
Doktordan hasta tutsak Fatma Tokmak’a: Ölürsen öl, benim derdim değil
- 09:02 1 Temmuz 2018
- Güncel
Reyhan Hacıoğlu
İSTANBUL - Hasta tutsak Fatma Tokmak, kontrol için götürüldüğü Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Göğüs Hastalıları Uzmanı Dr. Ebru Artan’ın muayene saatleri geçtiği gerekçesiyle, “Ölürsen öl, benim derdim değil” şeklindeki nefret ve hakaret söylemine maruz bırakıldı.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden mektupla haber gönderen kayyım atanan Özgürlükçü Demokrasi gazetesi tutuklu editörlerinden Reyhan Hacıoğlu, hasta tutsakların durumuna dikkat çekerek, yaşam haklarının nasıl gasp edilmek istendiğini anlattı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) verilerine göre cezaevlerinde bin 400’ün üzerinde hasta tutsak bulunuyor. Ve bunlardan 400’ü ağır hasta. Ancak “çözüm sürecinin” de en temel taleplerinden biri olan hasta tutsakların serbest bırakılması bir yana tedavilerinin dahi yapılmıyor. Bu hasta tutsaklardan biri de İHD’nin de hasta tutsaklar listesinde bulunan Fatma Tokmak.
24 gün işkencede kaldı
1996’da İstanbul’da gözaltına alınan Fatma, o dönem 2 yaşındaki oğlu ile 24 gün işkencede kaldı. İşkence özellikle Avrupa basınında geniş yer buldu. Kalp yetmezliği bulunan Fatma 12 kişiyle birlikte yargılandığı dava kapsamında, “Örgüt yöneticiliği” iddiasıyla müebbet hapis cezası alan 4 kişiden biri oldu.
'Cezaevinde kalamaz' raporuna rağmen tutuklandı
Fatma, 2006 yılında Kadıköy’de Siyami Ersek Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan ilk ameliyatın ardından “Cezaevinde kalamaz” raporu ile tahliye edildi. Ancak 2010 yılında cezasının kesinleşmesi sonucunda yeniden tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne konuldu.
15 Temmuz'dan sonra rutin kontrolleri dahi yapılmadı
İlk ameliyatın ardından 3 ameliyat daha olan Fatma’nın 4 kalp kapakçığının 3’ü çalışmazken, doktorlar yapak kapakçık ameliyatının cezaevi koşullarında yapılamayacağını söylüyor. Halen Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) birçok raporu bulunan Fatma, “Başvurmadığım yer kalmadı, neden tahliye edilmiyorum? 15 Temmuz’dan sonra rutin kontrollerim dahi yapılmıyor. Doktorların ırkçı söylemlerine de maruz kalıyorum” dedi.
Doktorların ırkçı tutumlarına maruz bırakılıyor
Riskli ilaçları bir arada kullanan Fatma’nın 3 ya da 7 günde bir yapılması gereken rutin kontrolleri neredeyse 20 günde bir yapılıyor. Kelepçeli muayeneyi kabul etmediği için her seferinde doktor kontrolleri işkenceye dönüşen Fatma, cezaevi personelinin haber vermeden götürdüğü kontrollerde ne için götürüldüğünü bilmezken, bu durum karşısında doktorların da keyfi ve ırkçı tutumlarına maruz kalıyor.
'Ölürsen öl, benim dersim değil'
Bunun son örneği geçtiğimiz günlerde yaşandı. Fatma, kontrol için götürüldüğü Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Göğüs Hastalıları Uzmanı Dr. Ebru Artan’ın muayene saatleri geçtiği gerekçesiyle, “Ölürsen öl, benim derdim değil” şeklinde nefret ve hakaret söylemine maruz bırakıldı.
Son bir aydır durumu ağırlaşan Fatma, “Bir aydır kanamam var. Kanım çok sulanıyor ya da pıhtılaşıyor. ‘Doktor kanın beyne sıçraması halinde felç olabilirsin’ diyor” ifadelerini kullandı.
Duyarlılık çağrısı
Cezaevi koşullarında sağlıklı beslenemeyen Fatma’nın ağzında yaralar çıkarken, halsizliği de artmış durumda. Kendisine hiç bir tetkik yapılmadan ilaç verilen Fatma, “Serbest bırakmıyorlarsa bari insani tedavi koşulları sağlansın. Birçok hasta tutsak var. Bunlara maruz kalıyor” diyerek, duyarlılık çağrısında bulundu.