Dünyanın sorunu hala açlık: Türkiye’nin yüzde 9’u açlık sınırında

  • 12:52 16 Ekim 2018
  • Güncel
İZMİR - Bu yılki teması “Sıfır Açlık” olan 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla açıklama yapan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, "Ülkemiz, küresel dünyada rekabet edebileceği tek silahını da kaybetmiştir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22'si yeterli gıdaya ulaşamamakta, yüzde 9'u ise açlık sınırında yaşamaktadır" dedi. 
 
Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Dünya Gıda Günü dolayısıyla Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şubesi Lokali'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda açıklama yapan Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şube Başkanı Saadet Çağlın, "Her yıl Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 16 Ekim Dünya Gıda Günü belirlenen bir tema ile kutlanmaktadır. Bu yıl da tema ‘Sıfır Açlık’  olarak belirlenmiştir. Bugüne kadar yapılan etkinliklerle açlık ve yoksullukla, topyekûn mücadele edilmesi gerektiği ortaya konmaya çalışılsa da ciddi bir başarıdan söz etmek mümkün görülmemektedir" dedi.
 
'Ülkemizde insanların yüzde 9'u açlık sınırında'
 
Dünya Bankası'nın temel gıda fiyatlarının son 3 yılda yüzde 83 oranında yükseldiğini belirtirken, FAO'nun 830 milyondan fazla insanın yani her 9 kişiden birinin yatağa aç girdiğini belirttiğini söyleyen Saadet, "Yapılmış olan bütün bilimsel araştırmalar ise dünyada yaşanan açlığın ve yetersiz beslenmenin nedeninin, üretim yetmezliği değil adaletsiz bölüşüm olduğunu göstermektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22'si yeterli gıdaya ulaşamamakta, yüzde 9'u ise açlık sınırında yaşamaktadır" diye belirtti. 
 
'Gıda ve tarımda dışa bağımlılık'
 
Ülkemizde yaşanan açlık ve yoksulluğun temelinde gıda ve tarımdaki dışa bağımlılık olduğunu kaydeden Saadet, şöyle dedi: "Özellikle AKP iktidarı döneminde her şeyde olduğu gibi tarım ve gıdada da yoğun bir ithalatın yaşanması sonucunda ülke üretemez duruma gelmiş ve gıda güvencesi de ortadan kalkmıştır. Bu yıl Dünya Gıda Günü dolayısıyla temayı, ülkemizin yaşadığı gıda hakkı ve yoksulluk ile ilgili kaotik ortamın ana sebeplerinden birisi olan Gıda ve Tarımda Dışa Bağımlılık olarak belirledik. Bu tema, neoliberal politikaların oluşturduğu hegemonyaya da işaret etmektedir. Son 16 yıldaki AKP hükümeti döneminde uygulamaya konulan tarım politikaları da bu neoliberal politikaların devamıdır. Bu politikalar sonucu, çiftçi tarımdaki gücünü yitirerek önce hiç olmadığı kadar yoksullaşmış ve daha sonra da toprağını elden çıkararak büyük kentlerde proleterleşmek üzere göçe zorlanmıştır. Ülkemiz, küresel dünyada rekabet edebileceği tek silahını da kaybetmiştir. Tarımın toplam istihdam içindeki payı 2002 yılında yüzde 35 iken bu pay 2016 yılında yüzde 20'ye gerilemiştir. Tarımda devletin yatırımları da yıllar içinde azalmıştır. Tarımın toplam yatırımlar içindeki payı, planlı dönemin başında (1960)  yüzde 13 düzeylerindeyken 2016 yılında yüzde 3,4'e düşmüştür." 
 
‘Sömürüsüz bir dünya için mücadeleye devam’
 
Yoğun yasal düzenlemelerle Türk tarımının bitirilme noktasına getirildiğini vurgulayan Saadet, "Bütün bunların sonucu olarak kırdan kente göç ile beraber kırsal bölgelerin insan gücü, tarım sektörünün sürdürülebilir yapısını bozacak ve kentlerde emek sömürüsünü derinleştirecek derecede kentlere kaymıştır. Ülkemiz açısından yakın gelecekte yaşanacak en önemli sorun alanı da, şu an yaşanan ekonomik krizin tarım ve gıda üretimine yapacağı olumsuz etki olacaktır. Ağustos 2018 tarihi itibariyle kendini daha çok hissettiren ekonomik kriz, geçtiğimiz ay itibariyle tüketici enflasyonunu yüzde 25'lere, üretici enflasyonunu yüzde 50'lere taşımıştır" diyerek, bir avuç topluluğun gıda üzerinden hegemonya yaratıp, tüm dünyayı sömürdüğünü söyledi. Saadet, sömürüsüz bir dünya için mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.