Bakanlığın Lisa'ya ödeyeceği tazminat sadece hastane masraflarını karşılıyor

  • 12:08 31 Ağustos 2018
  • Güncel
DİYARBAKIR - HDP'nin Diyarbakır'daki mitingine yapılan bombalı saldırıda iki bacağını kaybeden Lisa Çalan'ın açtığı davayı karara bağlayan İdare Mahkemesi, güvenlik tedbirlerinin tam olarak yerine getirilmediği için İçişleri Bakanlığı'nı 1 milyon 356 bin maddi-manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Ancak Lisa'nın avukatı bu bedelin yalnızca hastane masraflarını karşılayacağını  belirterek itiraz etti. 
 
Hakların Demokratik Partisi'nin (HDP), Diyarbakır'da 5 Haziran 2015'te düzenlediği seçim mitingine yönelik bombalı saldırıya ilişkin açılan davada ilk karar çıktı. 4 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin de yaralandığı saldırıyı DAİŞ üstlendi. Patlamanın sorumlularından DAİŞ üyesi Orhan Gönder'in de aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" suçlarından açılan dava, güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan Ankara'ya taşındı. Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, patlamada ağır yaralanarak iki bacağını kaybeden Lisa Çalan, saldırıda idarenin kusurlu hizmette bulunduğu gerekçesiyle 22 Şubat 2016'da maddi ve manevi tazminat talebiyle İçişleri Bakanlığı'na dilekçe ile başvurdu, ancak herhangi bir yanıt alamadı. Lisa bunun üzerine, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'ne başvurarak, İçişleri Bakanlığı'nın tazminat ödemesi talebinde bulundu.
 
Bakanlık: Sebepsiz zenginleşmesine sebep olur 
 
İdare Mahkemesi'nde açılan dava için savunma gönderen İçişleri Bakanlığı, polisin mitingde yeterli önlem aldığını savundu. Davanın "hukuki dayanaktan yoksun" olduğunu ileri süren ve reddedilmesini talep eden Bakanlık, iki bacağını kaybeden Lisa Çalan'ın uğradığı manevi zararda idarenin "kusuru" olmadığını iddia etti. Bakanlık,  tazminat talebini ise "sebepsiz zenginleşmeye" neden olacağını savunarak, davanın reddedilmesini istedi. 
 
İhmaller 
 
Miting alanının güveliğinden sorumlu polisler hakkında açılan soruşturma raporlarında, güvenlik tedbirlerinin yetersizliğine ve özensizliğine dikkat çeken mahkeme, Bomba İmha ve İnceleme Müdürlüğü personeline miting alanı ve çevresinin bomba konusunda eğitimli köpeklerle aranması görevinin verildiği, ancak alanda yapılan aramanın çevrede yapılmadığı belirtildi. Mahkeme, polise açılan soruşturma raporlarında, aynı zamanda bomba patlama noktası olan seyyar tezgâhın yanında bulunan okulun bahçesinde saklanılan ve aramadan sonra bombanın tezgâha yerleştirildiğini ve tek başına bir tehlike unsuru olan tezgâh tüpünün de kayda geçirilmediğinin belirtildiğini kaydetti. Birinci patlamanın gerçekleştiği çöp poşetinin ise üzerinden çıplak gözle bakılmak ve altına ayakla dokunulmak suretiyle aranmasıyla yetinildiğini belirtilen mahkeme kararında, "Son derece yüzeysel sayılabilecek şekilde yapılmış olan arama sonrası, personel tarafından aranan veya aranması açıkça ihmal edilen yerlerde bulunan ve saklanan bombaların patladığı görülmüştür" denildi.
 
Patlamadan 2 gün önce Diyarbakır'da bir otele yerleşen Orhan Gönder'in patlamadan önce hangi otelde kaç gün ve hangi kimlikle kaldığı, Geçici İkame Yerleri Kimlik Bildirim Sistemi (GİYKİMBİL) ve Kaçakçılık İstihbarat ve Bilgi Toplama (KİHBİ) gibi GBT durumlarının sorgulanma hususuna ilişkin olarak mahkeme, şunları belirtti: "Otelde kalan şahıslar işletmeler tarafında yapılan GİYKİMBİL otomatik sorgusu sırasında O.G.'nin yoklama kaçağı olduğu anlaşılması üzerine, görevlilerce otelin bulunduğu Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılıyor. O.G.'nin görevli polislerce UYAP haricinde KİHBİ siteminden de sorgulanmasının yapılmadığı için aranan kayıp kişinin görüleceği anlaşılacaktı. İçişleri Bakanlığı'nın almış olduğu KİHBİ kararını 'otelde kalan UYAP haricinde KİHBİ işlemlerinden de sorgulanması kararını tebliğ edilmesiyle sorgulanma işlemlerinin her iki sistemden yapılacağı ve böylece şahsın tespit edilip gerekli işlemlerin yapılmasıyla olayların önüne geçilebileceği göz önünde bulundurarak, idarenin hizmetin kötü işletilmesi nedeniyle kusurlu olduğu izahtan yoksundur."
 
Bakanlık tazminat ödeyecek 
 
Patlamanın önüne geçebileceğini vurgulayan mahkeme, birçok yönüyle ihmaller zincirine işaret ederek, miting alanında görevli idare ajanlarının önleyici tedbir aramalarını dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak güvenlik tedbirlerini tam olarak yerine getirmediğini, hizmet kusuru bulunduğu kanaatine vardı. Mahkeme, Lisa'nın uğramış olduğu maddi ve manevi zararların idarenin kusuru esasına göre, İçişleri Bakanlığı'nı toplamda 1 milyon 256 bin 671 lira 80 kuruş maddi ve 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
 
'Tazminat ne maddi ne de manevi zararı karşılıyor'
 
Kararı değerlendiren Lisa'nın avukatı Ferhat Kılınç, şöyle konuştu: "Bu olayda devletin açıkça hizmet kusuru var. Davayı bu minvalde açtık. Açıkçası biz maddi tazminat yönünden zararımızın tam karşılanmadığı kanaatindeyiz. Bilirkişi raporu 1 milyon 871 lira yönünde verdiği karara karşı itiraz talebimizde var.Hali hazırda yargılama devam ediyor. Kararı istinaf mahkemesine taşıyacağız. Çünkü burada miktar yönünde müvekkilimiz iki bacağını kaybetti, protez tedavisi devam ediyor. Almanya'ya gidiyor ve ciddi masrafları oluyor. Maddi zararı karşılamıyor ve kısmen de olsa şu anki tedavi için bir kaynak olarak görmek açısından önemli bir karar. Ancak, manevi tazminat kararını olumlu karşılamıyoruz. Hizmet kusurlarından kaynaklı müvekkilimiz iki bacağını kaybetti ve şuan hala çok ağır acılar çekiyor. Sinemaya ilişkin hayallerini gerçekleştirememe hususları değerlendirildiğinde, bu kadar ağır hizmet kusurlarının sonucu oluşan ağır kayıp neticesinde 100 bin liralık manevi tazminat verilmiş olması bizi hayal kırıklığına uğrattı"