'Kadın hareketleri queerle yakınlaşmalı'

  • 09:04 29 Ağustos 2018
  • Güncel
İSTANBUL- MeQueer hareketini destekleyen Defne Gülce Sapçı, "Transfobik bir toplumda yaşadığımız için her türlü şiddete ve baskıya maruz kalıyoruz. Bu yüzden başta kadın hareketleri olmak üzere herkes queerle yakınlaşmalı" dedi.
 
Hollywood'da kadınlara yönelik cinsel taciz ve istismara tepki olarak sosyal medyada #MeToo (#BenDe) etiketiyle başlatılan kampanya beraberinde  #MeQueer  etiketiyle LGBTİ+'nin yaşadığı istismarın görünür olacağı bir hareket oluştu.  Milyonlarca  LGBTİ+  karşılaştıkları sözlü taciz, cinsel saldırı ve fiziksel şiddete tepkisini Twitter'da #MeQueer etiketi altında gösteriyor. Türkiye'de de hareket queer oluşumlar tarafından destekleniyor. Dile getirilmekten çekinilen pek çok şiddet türüne maruz kaldığını söyleyen Defne Gülce Sapçı, trans bir kadın olmanın zorluklarını anlattı.
 
Eril sistemin, hedef gösterdiği herhangi bir kitle açısından şiddetin yeni olmadığına dikkat çeken  Defne, şiddetin her kesim tarafından normalize edildiğini söyledi. Hormon tedavisine başladığı için ailesi tarafından evden uzaklaştırıldığını ve ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşadığını aktaran Defne, "O süreçte para kazanabilmek için sokakta kitap tezgahı açtım" dedi.
 
Erkek egemen sistemin kadına hissettirdiklerine değinen Defne, "Biriyle tanışıp sevgili olduktan sonra şiddet görmeye başladım. Ölüm tehditleri ve şiddetin her türünü gördüm. Erklik kadına değersiz olduğu, yanlış olduğu ve yalnız olduğunu hissettiriyor. Bu üçünü de ilişki süresinde yoğun olarak yaşadım. Bir süre sonra yanlış ve değersiz olmadığımı görmeye başladım" diye aktardı.
 
'Şiddete boyun eğmiyoruz'
 
Kadınların her zaman şiddet ve ayrımcılığa maruz bırakıldığını belirten Defne, "Değişen tek şey biraz daha sesimizi çıkarmaya başladık. Medyanın alternatif alanlarından faydalandık. Şiddet bir yandan artarken bilinçlenme de arttı. İfşalar, hak arayışları ve mücadele çok yönlü olmaya başlayarak hız kazandı. Yolda bir kadın şiddet gördüğünde erkekler sussa da biz artık susmuyoruz. Erki de şaşırtan bir durum bu, şaşırmaya da devam edecekler" diye konuştu.
 
'Transfobik bir toplumda yaşıyoruz'
 
Toplumun çok fazla transfobik olduğunu vurgulayan Defne, erkliğin herkesin içinde olduğunu dile getirdi. Bir dönem başörtülü olduğuna değinen Defne, "Ben Müslüman bir kadınım. Bir dönem başörtülüydüm. Ailemden çok fazla şiddet gördüm. İlk kapandığım zaman annem inançlı bir insan olmasına rağmen bana 'Sen neden kapandın ki, sen zaten erkeksin' dedi. Annemin bu sözünden sonra neden kapandığımı sorguladım. Vardığım sonuç kendi dinimi yaşıyor olmamdı. Annemin toplumdan gelmiş ve alternatif olarak başka bir şey görmediği için verdiği tepki bu olmuştu. Ancak mücadele kültüründen gelmiş, bilinçli olarak adlandırdığım insanlardan da aynı tepkileri gördüm. Hakaretler, laf atmalar, üzerime yürümeler vs. Başörtüme sadece başörtüm olduğu için saldırılmadı. Çünkü ben trans bir kadındım onların gözünde, kapalı olamazdım" ifadelerini kullandı.
 
'Özneyle değil şiddetle uğraşıyoruz"
 
Defne, 13 Ağustos'ta Almanya'dan bir kullanıcının başlattığı #MeQueer kampanyasını desteklediğini belirterek şunları kaydetti: "Genel çoğunluk LGBTİ+ öznelerin dışında da LGBTİ+ olmayan kişilerin de bu hareketin içinde yer alacağını düşünüyorum çünkü görünmek istenmeyen bir alana dikkat çeken bir hareket ve bence ses getirecek. Bizim bu akımı olabildiğince yaymamız gerekiyor ki bu tabana yayılmış şiddete karşı sağduyuya birlikteliğe dayalı daha güçlü bir ses çıkartabilelim. Bu yüzden queer hareketin içerisinde yer almak gerekiyor. Queer ve kadın hareketinin birbirine yakınlaşmaları ve dayanışması gerekiyor" dedi.