Gülser Yıldırım: HDP’nin başarısı biz kadınların kazanımı olacaktır

  • 09:08 15 Haziran 2018
  • Siyaset
MARDİN - Gün geleceği güneşin aydınlığında demokratik, özgür, eşit bir geleceğe taşıma günü olduğunu belirten tutuklu HDP’li vekil Gülser Yıldırım, “HDP’nin sandıktan güçlü çıkması ve başarısı biz kadınların kazanımı olacaktır. Başaracağız, karanlığı yeneceğiz. Güzellikle ve hakikat aşkıyla yeni yaşamı kuracağız” dedi. 
 
24 Haziran seçimleri için geri sayım başlarken, AKP-MHP ittifakının Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik saldırıları da devam ediyor. AKP-Tayyip Erdoğan’ın “HDP baraj altında bırakılmalı” söylemlerine karşı seçim çalışmalarına dört elle sarılan halk, gece gündüz çalışıyor. Seçim coşkusu ve heyecanının en çok hissedildiği kentlerden biri olan Mardin’in tutuklu vekili Gülser Yıldırım, Kandıra F Tipi Cezaevi’nden JINNEWS’in sorularını yanıtladı. 
 
* Türkiye tarihi bir seçime hazırlanıyor. Siz bu seçimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Evet, sizin de belirttiğiniz gibi Türkiye gerçekten çok önemli ve tarihi bir seçimden geçiyor. 24 Haziran seçimi; Türkiye’de yaşayan 80 milyon insanın kaderi ve geleceğini belirleyen bir seçimdir. Ülkenin, nasıl bir sistemle ve zihniyetle yönetileceğinin karar verileceği bir seçimdir. AKP iktidarının 16 yıllık politikalarına ve icraatlarına baktığımızda ülkeyi ne hale getirdiğini ve nasıl bir karanlığa sürüklediğini çok açık bir biçimde görüyoruz. Bu ülkede hiçbir iktidar AKP iktidarı kadar açıktan ve halkın gözünün içine baka baka bu kadar yalan, haksızlık, hukuksuzluk, zulüm ve katliam yapmamıştır. Hiçbir iktidarını kalıcı kılmak için toplumu bu kadar kutuplaştırmamış, ayrıştırmamış ve düşmanlaştırmamıştır. Yine Türkiye siyasi tarihinde hiçbir iktidar AKP iktidarı kadar devletin kurum ve kuruluşlarıyla birlikte tüm imkân ve olanaklarını kendi iktidarı ve ‘tek adam’ rejiminin hizmetinde kullanmamıştır. AKP iktidarının yaptığı kötülükleri ve çektirdiği acıları sıralamaya kalkarsak inanın ne sayfalar ne de ciltler dolusu kitaplar bunu anlatmaya yeter.
 
24 Haziran seçimi bizim açımızdan ‘tek adam’ diktatörlüğü ile demokrasi arasındaki seçimdir. AKP iktidarının Kürt düşmanlığı üzerinden MHP ile kurduğu ‘cumhur ittifakı’na ve onun ‘tek adam’ rejimine karşı tek çıkış yolu HDP’ye sahip çıkmaktır. Bu tarihi görev ve sorumluluk bütün Türkiye halklarının omzundadır.
 
* Özellikle bu seçimlerde Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarının nasıl bir ektisi olacaktır? 
 
Siyasal iktidar tarafından başta partimiz HDP’e olmak üzere bütün muhalif kesimler üzerinde bir baskı aracına dönüştürmek için OHAL kullanılmaktadır. OHAL koşullarında seçime gidilmesinin sebebi de AKP iktidarının 24 Haziran sonuçlarını etkileme ve kendi lehine çevirme çabasıdır. Saray’ın planı HDP’yi baraj altında bırakmaktadır. Bunun için de OHAL’in bütün olumsuzlukları ve antidemokratik uygulamalarını bizlere karşı kullanmaktadır. ‘Tek adam’ rejimini kurmak için sırtını OHAL’e dayamış durumdadır. AKP’nin ve onun Cumhurbaşkanı’nın kendi iktidar ve kendi bekaları için yapmayacağı kötülük, kullanmayacağı devlet imkânı yoktur.
 
Hepimizin de bildiği gibi OHAL, 15 Temmuz darbe girişimi öne sürülerek ilan edilmişti. AKP tarafından ilan edilen OHAL’in nasıl kullanıldığına baktığımızda ise ‘tek adam’ rejimini pekiştirmek, beğenilmeyen her konuda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarmak için kullandığını görürüz. 24 Haziran seçimleri bağlamında ise sandıklarının taşınmasından seçmenlerin yerlerinin değiştirilmesine, sandık güvenliği adına güvensiz bir ortam yaratmaya kadar seçmenin özgür iradesine direk müdahale edilmektedir. Unutulmamalıdır ki hiçbir güç halkın iradesinin, gücünün üstünde olmamıştır ve olmayacaktır.
 
* Kayyım atanarak ve vekilleri cezaevine konularak iradesi yok sayılan Mardin halkı bu seçim sürecinde nasıl bir misyon ve rol üstelenecek? Mardin halkına dönük bir çağrınız var mı?
 
Mardin halkının 24 Haziran seçimlerinde güçlü bir biçimde iradesini ortaya koyacağına ve her zaman olduğu gibi bu seçimlerde de özüne, onuruna, yitirdikleri yiğit canlarının anılarına ve mücadele tarihine sahip çıkacağına yürekten inanıyorum. Mardin halkının iradesiyle seçilmiş bir vekil olarak Nusaybin, Dargeçit ve Derik’in nasıl yakılıp yıkıldığının, yaşam alanlarının nasıl yerle bir edildiğinin tanığıyım. Kendi evinin balkonunda çocuklarının yanında keskin nişancı özel harekât polisleri tarafından vurulup katledilen Selamet Yeşilmen’in ve daha birçok sivilin katledildiği ve ardından da öldürülen her çocuğun, gencin, yaşlının ve kadının nasıl ‘terörist’ ilan edildiğinin de tanığıyım.
 
Biz HDP milletvekilleri olarak halkımıza ve varlığımıza karşı yapılan bu faşist saldırıların belki de en küçük halkası olarak cezaevlerine konulup rehin alındık, arkadaşlarımızın vekillikleri düşürüldü. Bunlar, AKP iktidarının halkımıza yaşattığı acıların ve yaptığı zulmün yanında devede kulak kalır. Bütün kalbimle inanıyorum ki, Mardin halkı Kürdüyle, Arabıyla, Süryanisi ve Mihelmisiyle, şehirlisiyle, köylüsüyle bir bütün olarak 24 Haziran seçiminde de AKP zulmüne dur diyecek ve büyük bir başarıyla 6 milletvekili adayının tamamını Meclis’e gönderecektir. Kadim Mardin halkına ve onun özgürlük, eşitlik, demokrasi ve onurlu bir barış için verdiği mücadeleye sonuna kadar güveniyorum. İnanıyorum ki 24 Haziran günü bütün halkımız sandığa gidecek ve AKP iktidarının, kin, kan ve savaş politikalarına ve bu savaşı dört parça Kürdistan’a yayan ırkçı ve inkârcı saldırılarına karşı “Edî bese” diyecektir. Kullanacağımız her bir oyun HDP’ye vereceğimiz her bir oyun bu iktidarın zülüm çarkına ve yaptığı bütün insanlık dışı uygulamalarına bir cevaptır ve bu karanlık zihniyetin ‘tek adam’ rejimine ve diktatörlüğüne son vermektedir. Gün, insanlığımıza, onurumuza, özümüze ve değerlerimize sahip çıkma günüdür. Gün, geleceğimizi Güneşin aydınlığında demokratik, özgür, eşit bir geleceğe umutla, inançla taşıma günüdür.
 
* Erken seçim kararı kadınların cephesinde nasıl değerlendirilmelidir? Bu seçimde kadınlar nasıl bir etki edecekler?
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın birçok defa basın yoluyla ‘erken seçim bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük ve ihanettir’ şeklinde sözler sarf etmiştir. Yine AKP kurmayları tarafından sıklıkla ‘Bizim gündemimizde erken seçimle ilgili bir karar kesinlikle yoktur’ denilmesi ve seçimlere yönelik yapılan her açıklamada ‘Seçimler zamanında yapılacak’ denilerek 2019’un işaret edilmesi hepimizin hafızasında tazeliğini korumaktadır. Jet hızıyla erken seçime gidilmesinin çok yönlü nedenleri vardır. En önemli nedenlerinden biri de muhalefeti hazırlıksız yakalamak ve HDP’yi baraj altında bırakmaktır. Bu açıdan baktığımızda da AKP’nin ve onun cumhurbaşkanının en büyük hedefi partimiz HDP’nin barajı geçmesini engellemektir ama biz kadınlar açısından bu seçimin anlam ve önemi çok daha derindir. 
 
24 Haziran seçiminin bizi ve kadın kimliğimizi nasıl etkileyeceğini çok iyi bilmekteyiz. 16 yıllık AKP iktidarı döneminde kadına yönelik taciz, tecavüz, cinayet ve kadın katliamları yüzde bin dört yüz artmıştır. Yine çocuklara yönelik istismar ve tecavüz olaylarının üstü kapatılmaya çalışılmıştır. Kadınlar, en fazla AKP Hükümeti tarafından kamusal alandan dışlanmış ve dört duvar arasına kapatılmıştır. Yine AKP iktidarı döneminde kaç çocuk doğrulacağından nasıl doğrulacağına kadar kadın bedeni üzerinden müdahaleler yapılmıştır. Ayrıca kadın bedeni üzerinden Kürt ve Türk kadınlar arasında ayrıştırıcı, ırkçı ve düşmanca söylemler geliştirilmiş, Kürt kadınların daha doğmamış çocukları dahi ‘terörist’ ilan edilmiştir. Özellikle AKP iktidarının ve onun erkek egemen zihniyetinin tekçi, mezhepçi ve ırkçı uygulamaları ve siyasi soykırım politikalarıyla, başta biz Kürt kadınlar olmak üzere muhalif olan bütün kadınların sesi, soluğu kesilsin istendi. Kürt halkının iradesiyle seçilmiş kadın belediye eşbaşkanları, kadın meclisi üyeleri, kadın milletvekilleri siyaseten rehin alınarak cezaevine konuldu. Kayyımların ilk icraatları bütün kadın kurum ve kuruluşların kapatılması oldu. Kısacası, kadın kimliğini ve kadının özgür iradesini temsil eden her şey iktidarın hedefi haline getirildi ve getirilmeye devam edilmektedir. Örneğin, bugün cezaevlerinde 70-80 yaşındaki Kürt barış analarımız rehin tutulmaktadır. Bu vahim durumun son örneği ise Mardin’de evi basılarak gözaltına alınan barış anası Halime anadır. Bu karanlık zihniyetin kadın düşmanlığı üzerinden geldiği bu aşamada insanlık olarak asla kabul edilmemesi gereken bir durumdur.
 
Başta Kürt kadınlar olmak üzere Türkiye’nin eşitlikten, demokrasiden ve Güneşin aydınlığından yana olan ve kadının özgürlüğünü toplumun özgürlüğünün sarsılmaz bir temeli sayan bütün kadınlara tarihi bir sorumluluk ve görev düşmektedir. Her ne kadar sizinle omuz omuza verme ve kapı kapı dolaşma imkânımız olmasa da bilmenizi isterim ki yürüttüğünüz her çalışmada, attığınız her adımda, harcadığınız her emek ve çabada bütün yüreğimiz, duygumuz, umudumuz ve inancımızla sizinleyiz ve bizimlesiniz. Bu duygu ve düşüncelerle HDP’nin sandıktan güçlü çıkması ve başarısı biz kadınların kazanımı olacaktır. Başaracağız, karanlığı yeneceğiz. Güzellikle ve hakikat aşkıyla yeni yaşamı kuracağız.”