Gerçek yalanı köşeye sıkıştırdı…

  • 09:07 18 Nisan 2021
  • Medya Kritik
 
Kibriye Evren
 
HABER MERKEZİ - Beyler, şunu hiç unutmayın gerçek yalanı köşeye sıkıştırır!.. Ve tarih yaşananları hafızasına kaydeder… Kadınlar da…
 
6 Nisan 2021 tarihinde tüm dünya Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın koltuk kapma yarışına tanıklık etti. Bu koltuk kapma yarışı özünde erkek egemen sistemin iktidarını hem cinsleri dışında kimse ile paylaşmama ittifaklığıyla birlikte derin bir cinsiyet ayrımcılığına da tanıklık etti.  
 
Tüm dünyada “Sofagate”,  yani “koltuk skandalı” olarak sosyal medyada TT olan olay kameralara şöyle yansıdı. Tayyip Erdoğan ve Charles Michel bayrakların önündeki tekli koltuklara otururken, ayakta kalan Ursula von der Leyen’in ise şaşırmış şekilde etrafına bakarak nerede oturacağını bilemediği görülüyor. Halbuki Michel ve Ursula’nın protokolde eşit statüde yer almasına rağmen Ursala’ya düşen Mevlüt Çavuşoğlu ile karşılıklı koltuklara oturmak olur.
 
Nefretin derinliğini okumak
 
Birkaç dakikalık görüntüden bile Türkiye otoriter ve eril iktidarın kadınlara yönelik ayrımcılıkta ne kadar “pik” yaptığını gördük.  Kadınlarla eşit statüyü hazmedemediğini (çünkü fıtratına ters) gördük.  Kadının dünya ve ülke yönetiminde söz sahibi olma yetisinin olmadığını gördük. Hele hele otoriter erkek iktidarın kadın, ekoloji, ekonomi, yoksulluk, gibi bir çok alanda dünyanın kaderini değiştirecek ve onların tek bir sözü ile savaşların çıkaracağı bir alan olan diplomaside kadınlara yer olmadığını gördük.  Çünkü bu alan onların tekelinde ve onların dünyasıydı. İşte bu birkaç dakikalık görüntü bile bize bunları tekrar hatırlattı.  Bu görüntüyle kadınlara haddinizi ve yerinizi bilin mesajı tekrar tekrar gözünüzün içine sokula sokula verildi... Kadınlar olarak artık bu erkekleri tanıyoruz… Nefretlerinin derinliğini bazen bir cümlede, bazen bir bakışta, bazen bir gülüşte, bazen de bir fotoğraf karesinde görüyor ve okuyoruz…
 
Algı yaratma tüccarları
 
Algı yaratmada usta olduklarını düşünen fakat her seferinde de işlerini iyi yapamadıkları için Tayyip Erdoğan’dan “azar” işiten havuz medyası ve kalemşörlerinin  “koltuk krizini” nasıl gördüğüne bakmakta fayda var. 
 
Yeni Şafak : Söz konusu görüşmelerde Ursula’nın ayakta kalması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında oturmaması kasıtlı olarak Avrupa medyası tarafından "saygısızlık" nitelendirildi.
 
Takvim: Protokol krizindeki gerçeği Avrupa medyası gördü! Charles Michel ve Ursula von der Leyen’in ego çatışması!  Asıl mağdur Türkler!
 
Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok:  Avrupa Birliği (AB) yöneticilerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yaptıkları görüşmenin diplomasi başarısı olduğunu öne sürerek ‘AB protokolü olmasa Erdoğan o koltuğa Bay Michel'i değil Ursula Hanım'ı oturturdu.’ 
 
Kudretli ve bol paralarla oturduğu yerde haber yapmakla tanıdığımız ve yaptıkları yalan haberle gerçekleri toplumdan saklamaya çalışan havuz medyamız! Haberleri çarpıtarak toplumun zihnin ve algı dünyasıyla oynayan havuz medyasının kalemşorları, yine her zaman olduğu gibi suçluyu buldu… Dış mihraklar ortalığı karıştırmak ve her şeyiyle dünyada “ilk” olan Türkiye’nin başarılarını hazmedemeyenlerin Türkiye’yi mağdur etmek için oynadıkları bir oyun!.. Koca koca adamlar oyun oynamayı da ne kadar çok seviyorlar!.. Evet, ortada ego’su çok yüksek ve saygısız olanlar var. Bir kadın ayakta ve nerede oturacağını bilememesine rağmen koltuklarına ısrarla yapışıp kalkma nezaketinde bulunamayan nezaketsizlerdir.
 
Şaşırmadık çünkü…
 
Tabii bu durumun Türkiye basınında böyle yer almamasına şaşırdık mı?  tabii ki şaşırmadık.  Havuz medyasının cinsiyetçi eril paralı kalemşorlarının,  günde en az üç kadının öldürüldüğü, bir o kadar şüpheli ölüm ve yeterince soruşturulmayan intiharla kadınların yaşamdan koparıldığı bu şiddeti görmedikleri gibi, kadınların her gün sistematik olarak taciz, tecavüz ve cinsel istismara maruz kalmasını görmedikleri gibi.  Kadınların ekonomik olarak toplumun en yoksulları olduklarını, çocuklarını doyurmak için dilenmek ve çöpte yemek toplamak zorunda olduklarını görmedikleri gibi.  Üniformalı erkek şiddeti ve tecavüzlerini görmedikleri gibi. Sokak ortasında güpegündüz kendilerini “görünmez” olarak adlandıranların gençleri kaçırıp işkence ederek ajanlaştırmaya çalıştırdıklarını görmedikleri gibi.  İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararnamesi ile feshedilmesine davul zurna ile duyurmasına şaşırmadığımız gibi buna da şaşırmadık…
 
Beyler, şunu hiç unutmayın gerçek yalanı köşeye sıkıştırır!... Tarih yaşananları hafızasına kaydeder… Kadınlarda…