Hamide’nin hikayesi tek başına yetmeli isyana!

  • 09:12 31 Ocak 2021
  • Medya Kritik
Gülistan Azak
 
HABER MERKEZİ -  “Her gün en az 3  kadın değil de ayda 1 kadın olsun canice öldürülen…Ölüme varan ya da varmayan boyutlarda maruz kalınan şiddetin rakamlarla ölçülür bir tarafı yok. Her bir kadının hikayesi infial yaratmalı. ‘Dur bakalım” denmeli her bir olaya… Hamide’nin hikayesi de tek başına yetmeli isyana.”
 
“Hayatta verilen bazı kararlar ve bu kararlar sonucu gelen pişmanlıklar keşkeler… “ sözleriyle tanıtımı yapılan “Bir şansım olsa” isimli televizyon programına haklı bir eleştiride bulunmak üzere bilgisayarın başına oturmuş ancak  öfkemin klavyeye vereceği zararı düşünerek sakinleşmeye çalışırken buluyorum kendimi.
 
Kahvaltı yapmak üzere masaya oturduğum ve ilk ekmek parçasını ağzıma götürdüğüm  o an kulağıma çarpıyor o bilindik ses. Açık olan televizyondan duyuluyordu. Gerilim müziği eşliğinde bir kadın ağlaması… Başımı masadan ayırıp ekrana bakıyorum. Gördüklerim karşısında yutkunamadığımı hissediyor, gözlerimi ekrandan ayırmadan önümdeki çay fincanını bulmaya çalışıyorum önce, sonra vazgeçip ekrana yoğunlaşıyorum.
 
Sunucu Ayşegül Günay konuşuyor şimdi de: “ Hayatta verilen bazı kararlar ve bu kararlar sonucunda gelen pişmanlıklar. Zamanı geri alıp bir şeyleri değiştiremeyiz belki ama bazı insanlar için bir şans yaratabiliriz. Şiddet yaygın, toplumsal ve çok boyutlu bir konudur. Sorundur. Hele ki,  günümüzde.  Kadına yönelik şiddetin cezai yaptırımlar ve bir takım uygulamalarla azalması beklenirken ne yazık ki, gazete sayfalarına her yeni gün birisi daha ekleniyor. Dayak, cinsel şiddet, manevi baskı, çocuğuna yapılan işkence ve envai çeşit eziyet karşısında dayanacak gücü kalmayan nice kadınlar…Şimdi programımıza başvuran Hamide hanımın yanına gidiyorum.”
 
Gerilim müziği ile  karartılan ekranda “Asla unutulmayan pişmanlıklar” yazısı görülüyor şimdi de.…Sonra ağlayan kadın yeniden veriliyor ekrana isyanla konuşmaya başlıyor: “ Merhaba benim adım Hamide. 2001 yılında evlendim 2010 yılında hapse düştüm. Kocamın şiddetine dayanamadım ve onu öldürdüm. Cezaevinde yattım.”  Sunucunun soruları ile devam ediyor program.
 
Neden öldürdünüz Hamide hanım?
 
Yemek soğuk olur dayak yersin, kıskançlık olur dayak yersin. Her şey  onun için bir bahaneydi.  Çocuklarıma ve bana zarar verecek öldürecek  korkusuyla yaptım.
 
Sunucu “Çok kolay bir şey gibi söylüyorsunuz ya, sinirlerim bozuldu kusura bakmayın” diyerek  gözyaşlarını siliyor ve ardından Hamide’ye kendisini öldürdüğü erkeğin ailesiyle görüştürmeye çalışacağını söylüyor.
 
Programın devamı  erkeğin ailesinin Hamide’yi affetme çabası ile devam ediyor. Erkeğin ailesinden kız kardeşi Esra ile telefon ile görüşülerek “yüzleşme alanı”na gelmesi için ikna edilmeye çalışılıyor. Esra’nın, “Görüşmek istemiyorum. Yıllardır konuşmuyoruz kendisiyle. O katil” sözlerine programın sunucusu, “Çok haklısınız, hak veriyorum size. Yaranızı deşmek istemiyorum ama lütfen benim için görüşmeyi kabul edin” diye karşılık veriyor.  Telefon görüşmesi Esra’nın “Onun için değil, sizin için geleceğim” sözleriyle son buluyor.
 
Program sunucusu, erkeğin kız kardeşinin yüzleşme alanına geleceği vakte kadar Hamide’den neden öldürdüğünün detaylarını anlatmasını istiyor!  Hamide de maruz kaldığı şiddeti ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.
 
‘Kimse onu sevmezdi’
 
Esra’nın  buluşma alanına geldiğinin haberini alan sunucu kendisiyle görüşmek için araca geçiyor şimdi de.  Sunucunun “Abiniz nasıl bir insandı?” sorusuna Esra, “ Abim iyi bir insandı. İyi bir insandı diyorum ama aslında yalnızca öldüğü için…Abim aslında çok zor bir insandı. Kimse onu sevmezdi. Çok can yaktı diyebilirim. Beni, yengemi, annemi çok üzdü. Aynı evde yaşıyorduk. Yengem çok iyi bir kadındı. Yaşadığı şiddetin tanığıydık ama müdahale edemedim. Çok normal karşılanıyordu. Çevremdekiler, ‘kocadır işte sever de döver de’ diyordu. Babam anneme, abim eşine şiddet uyguladı. Yaşananlara müdahale edebilirdik ama etmedik” diyordu ancak, “Abim ölmeyi hak etmedi. Yengem bizim canımızı aldı. Onunla konuşamam. O bir katil” sözlerini ekleyerek…
 
Görüşme teklifi için verilen 30 dakika  düşünme süresinden sonra nihayet Hamide ile Esra’yı “bir şansım olsa” masasında görüyoruz. İki kadın uzunca görüşmelerinden sonra el ele tutuştular. Ancak aranan erkeğin annesi konuşmayı kabul etmedi.
 
Sunucu yeniden söz alıyor ve programı şu sözlerle sonlandırıyor: “ Abisinden, babasından şiddet gören Esra olaya annesi gibi yaklaşmadı. Aynı zorlukları çekmiş iki kadın helalleşti. Allahın aldığı canın başkasının alması elbette ki kabul edilir bir şey değil. Ama derler ya ölende mi öldürende mi? Hamide hanım kanunen cezasını çekmiş ama vicdanı ömür boyu mahkum olmuş. Siz de bir şansım olsun diyorsanız bize başvurun.”
 
Hangi cezai yaptırımlar…
 
Programın içeriği bu şekildeydi. Eleştirilerim için “Söze ne hacet?”  diyeceksiniz biliyorum, haklısınız. Söylem ve yöntemdeki yanlışlar beyaz tual üzerindeki siyah boya kadar görünür.  Olsun ben yine de söylemeden edemeyeceğim.  
 
Program sunucusu Ayşegül Günay’a öncelikle  “Kadına yönelik şiddetin cezai yaptırımlar ve bir takım uygulamalarla azalması beklenirken ne yazık ki, gazete sayfalarına her yeni gün birisi daha ekleniyor”  sözlerine karşılık şunu sormak isterim. Hangi cezai yaptırımlar ve hangi bir takım uygulamalar? Nitekim cezai yaptırımların olmadığı aksine  erkek yerine kadının cezaevine gönderildiği Hamide’nin yaşadıkları ile gözler önünde. Program boyunca erkeğin Hamide’ye şiddet uygulamak dışında bir çok suç işlediğini  duyduk. Kendisinin yaptığı suçlardan ceza almadığı dikkatinizi çekti mi? “Bir takım” diyerek açıkladığınız uygulamalardan da bir gazeteci olarak haberim yok maalesef. Bahsettiğiniz İstanbul Sözleşmesi ise uygulanmadığını ve yeniden tartışmaya açıldığını hatırlatmak isterim.
 
‘Helalleşme’
 
Ayrıca  Esra’nın “Görüşmek istemiyorum. Yıllardır konuşmuyoruz kendisiyle. O katil” sözlerine “Çok haklısınız, hak veriyorum size” diyorsanız o zaman program boyunca kadına yönelik şiddete karşı ifade ettiğiniz  uzun konuşmalarınızı samimi bulmadığımı, bulunmayacağını da belirtmiş olayım.
 
Maruz kaldığı şiddete karşı öz savunmasını kullanan kadını erkeğin ailesi ile “Helalleşme” diyerek görüştürmeye çalışmak olur şey değil. Kaldı ki, şiddeti bilmesine rağmen buna engel olmayan  ailenin Hamide’den özür dilemesi gerekirken, Hamide’yi program boyunca yalvartmanız kabul edilemez.
 
Madem “Allahın verdiği canın başkasının alması kabul edilir bir şey değil” dediniz, öz savunmaya ilişkin şunu söylemek zorundayım.
 
Her gün en az 3  kadın değil de aya 1 kadın olsun canice öldürülen…Ölüme varan ya da varmayan boyutlarda maruz kalınan şiddetin rakamlarla ölçülür bir tarafı yok. Her bir hikaye, bu dünya üzerinde kadınlığı ceza diye yaşatmaya eğilimli eril  zihniyetin göstereni olarak infial yaratmalı. Çünkü şiddeti yaşayan kadar, geride kalan kadınların olağanlaşmış bir şiddet içinde yaşamak zorunda bırakılıyor olması nedeniyle de “dur bakalım” denmeli her bir olaya… Hamide’nin hikayesi tek başına yetmeli isyana.