'Medyanın dili nasıl olmamalı'nın örnekleri

  • 09:05 14 Haziran 2020
  • Medya Kritik
Gülşen Koçuk
 
HABER MERKEZİ - Eril medyanın cinsiyetçi haber dili kadına yönelik şiddet, katletme ve çocuk istismarı haberlerinin her kelimesinde kendisini hissettiriyor. Failleri kimse ortaya çıkaramazken vicdanları çıkarıyor, katletmenin yöntemleri anlatılıyor, bir kadının katledilmesi değil, “katledilmenin nasıl olduğu” önem kazanıyor.
 
Diyarbakır’da Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) 2019 Aralık ayında gerçekleştirdiği “yargı muhabirliği” temalı atölye çalışmasında birçok fikir açığa çıktı. Tartışmalar özellikle “cinsel istismar ve kadın katliamına” ilişkin dava haberlerinin diline odaklandı. Atölyeye katılmamış olmakla birlikte, ajansımızın adliye muhabirinin katılımından edindiği deneyimi bizlerle paylaşması ile kısıtlı da olsa bilgi sahibi olma fırsatını bulduk. Burada istismar ve katliam haberlerinin nasıl verilmesi/verilmemesi gerektiğine dair tartışmalar yürütülürken, “Eğer detaylarını vermezsek haber ilgi çekmez” şeklindeki bakış açısı da ifade edilerek, “tıklanma” kaygısına dikkat çekiliyor.
 
Kadınların katledilmesini, çocukların maruz bırakıldıkları cinsel istismarı, tüm detayları ile nasıl gerçekleştiğini adım adım anlatarak pornografik bir dile dönüştüren habercilik anlayışını teşhir ediyoruz. Bunu da “örnek” haberler üzerinden gerçekleştireceğiz.
 
Katletmenin ‘yöntemi’
 
Elazığ’da 9 Haziran günü Ali A., evli olduğu Aslıhan A.’yı katletti. Haber,İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından 10 Haziran’da “Elazığ'da kocasının boğazını kestiği 3 çocuk annesi hayatını kaybetti” başlığıyla servis edildi. Başlığı ile katletme yöntemi gösteren habere göre, kimin kimi nerden yaraladığı, bir kadının katledilmesinden daha önemli olacak ki, detaylara yer verilmiş:  “Sözde konuşmak için eve girmeye çalışan koca, eşini boğazından, kayın validesi Ş.B.'yi ise bacağının üst tarafından bıçakladı. O esnada kayınvalide de eline geçirdiği bıçakla damadını arkasından bıçaklayarak yaraladı.”
 
“O esnada eline geçirdiği…” gibi ifadelerin de esasında habercilik dilinde pek yeri olmadığını dikkate alırsak, yayınlanan metin, bir haber niteliğine sahip olmaktan ziyade, “bir kadının nasıl katledildiğine yöntem” gösterme niteliği taşıyor.
 
Haberde kullanılan cinsiyetçi ve toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren kavramların yoğunluğu da dikkat çekici. Haberde “koca” kavramı sekiz kere, “anne” kavramı dört kere kullanılırken, “kadın” kavramına hiç yer verilmiyor.
 
Failler de ‘vicdan sahibi’ mesajı
 
Kadınların katledilmesini münferit olaylar olarak ele alan ana akım medyanın baş aktörlüğünü yapanlardan Hürriyet, “kadınların katledilişi” haberlerinde kullandığı teşhir dili ile de bu konuda baş aktörlüğü yapıyor. Antalya’da 22 Mayıs günü Cem Yılmaz, sevgilisi Gülsüm Taç’ı katletti. hürriyet.com.tr’de 11 Haziran’da yayınlanan haberin başlığı, içeriğine dair de fikir veriyor: “Sevgilisini öldürdü, resmini yapıp bu notu bıraktı! Cinayeti vicdan azabı çözdü.”
 
Adeta “Bir ihtiyacın nasıl silaha dönüştüğünün, suçun üstünün nasıl örtüleceğinin” dersinin verildiği haberin her cümlesi, “Kadın katliamı haberleri nasıl işlenmemeli” sorusunun yanıtını veriyor. Tabi, bu haberlerin kritiğini yaparken, aynı dili tekrar etme kaygısı da yaşamıyor değiliz.
 
Her şeyi vicdan çözüyor(!)
 
Haber özetle “kadının nasıl katledileceğinin, cinayetin ortaya çıkmaması için neler yapılabileceğinin, cinayetin nasıl ‘kader’e dönüştürülebileceğinin’, delillerin nasıl kamufle edilebileceğinin, kimsenin çözemediği cinayeti son kertede tek çözebilecek unsurun da vicdan olduğunun” dersini veriyor.
 
Kadınların katledilmesinde eril gazeteciliğin vazgeçilmezi de kılıf, yani katletmenin bahanesini meşrulaştırmak. Bu da “duygu katılarak” yapılıyor: “Bu arada katil zanlısının cinayeti hiç aklından çıkartamadığı için Antalya’dan Adana’ya evine döndüğünde sevgilisi Gülsüm Taç'ın resmini yaptığı öğrenildi. Ayrıca zanlının resmin yanına çiçek koyup intihar notu bıraktığı ortaya çıktı. Zanlının notunda, ‘Gülsümüm mayam benim. Keşke beni aileme gönderseydin. Kocandan ayrılma sürecini uzatmasaydın. Yanına geliyorum seni seviyorum’ yazdığı görüldü.”