
689’uncu kez Veysel unutulmasın diye...
- 13:33 9 Haziran 2018
- Güncel
İSTANBUL - 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney'in cenazesini soran Cumartesi Anneleri, "Veysel unutulmasın diye buradayız" diyerek, "Veysel Güney’in idamı ve bedeninin kaybedilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur" dedi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet eyleminin 689’uncusunda Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Eyleme insan hakları savunucuları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili adayları da katıldı.
Üzerinde, “Failler belli, kayıplar nerede” yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde kayıpların fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. Bu hafta 10 Haziran 1981 yılında idam edildikten sonra cenazesi kaybedilen Veysel Güney’in hikayesi okundu.
‘Yüzleşilmezse adaletsizlik derinleşecek'
Eylemde ilk olarak 21 Kasım 1980 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren Yazıcı söz aldı. Felç edilen toplumsal belleği onarmak, bellek ve adalet ilişkisine dikkat çekmek için 689 haftadır Galatasaray’da olduklarına işaret eden İkbal, “Geçmişte yaşanmış insanlığa karşı işlenen suçlarla yüzleşme, cezasızlığın sonlandırılması ve ihlallerin tekrarının engellenmesi talebiyle 689 haftadır Galatasaray’dayız. Biliyoruz ki bugüne kadar yaşanan toplumsal travmalarla gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşma yaşanmazsa adaletsizlik derinleşerek devam edecek. Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuk devletine yönelme ihtimali hiç olmayacak. Bugün Türkiye’nin yaşadığı ağır toplumsal travmalardan biri olan 12 Eylül Askeri Darbesi ve akabinde kurulan askeri rejimin olağanüstü devleti tarafından işlenen insanlığa karşı suçlardan biri ile Galatasaray’dayız” ifadelerine yer verdi.
'Savunma hakkı yok sayıldı'
İkbal, konuşmasının ardından Veysel Güney’in hikayesini okudu. 12 Eylül’de idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney unutulmasın diye buluştuklarını söyleyen İkbal, “ 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ülkenin üzerine bir karabasan gibi çöktüğü günlerdi. 24 yaşındaki Veysel Güney, 28 Aralık 1980 tarihinde, Antep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı” dedi.
'Özel kanun' çıkararak idam ettiler
Veysel’in Meclis kararı olmadan, “özel kanun” çıkartılarak 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildiğini söyleyen İkbal, “İdam sonrasında Veysel'in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi. Ancak 10 Haziran 1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi. Veysel’in cenazesini almak isteyen ailesine ‘Onun mezara ihtiyacı yok! Belki köpeklerin önüne atarız!’ denildi. Güney Ailesi’nin cenazelerini teslim alma, istediği şekilde ve istediği yere defnetme hakkı ellerinden alındı” ifadelerini kullandı.
'İnsanlığa karşı işlenen bir suçtur'
Veysel Güney’in idamı ve bedeninin kaybedilmesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyleyen İkbal, “Veysel Güney’in kaybedilişinin 37. yılında; adli makamları, Veysel Güney’in mezar yerini tespit edecek ve bu ağır suçun politik ve hukuki suçlularını cezalandırmayı hedefleyecek etkin bir hukuki süreci başlatmaya çağırıyoruz. Devleti yönetenleri 12 Eylül’ün suçlarını ve suçlularını korumaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Devleti yönetmeye talip olanları hukuktan, adaletten ve barıştan yana açık tavır almaya çağırıyoruz” dedi.