Diyarbakır Nişantaşı'yla değil Sur'un özüyle güzel

  • 09:03 16 Ağustos 2020
  • Medya Kritik
Dicle Müftüoğlu 
 
HABER MERKEZİ - Sosyal medya mecralarına oryantalist erkek aklıyla Sur sokakları için  hazırlanan kurgu haberin kültürel dokunun özüyle oynandığına  bir kez daha şahitlik ediyoruz. 
 
Söz konusu Ortadoğu olunca gündem akışı da olağanın üstünde seyrediyor. Dört bir tarafta devam eden savaş, ekonomik kriz, yaşam, özgürlük ve eşitlik için sokaklarda günden güne büyüyen kadın direnişi. 
 
Tüm bu yoğunluğun ortasında sosyal medya mecralarına oryantalist erkek aklıyla hazırlanmış bir haber düşüyor. Bir sokakta haberin kurgusu kapsamında yürütüldükleri belli olan 6 kadın bir araya geliyor. Haber görüntüsünde şekle o kadar önem verilmiş ki koronavirüs pandemisine rağmen kadınların hiç biri ne sokakta ne de girdikleri dükkanlarda maske kullanmıyor, fiziki mesafe kuralı hiçe sayılıyor. 
 
Bu tanımla ilk kez karşılaşıyoruz
 
Tam da "bu da ne" diyeceğiniz anda kulağınıza erkek gazetecinin tok sesiyle; "Bir sokak defilesi veya film setinde değiliz! Burası 'Diyarbakır'daki Nişantaşı' olarak adlandırılan 5 bin yıllık cadde" sözleri çalınıyor. Tabi 8 yılı aşkın süredir bu kentte yaşayan ve gazetecilik yapan biri olarak "Diyarbakır'ın Nişantaşı" tanımının ilk kez bir muhabbette geçtiğine şahitlik ettiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. 
 
Tesadüf mü?
 
Yıllardır kulaklarımızın aşina olduğu, "Doğunun Paris'i" - ki yakın tarihte Toledo yapılacağı müjdesi de verilmişti- tanımlamasına haber sayesinde "Diyarbakır'ın Nişantaşı" söylemi de eklenmiş oldu. Haberin servis edildiği tarihi de ne tesadüf ki, "Sur'u Toledo yapacağız" deyip 6 mahalleyi yerle yeksan ettikten sonra istifa eden dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun Diyarbakır'dan "Rojbaş" deyişine denk geldi. Ahmet  Davutoğlu'nun yarım bırakmak durumunda kaldığı "güzelleştirmeler" kendisinden sonra gelen bakanlar tarafından sürdürülmüş, yıkılan mahallelerine betondan yapılan, dış kaplama taşları Kayseri'den getirtilen villalar inşa edilmiş, "ihya" edilmişti. 
 
İnançlara sahiplik ediyor
 
Egemenler kendinden olmayanı, farklı olanı ya karalar ya da kendine benzetmeye çalışır. Bu işe önce sözle başlanır, sonra fiziksel ve kültürel olarak bu meseleyi sürdürmeye çalışır. Kendinden farklı olanı kabul etmez, onu güzel görmez. Güzel gördüğünü de oradan bir tanımlamayı uygun bulmaz. Bu nedenledir ki yıllardır bu topraklardaki tüm değerler, başka kentlerin isimleriyle anılır. Bu tanımlamalar hem güzelliği o topraklar, orada yaşayan halklara laik görmeme halinden kaynaklansa da özünde; o yeri tanımlandığı yere benzetmek yatar. Tam da bu nedenledir ki avluları bir birine bakan, sokaklarında kadınların, çocukların seslerinin dengbêjlerin kilamlarının yankılandığı ilçe ilan edilen yasaklar döneminde tank ve toplarla yerle bir edildi. Bu nedenledir ki; tarihi Sur ilçesinin Saraykapı Caddesi'nin yüz yıllarca halklara, inançlara ev sahipliği yapan özü yerine moda ve alışveriş gibi tüketimle anılan Nişantaşı kimliği oluşturulmak isteniyor.  
 
Özgürlük alışveriş yapmak mıdır?
 
Haberin bir diğer eleştirel bakılacak yanı da kadına yaklaşımı. Haber kadın girişimcileri anlatmayı, kadının yaşama kattığı değeri göstermeye niyet etse de bunu başardığı söylenemez. Görüntünün başından son ana kadar kadınların başarısı yerine kendilerinin tanıtımı amaçlıyor gibi. Sur'u Nişantaşı'na benzetme çabası nedeniyle girişimci kadınlar da o caddenin mankenlerine dönüştürülmüş. Bir taraftan sokakta salınarak yürüyen kadınlar, bir haber görüntüsünde pek rastlanmayacak şekilde makyaj tazeliyor, ruj, rimel sürüyor. Özgürlüklerini talep eden kadınların öldürüldüğü, buna karşı eylem yapanların darp edilerek gözaltına alındığı, tutuklandığı bir ülkede haberin alt fonunda yine özgürlük olarak alışveriş ve modern giyim gösteriliyor. 
 
Egemen zihniyetin bir kentti varlığından uzaklaştırma girişimi ile kadınları nesne olarak göstermeye çalışmaları tarihin çok eski zamanlarından bu yana devam ediyor. Tüm bu çabalara rağmen direnenler ve kadınlar kimliklerine, benliklerine sahip çıkmaya devam ediyor. Son sözü de yine onlar söylüyor.