözlem Kurulu’nun dayattığı puanlama sistemi nedeniyle haklarının engellendiğini ifade etti. H.A., infaz kanununda yapılan değişikliklerde lehte olan uygulamaların hiçbirinin kendilerine uygulanmadığını kaydederek, son 6 yıldır siyasi tutsaklara yönelik yasal dayanağı olmayan disiplin ve hücre cezalarının verildiğini, keyfi nedenlerle üst üste davalar açıldığını ve infazlarının yakılarak tahliyelerinin engellendiğini belirtti. Tek başına hücrede tutulan J.A. isimli arkadaşının durumuna da dikkat çeken H.A., “J. A. tecrit içerisinde tecritle karşı karşıya kalmakta. Bulunduğu hücre küçüklüğünün yanı sıra banyo ve tuvaleti de bir. Mutfağı yok ve mutfak ihtiyacını banyoda karşılıyor” dedi.
 
Yüzde 90 engelli ‘cezaevinde kalamaz’
 
Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan kardeşi Ş.K. için başvuru yapan M.K., kardeşinin yaralı olarak yakalandığını ve tedavi edilmediği için sağ eli ile sağ ayağını kaybettiğini ifade etti. M.K., kardeşinin müebbet hapis cezası aldığını kaydederek, yüzde 90 engeli olduğunu belirtti. M.K., kardeşine dair İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından yüzde 90 engelli olduğu için “cezaevinde kalamaz” raporu verildiğini de sözlerine ekledi. 
 
Kapalı alan fobisine rağmen 4 buçuk ay karantinada tutuldu
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan D.R. mektubunda şunlara dikkat çekiyor: “Rahatsızlıklarıma astım ve KOAH eklendi. Bunun için de günde iki kez spreyli ilaç kullanıyorum. Pandemi sürecinde iki kez karantinaya girdim. Birinci karantinam 3 ay, ikinci karantinam 1,5 ay sürdü. Kapalı alan fobim olduğu için kampüs doktoru ‘mümkün olduğunca kapalı alanda bulundurulmaması, ayrıca tekli ringlerle gidiş-dönüş yapılmaması’ gerektiğini söyledi. Sorun karantina odasında kapının üzerime kilitlenmesi. Böyle durumlarda panik ataklarım çok ciddi boyutlara ulaşıyor ve tansiyonum tavan yapıyor. Normal koşullarda diğer karantina girişlerinde bu raporu esas alırlarken şimdi ‘Raporun tekli ringler için’ diye de bahaneler bulunuyor.”
 
‘Doktor ‘mesuliyet sana ait’ dedi’
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan A.T. de, rahatsızlıklarını ve buna karşı yaklaşımı şöyle anlatıyor: “Tutuklanmadan önce 11 gün yoğun bakımda kaldım. Akciğerlerimde 2, sırtımda ise 8 adet şarapnel parçası var. Muş Cezaevinde tedavim yapılmadı. Sincan Cezaevine sürgün edildiğim zaman Ankara Numune Hastanesine gittim. Orada sadece şikâyetlerim dinlendi ve önerilerde bulunuldu. Doktor ‘Bir şey yapamayız. Yalnız ameliyatlık bir durum olursa o vakit tedavi edilir. Bu gibi ateşli silahlı yaralanmalarda hemen müdahale edemiyoruz. Parçalar kendisini 5 ya da 10 yıl gibi süre zarfında belli ediyor. Bu yıllar arasında ciğer bu tip parçaları kabul etmediği vakit dışarıya atıyor. Attığı vakit ise kana karışıp zehirleme ihtimali oluyor. Bu durumların oluşmaması için gözetim altında olman gerekiyor. Şayet şu an ameliyat olmak istersen çıkacak herhangi bir sorunda mesuliyet sana ait olacak’ dedi. En ufak bir soğuk aldığımda, üşüttüğümde nefes alıp vermede güçlük çekiyorum. Nefes darlığı sorunu yaşıyorum. Sırtımdakinin etkisini ise sinirlere geldiği için kollarımda uyuşma olarak hissediyorum.”
 
2 ameliyat geçirmesi gerekiyor
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan başka bir tutsak F.A. da 2 ameliyat geçirmesi gerektiğini ifade etti. F.A., “Birincisi, daha önceden de ameliyat olduğum yerden anal fistül ameliyatı, ikincisi midemde bulunan poliplerin alınmasına dair. Acil ameliyatların dışındaki ameliyatlar durmuş olsa da kontrollerin yapılması için hastaneye gitmem gerekiyor. Vücudumda enfeksiyon olmasından dolayı ateşim çıkıyor. Polipler nedeniyle mide ağrıları çekiyorum. Son zamanlarda kalbim çok fazla sıkışıyor” diye belirtti.
 
‘Hastaneye gitmek eziyet’
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan G.A., beyninde damar tıkanıklığının tespit edildiğini belirtti.  Genetik araştırma için bir tüp kan alındığını ifade eden G.A., iki ayda sonucun çıkacağının söylendiğini ancak 3 ay geçmesine rağmen sonuçların kendisine ulaşmadığını belirtti. Boyun fıtığı, boyun düzleşmesi ve bel fıtığının olduğunu kaydeden G.A., “Hastaneye gidiş geliş eziyet ve işkenceye dönüşüyor. Tek hücreli ve havasız ringlerle gidip geliyoruz. Dar, havasız ve gürültülü hastane hücrelerinde sabahtan akşama kadar beklemek eziyet” şeklinde aktardı.
 
Çok sayıda kronik rahatsızlık
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan S.E. ise Hepatit-B taşıyıcısı olduğunu, karaciğer yağlanması, eklem romatizması, kemik erimesi, kalpte ritim problemi (Taşikardi) ve migren gibi rahatsızlıklarının yanı sıra unutkanlık, mide ve bağırsak problemleri olduğunu aktardı.
 
İşkence, çıplak arama, darp...
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan D.H. mahkemesi dolayısıyla Van T Tipi Cezaevine gittiğinde maruz kaldığı işkenceyi şu sözlerle anlattı: “Giriş işlemleri yapıldıktan sonra arama odasına götürüldüm. Üç kadın gardiyan arama odasında bana ‘Soyun çıplak arama yapacağız’ dedi. Ben de buna karşı çıktım. Bunun üzerine kadınlardan biri kollarımdan, biri bacaklarımdan tutarak beni yere yatırdı. Diğeri ise bir yandan elbiselerimi çıkardı, bir yandan da yumruk, tekme, tokat atarak beni darp etti. Aynı kişi yumruk, tekme, tokadın yanında diziyle göğüs kafeme çökerek beni nefes alamayacak duruma getirdi. Semt polikliniğine giderek darp raporu aldım. Cezaevine döndüğümde tek kişilik hücreye konuldum. Hücrede ikinci kez aynı kişi tarafından tokat, yumrukla darp edildim. Mahkemeye başvuracağımı söyleyince tehdit edildim. Tekrar rapor almak için revire çıkmak istedim ancak revire götürülmedim. Tüm bunları yaşamışken ayrıca 12 günlük hücre cezası verildi. Van İnfaz Hakimliği'ne itirazda bulundum ancak çıplak aramanın üstü örtülmek için memurları darp ettiğim öne sürüldü. Yapılan darp ve çıplak arama işkencesi zalimane, insanlık dışı ve onur kırıcı bir uygulama. Yaşadığım bu haksızlığın hukuk mücadelesini yürütüyorum.”
 
‘Terörist kadınlar geldi!’
 
Yine Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan R.K., ve N.M. Kampüs Hastanesi’ne gittiği sırada bir kadın askerin, kendilerine askerdeymiş gibi “tek sıra halinde” diyerek konut vermeye çalıştığını belirtti. R.K., bu esnada aynı kadın askerin “terörist kadınlar geldi! PKK’lılar geldi! Kapıyı açın” şeklinde herkesin duyacağı bir ses tonunda bağırdığını aktardı. N.M. ise buna karşı çıktıklarını ve o gün hastaneden geldiklerinde ellerindeki kelepçenin aşırı sıkılması nedeniyle bileklerinde günlerce ağrı hissettiklerini söyledi. Askerlerin bu yaklaşımlarından dolayı artık hastaneye gitmekten çekindiğini kaydeden N.M., gördüğü eziyet, aşağılayıcı davranışların sağlığını daha çok etkilediğini belirtti.
 
Tahliyeye gerekçesiz ‘red’
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan R.E. maruz kaldığı hak ihlaline dair yazdığı mektupta, gardiyanlar tarafından tehdit edildiklerini ve kendisiyle birlikte üç arkadaşının İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla tahliyelerinin engellendiğini belirtti. Son bir yıldır İdare ve Gözlem Kurulunun bir yargı organı gibi karar verdiğini kaydeden R.E., kendisine ulaşan mahkeme tebliğinde hiçbir gerekçe öne sürülmeden tahliye talebinin reddedildiğini belirtti.
 
Başka tutukluya dövdürttüler
 
Sincan 1 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan kardeşi Ö.Ç. ile yaptığı görüşmede kardeşinin darp edildiğini öğrenen E.Ç., “Kazağını çıkartınca vücudunun morluklar içerisinde olduğunu gördü. Ne olduğunu sorduğumda ‘6 aydır dişim ağrıyor, hastaneye diş için götürülmüyorum. Gardiyanlar başka bir mahkumu çağırarak beni dövdürttü. Başgardiyan bir köşeye oturarak gülerek izledi, daha sonra gardiyanlar çırılçıplak soyarak çıplak bir şekilde beni hücreye attılar. Cezaevi doktoru darp raporu vermedi’ dedi” diye belirtti.
 
Müdürle görüşmek istedi tehdit edildi
 
Bartın Kapalı Cezaevi’nde, kalan M.Y. kurum yönetimi tarafından tehdit, hakaret ve fiziki temaslara maruz kaldığını belirtti. Yıllardır konuştuğu annesine ait telefon numarasının ‘UYAP’ta kayıtlı değil’ denilerek annesiyle görüştürülmediğini aktaran M.Y., “Bunun üzerine görevli tarafından hakarete uğradım. Baş memur tarafından dövülmekle ve başka cezaevine gönderme tehditlerine maruz kaldım. Müdürle görüşmek istediğimi belirttiğim için yine dövülmekle tehdit edilip sinkaflı sözlerle hakarete uğradım. Buradaki yönetimin tutum ve davranışlarından dolayı tedirginlik içerisindeyim ve kendimi güvende hissetmiyorum” dedi.
 
‘Siz buradan çıkamayacaksınız’
Tokat T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan tutsaklar gardiyanlar tarafından “Siz buradan çıkamayacaksınız” şeklinde tehdit edildiklerini, onur kırıcı küfür ve hakaretlere maruz kaldıklarını aktardı.
 
JİTEM cezaevinde
 
Seydişehir T Tipi Cezaevi’nde bulunan Ş.F., kendisiyle beraber 6 arkadaşının kendilerini “JİTEM” olarak tanıtan kişiler tarafından sabahtan akşama kadar sorguya aldıklarını ifade ederek tedirgin olduklarını kaydetti.
 
Tüm bunların yanı sıra tutsaklar, tüm sosyal aktivitelerinin kaldırıldığını, diğer koğuşlardaki arkadaşlarıyla görüşemediklerini, koğuş değişikliği ve başka cezaevine sevk taleplerinin reddedildiğini aktardı.  
 

Etiketler:

Okumadan geçme!