Kadın katliamlarında medyanın dili: Teşvik et, akla

  • 09:13 29 Eylül 2019
  • Medya Kritik
Nişmiye Güler
 
HABER MERKEZİ - Kadın katliamlarında medyanın dili faili aklayıcı, teşvik edici, katliamı gerekçelendirip meşrulaştırmak olmamalı. Meslektaşlarımıza naçizane bir öneri sadece…
 
Her yeni güne kadın katliamları ile uyandığımız bugünlerde, Kadınlar Birlikte Güçlü dün "Cinayet haberi okumaya tahammülümüz kalmadı" sloganı ile “Kadın Cinayetlerini Acil Önle” kampanyasının startını verdi. Kampanya 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne kadar sürecek. Peki artık neredeyse toplumun da duyarsızlaştığı kadın katliamlarında basın ve kullandığı dil nerede duruyor? Birçok basın yayın organı kadın katliamı haberlerinde nasıl bir dil kullanıyor? Bu sorulara yanıt ararken, pek de iç açıcı bir tablo ile karşılaşmıyoruz. Çünkü medya kullandığı dil ile kadın katliamını gerekçelendiriyor, suçu kadında buluyor ve faillere yol yöntem gösteriyor. 
 
Eylül ayı içerisinde 30’un üzerinde kadın katledildi. Son bir haftada yaşanan kadın katliamlarına ve basın yayın organlarının bunu abonelerine servis ettiği haberleri yakından inceleyelim isterseniz. 
 
Cinsel istismar görülmedi kadın yargılandı!
 
Adana’nın Kozan ilçesinde yaşayan Sezer Ç., Melike Demirci’yi (19) 27 Eylül günü işkence ederek katletti. Türkiye’nin köklü gazetelerinden olan ve 1948 yılından bu yana kitlelere haber ulaştıran Hürriyet, bu haberi şu manşet ile abonelerine servis etti: “Vahşice öldürüldü! Henüz 19 yaşında 1 çocuk annesi...” Başlıkta durumu dramatize eden bir dil kullanılırken, haberin detaylarına indiğimizde ise Melike’nin nasıl yargılandığını görebiliyoruz. “İddiaya göre, 15 yaşındayken kendinden 6 yaş büyük Sezer Ç. ile kaçarak birlikte yaşamaya başlayan Melike Demirci bu beraberlikten bir de kız çocuğu dünyaya getirdi” denilen haberde cinsel istismar görmezden geliniyor. Yine fail için “nikahsız eşi Sezer Ç.” denilerek de toplumun ahlak normlarına işaret ediliyor. Bu haberi neredeyse bütün yayın organları aynı dili kullanarak verdi.
 
Ankara'nın Mamak ilçesinde yaşayan N.G. (29)  isimli erkek evli olduğu M.G. isimli kadını 19 Eylül günü katletti. Bu haberi İhlas Haber Ajansı (İHA) “Vahşet! Sinirlenen baba çocuğunun yanında karısını öldürdü” başlığı ile verdi ve kadının katledilmesini “bir anlık sinire” bağladı. Haberin devamında ise “Başkentte karısıyla kavga eden baba çocuğunun yanında karısını sekiz yerinden bıçaklayarak öldürdü” denilerek gerekçe olarak da “kavga ettikleri”  gösterildi. 
 
Kadın katliamı gerekçelendirilemez, fail aklanamaz
 
26 Eylül günü de Nevşehir’de Mustafa T. evli olduğu Melahat T.’yi katletti.  Haber Türk bu haberi “Eşini uykusunda defalarca bıçaklayarak öldürdü” başlığı ile abonelerine servis etti. Başlıkta verilen ayrıntı ile faillere yol yöntem gösterildi. Yine haberin detaylarında da “henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı bıçakladı” denildi. Kadın katliamları bir nedene bağlanamaz, gerekçelendirilemez.
 
27 Eylül günü Yalova’da Abdulmuhammet A., evli olduğu Seher A.’yı işkence ederek katletti. Haber Türk bu haberi de “Kıskanç koca vahşeti! Çocukları yan odadayken boğazını kesti” başlığı ile verdi. Kadın katliamı “kıskançlığa” bağlanarak gerekçelendirildi. Her ne kadar katliam “vahşet” olarak verilse de yapılan gerekçelendirme ile olayın sorumluluğu faile değil, kadına yüklendi.
 
Nevşehir’de 23 Eylül günü yaşanan başka bir kadın katliamı haberini de “Akılalmaz olay! Eşini 27 yerinden bıçaklayıp katletti” başlığı ile abonelerine duyurdu. Haberin detayında ise “Nevşehir’in Gülşehir ilçesinde şizofreni tedavisi gördüğü belirtilen Necmettin Baysal, tartıştığı eşi Yeter Baysal’ı 27 yerinden bıçaklayacak öldürdü” deniliyor. Bu ayrıntıda da gerekçelendirme ve faili iddia edilen hastalığı ile aklama var. 
 
Failin yaptığı meşru görülemez
 
İzmir’in Tire ilçesinde Günay A. isimli erkek, boşandığı Fatma T.’yi 22 Eylül günü katletmeye çalıştı ve ağır yaraladı. CNN Türk bu haberi “Barışma teklifini reddedince bıçaklandı” başlığı ile abonelerine servis etti. Haberde Fatma’nın katledilmeye çalışılmasından ziyade barışmak istememesine odaklanılmış. “Eski eşiyle barışmak isteyen Günay A., eşinden ret yanıtı alınca çılgına döndü. Tire dışında yaşadığı öğrenilen koca takip ettiği eşinin karşısına çıktı” cümlesi ile de failin yaptığına meşruluk katılmış. Herkesin “hayır” deme hakkı varken, kadınların “hayır” deme “lüksünün” olmadığı mesajı da verilerek, katliam yine gerekçelendirildi.
 
Failin söylemleri iddia olur
 
Son inceleyeceğimiz haber ise kamuoyunda genişçe yer alan Çankaya Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel'i katleden fail Hasan İsmail Hikmet'in yargılanması ile ilgili Hürriyet’in geçtiği haber. Görgü tanıkları ve var olan deliller ile Ceren’i katlettiği sabit olan fail Hasan İsmail Hikmet’in suçunu iddia olarak vermeyi tercih eden gazete, failin söylemlerini ise iddia olarak vermek yerine doğrudan vermeyi tercih etti. Haberde söz konusu bölümde şu ifadelere yer verildi: “Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel'i, okuldaki odasında tabancayla vurarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Hasan İsmail Hikmet'in yargılanmasına başlandı. Hikmet, savunmasında Şenel'i iddia edildiği gibi kopya çekerken yakaladığı için değil, ilişkileri olduğu ve kendisini terk ettiği için yaptığı baskı ve tehditlerden bunaldığı için öldürdüğünü söyledi.”
 
Kadın katliamlarında medyanın dili faili aklayıcı, teşvik edici, katliamı gerekçelendirip meşrulaştırmak olmamalı. Meslektaşlarımıza naçizane bir öneri sadece…