Türkiye çocuk işçi mezarlığı: Son 5 yılda 319 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi
- 13:51 11 Haziran 2018
- Güncel
HABER MERKEZİ-İSİG, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ne ilişkin raporda, Türkiye'de son 5 yılda 319 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini açıkladı. Çocuk işçiliğinin sermayenin ucuz iş imkanını karşılandığını belirten İSİG, çocuk işçiliğinin yasaklanmasını istedi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’ne ilişkin raporunu Ankara Tabip Odası'nda yaptığı basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı. Raporu, Ankara İSİG Meclisi adına Tansu Yıldırım paylaştı. Türkiye’de çocuk işçiliğin geldiği durumu, hükümet politikalarını ve çocuk iş cinayetlerine ilişkin bilgilerin olduğu raporda, dünyada ve Türkiye’de çocuk işçiliği ile ilgili tablonun “vahim” olduğuna dikkat çekildi.
Dünyada 168 milyon Türkiye’de ise resmi olmayan rakamlara göre 2 milyonun üzerinde çocuk işçi olduğuna dikkat çekilen raporda, “Bu konuda bir önlem alınmadığı gibi çocuklara giderek daha çok güvencesiz ve kötü çalışma koşulları dayatılmakta, çocuk işçiliği giderek daha çok tehlikeli ve çok tehlikeli işlere kaymakta, çocuk iş cinayetleri artmaktadır” denildi.
'Sermayenin ihtiyaçları karşılanıyor'
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çocuk işçilikle mücadele etmek ve çocuk işçiliği durdurmak için 2017 -2013 yılları için “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırlayarak, 2018 yılını “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan ettiği hatırlatılan raporda, “Hükümet yetkililerinin ve işveren temsilcilerinin çocuk işçiliğin durdurulması için temennilerini paylaştığı deklarasyonun ardından izlenen tablo ise Türkiye’de çocuk işçilik sorunun çözülmek üzere değil tam tersine sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere biçimlendirildiğini kanıtlar niteliktedir” ifadelerine yer verildi.
“Türkiye’de çocuk işçilik konusunda çözüm üretilmek isteniyorsa atılacak ilk adımlardan biri olan çocuk işçiliğin boyutunu gözler önüne serilmesi gereklidir” denilen raporda, yetkililere, “6 yıldır çocuk işçiliğine dair verileri açık bir biçimde yayınlamayan ve hatta gizleyen Hükümetin çocuk işçilikle mücadele edebilmesi mümkün müdür?” sorusu yöneltildi.
Çocuk işçiliği ile mücadale ediyorlarmış!
“Çocuk işçiliği ile mücadele” ettiği iddiasında olan hükümetin ikinci görevi çocuk işçiliğini denetlemek iken Türkiye’de bu denetimden açıkça kaçıldığına dikkat çekilen raporda, “Çocuk işçiler, zaten ağır aksak ilerleyen işyeri denetimlerin ‘görünmeyen’ özneleri olmakta, dahası çocuk emeği gün geçtikçe daha çok denetim alanlarının dışında olan alanlara, işyerlerine kaydırılmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Şimdiye kadarki en yüksek seviye
Türkiye’de 2013 yılının başından 2018 yılının ilk 5 ayına kadar toplam 319 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği bilgilerine yer verilen raporda, “Çocuk işçilikle mücadele yılı ilan edilen yılın ilk 5 ayında şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış olan çocuk iş cinayetlerinin her yıl mayıs ayından itibaren yükselişe geçtiği ve ağustos ayında en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığı görülmektedir. Ailesinin yanında çalışan, stajyerlik yapan, okul masraflarını sağlamak ya da aile geçimine katkıda bulunmak üzere gündelik ya da geçici işlerde çalışmak zorunda olan çocuk işçi sayısında büyük bir artışın yaşandığı bu dönemler iş cinayetlerinde büyük bir artış yaşanmaktadır” denildi.
Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı üç ilin sırasıyla Adana, Urfa ve Antep olduğuna dikkat çekilen raporda, “En fazla çocuk iş cinayeti yaşanan illerin mülteci nüfusun da yoğun olduğu iller olması dikkat çekicidir. En fazla çocuk iş cinayeti yaşanan Adana’da 5,5 yılda 24 çocuk çalışmak zorunda olduğu için ölmüş, onu 19 ölümle Şanlıurfa, 18 ölümle Gaziantep 15 ölümle İstanbul, 14 ölümle Konya izlemiştir” ifadeleri kullanıldı.
Kız çocuklarının oranı yüzde 16
Yaşamını yitiren 319 çocuk işçinin 29’u mülteci çocuklar olduğu belirtilen raporda, “ Mülteci çocukların ölüm oranının bu denli yüksek olması hem çalışma koşulları bakımından çok daha tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını hem de çalışan mülteci çocuklara yönelik şiddetin ne denli büyük olduğunu göstermektedir. Çocuk iş cinayetlerinde ölen kız çocuklarının oranı ise yüzde 16 ile genel iş cinayeti verilerindeki kadın işçi oranından fazladır. Bu kız çocuklarının özellikle tarım sektöründeki yoğun sömürüsünden kaynaklanmaktadır” denildi.
Raporun devamında şunlar paylaşıldı:
“Tarımdaki çocuk iş cinayetlerini yüzde 12 ile inşaat sektöründeki çocuk işçi ölümleri izlemektedir. Sanayide, madenlerde, taş ocaklarında, küçük atölye ve işletmelerde, tamirhanelerde ve sokaklarda çalışan çocuk işçiler trafik kazalarında, boğularak, yüksekten düşerek ya da ezilerek hayatlarını kaybetmektedir.
İş cinayetinde yaşamını yitiren 319 çocuğun 100’ü 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması yasal olan 15 yaşın üstünde çocuklar ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli olup çalışması kanunen yasak işlerde de çalıştırılmaktadır.
Bunun yasak çalışmanın yanı sıra Türkiye’de yasal kılıf altında ‘meşrulaştırılan’ çıraklık ve stajyerlik de ‘mesleki eğitim’ adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çıraklık ve stajyerlik yapan çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.
Çocuk işçi ordusu
Çocuk İşçilikle Mücadele Yılı töreninde çocuk işçilerin yerinin işyeri değil okul olduğunu söyleyen patron temsilcileri ise bu durumdan sonuna kadar istifade etmekte, işveren teşviklerinden yararlanıp, MEB ile protokoller imzalayarak çocuk işçi ordusunu asgari ücretin çok altında ücretlerle çalıştırmaktadır.
Çıraklık arttı
Bu konuda yapılan yasal düzenlemelerin tümü, çıraklık ve stajyerliğin artmasına vesile olmuş, çocuk işçilerin çalışma koşullarını daha da ağırlaştırmıştır. Hükümetin “istihdam seferberliği” kapsamında sözde 1 milyonun üzerinde olan yeni istihdamın, işyerinde işçi statüsünde kabul edilmezken istatistiklere eklenen stajyer, çırak ve kursiyerler olduğunu görüyoruz.
4+4+4 = Çocuk işçi
Bugün sayısı 1,5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsüne ve çocukların diğer alanlarda çalışmasına 4+4+4 eğitim sistemi ile de kan taşınmaktadır. İşçi çocuk sayısındaki artış hem devletin işverenlere teşvikinin bir sonucu hem de 4+4+4 eğitim sisteminin çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikasının bir göstergesidir.
'Çocuk işçiliği ve iş cinayetleri önlenmiyor'
Çocuk işçiliğinin ve çocuk iş cinayetlerinin önlenememesinin bir nedeni de sorumlulara ve faillere dönük cezasızlık politikasıdır. Yapılan soruşturmaların eksikliği, yargılama sürecinde yargı organlarının ‘yanlış’ ve yanlı değerlendirmeleri, asıl sorumluların yargılanmaması, baskı ve yıldırma süreçleri ile yaşamını yitiren, zarar gören çocukların ailelerinin anlaşma yolunu seçmek zorunda bırakılmaları ve yargı sürecinin uzunluğu da çocuk emeğinin sömürüsünü daha da katmerleştirmektedir.
'Çocuk işçilik yasaklansın'
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak çocuk işçiliğin getirildiği durumu ve çocuk iş cinayetlerinin bir ‘çocuk emek sömürüsü’ politikası olduğunu vurguluyoruz. Çocuk İşçilikle Mücadele Günü olan 12 Haziran’da çocuk işçiliğe ilişkin taleplerimiz:
*Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına sona verilmelidir.
*Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.
*Kayıt dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
*Yasa dışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.
*Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.”