'Türkiye toplumu ve Kürtler Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kabul etmez'

  • 16:08 27 Ağustos 2018
  • Güncel
İSTANBUL -Asrın Hukuk Bürosu'na yaptıkları ziyaretin ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Sayın Öcalan ağırlaştırılmış bir tecrit ile izole edilmeye çalışılsa da Türkiye toplumu ve Kürt halkı asla ve asla bu durumunu kabul etmeyecektir" dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan, Sezai Temelli, HDP'li vekiller Züleyha Gülüm, Ebru Günay, Erol Katırcıoğlu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Koçyiğit ile HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cengiz Çiçek Asrın Hukuk Bürosu'nu ziyaret etti. Ziyarette yapılan görüşmenin ardından açıklama yapıldı. 
 
'Tecrit bir insanlık suçudur'
 
Açıklamada ilk olarak konuşan HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, tecridin sadece İmralı'da değil aynı zamanda bugün bütün ülkede yaygınlaştırılmış bir halde olduğunu söyledi. Gülistan, "İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki sistem aslında insanlık tarihine bir kara leke olarak geçen bir sistemdir. Hem ailesi ile görüşmesinin engellenmesi hem avukatlarının görüşmesinin engellenmesi ama aynı şekilde orada hükümlü bulunanlarla görüşüp görüşmediğini bilmiyoruz. Görüşmesinin engellenmesi bir insanlık ayıbı olduğunu ve tecridin bir insanlık suçu olduğunu bir kez daha belirtiyoruz. 2013 -2015 yılları arasında Sayın Öcalan'ın Türkiye siyasetine demokrasi mücadelesine barış mücadelesine yaptığı hiçbir katkıyı unutmadık. Barış süreci nasıl ilerlediyse ve Türkiye'deki herkes birbirine dokunabildiyse birbirini anlamak için çaba harcadıysa bu noktada Sayın Öcalan'ın katkısını ve barışa olan duyarlılığını barış meselesini başka bir mesele olarak ele almasını asla unutmamak gerekiyor. Kendi özgürlüğünü asla öncelemeyen, toplumun ve halkların özgürlüğünü inançların, kadınların özgürlüğünü temel bir özgürlük problemi olarak ortaya koyan ve bütün bunlar çözüldüğü zaman aslında kendisinin de özgürleşeceğini ifade eden Sayın Öcalan bu gün ne yazık ki artık tecrit bile diyemeyeceğimiz durumu aşan bir izolasyon, bir işkence sistemi altında tutulmaktadır" diye belirtti.
 
'Her yurttaşımız tecride hayır demeli'
 
Tecridin normal bir durum olmadığını kaydeden Gülistan, bu durumu kabul etmediklerini ve kınadıklarını dile getirdi. Mevcut savaş politikalarının, yaşanan ekonomik krizin, tecritle bir bağı olduğunu vurgulayan Gülistan,  "İmralı'daki hukuksuzluğun genelleşmiş halini her birimiz bugün yaşamaktayız. Onun için bu tecride karşı çıkmak bütün yurttaşların görevidir. Bu sadece Sayın Öcalan şahsında değildir. Bu ülkede yaşayan temel yurttaşlık haklarına sahip çıkmaktır. Bu ülkede yaşam, hakkına insan hakkına, barışa, kardeşliğe sahip çıkmaktır. Bugün Sayın Öcalan şahsında bütün bu kavramlar yerle bir edilmektedir. Bütün bunlar toplumun gözünden kaçırılmaktadır. Bir düşman hukuku üzerinden iklim yaratılmaktadır. Bu düşman hukukunun ne ülkemize ne de sorunlarımızın çözümüne bir katkısı olmayacaktır. Onun için bugünden yarına bir bütün olarak her bir yurttaşımızın bu tecride hayır demesi gerekiyor. Bu tecrit insanlık ayıbı olarak her geçen gün yüzümüze vuruyor. Buna karşı çıkmak barışı eşitliği demokrasiyi ve özgürlük mücadelesini yükselmektir" şeklinde devam etti.
 
'Dosyalar incelenecek'
 
Ardından söz alan Pervin Buldan ise Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ilişkin yapılan başvurular ve hukuki sürece dair avukatlardan ailesinden dosyaları aldıklarını ve bunları inceleyeceklerini belirtti. Pervin, Abdullah Öcalan'ın uzun bir süredir hukuki olarak avukatları ve ailesi ile irtibatının sağlanmadığı bir dönemi yaşadıklarını kaydetti. Pervin şöyle konuştu:  "Türkiye halkları, Türkiye toplumu şunu çok iyi bilmelidir ki 2011 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden barış ve müzakere sürecinde yaratılan havanın, yaratılan atmosferin, Türkiye'nin yarınları açısından ne kadar önemliyse ondan sonra girilen süreç Türkiye'nin yaşadığı krizler ve kaoslar tecritle alakalıdır. 2015 tarihinden sonra en son Sayın Öcalan ile görüşen birisi olarak şunu ifade etmek isterim ki. Sayın Öcalan Türkiye'nin demokratikleşmesi ama aynı zamanda Ortadoğu'da yaşanan krizlerin ve kaosların bitmesi açısından da çok önemli bir rol ve misyon üstlenmiştir. Türkiye'nin barışı, Türkiye'nin geleceği Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi konusunda önemli görüşler ve perspektifler sunmuştur."
 
'Savaş sadece Kürtleri etkilemiyor'
 
Avukatlarının, heyetlerin ve ailesinin, Abdullah Öcalan ile görüştürülmemesinin bu gün Türkiye'nin içerisinde bulunduğu durumla birebir bağlantılı olduğunun altını çizen Pervin, avukatlara yapılan görüşme başvurularında öne sürülen gerekçelere işaret etti. Bu gerekçelerin kosterin bozuk olması ya da hava muhalefeti olduğunu hatırlatan Pervin şöyle devam etti: "Biz dört yıl boyunca denizin çok dalgalı olduğu zamanlarda da karın ve yağmurun çok şiddetli yağdığı dönemlerde de Sayın Öcalan ile görüşmeler gerçekleştirebiliyorduk. Demek ki bu bir konsepttir. Demek ki bu ülkeyi yönetenler savaş konseptini kendilerine esas olarak almışlardır. Barış konseptini ellerinin tersiyle iten ve savaş konseptinde ısrar eden devlete ve hükümete şunu hatırlatmak isteriz. Bu mesele sadece Kürtlerin ve sadece Sayın Öcalan'ın ailesinin ve avukatlarının meselesi değildir. Çünkü yaşanan savaş sadece Kürtleri etkilemiyor. Yaşanan savaştan Türkiye toplumu birebir etkileniyor. Türkiye'de atılan bombalar atılan kurşunlar sadece Kürtlerin sofrasına düşmüyor. Bu bombalar, bu kurşunlar Türkiye halklarının, toplumunun birebir yaşadığı ve mağdur olduğu bir döneme tanıklık ediyor. "
 
'Bu tecrit bir an önce kırılmalı'
 
Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin en ağırının bu dönem yaşandığını dile getiren Pervin son olarak şunları söyledi: "Bu ahlaki olarak da vicdani olarak da hukuki ve siyasi olarak ta kabul edilir bir durum değildir. Sayın Öcalan'la devlet aynı masada oturmuş. Üç yıl boyunca bu ülkenin geleceği açısından görüşmeler yapmıştır. Kamu Güvenliği Müsteşarı'nın MİT elemanlarının bizimle İmralı Adası'na geldiği dönemleri bu hükümet unutmamalıdır. AKP hükümeti şunun farkındadır. Sayın Öcalan ağırlaştırılmış bir tecrit ile izole edilmeye çalışılsa da Türkiye toplumu ve Kürt halkı asla ve asla bu durumunu kabul etmeyecektir. O yüzden bir an önce Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit durumu kaldırılmalıdır. Barışa, demokrasiye olan ihtiyaçtan, kaynaklı görüşmeler bir an önce başlatılmalıdır. Avukatlarının, ailesinin ve bizlerin yaptığı başvurular ile bu tecrit bir an önce kırılmalıdır."