
Türkiye'de basın özgürlüğü için uluslararası kampanya
- 15:22 8 Haziran 2018
- Güncel
HABER MERKEZİ - Uluslararası Basın Enstitüsü öncülüğündeki basın kuruluşları Türkiye'de bağımsız gazetelere destek olmak için kampanya başlattı. Enstitü Direktörü Barbara Trifoni, "Bağımsız gazetecilik hayatta kalma mücadelesi veriyor" dedi.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) dünya genelinde basın özgürlüğünün güçlendirilmesi için mücadele eden dünyanın en eski kuruluşlardan birisi. Basın Enstitüsü, Pan-Avrupa Gazeteci Organizasyonu, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi(ECPMF) Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) ve PEN Almanya'nın desteğiyle Türkiye'de bağımsız basına destek için "Abone oluyorum" (I Subscribe) kampanyası başlattı. Bu kampanya ile Türkiye'de az sayıda bağımsız gazeteye dünya genelinde abone olunmasını sağlayarak gazetelere destek sunmak amaçlanıyor.
DW Türkçe'de yer alan habere göre, Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda hiç de iyimser olmadığını vurgulayan IPI Direktörü Barbara Trifoni, "Türkiye'de bağımsız gazetecilik hayatta kalma mücadelesi veriyor" diyerek Türkiye'de bağımsız gazeteler için neden abonelik kampanyası başlattıklarını anlattı.
Kampanyaya destek veren Avrupa Parlamentosu Yeşiller partili milletvekili Rebecca Harms, yaptığı açıklamada, Türkiye'de gazeteciler ve medya sektörü çalışanlarının durumunun "şoke edici" olduğunu söyledi. Rebecca, "Birçok kişi uzun yıllar ya da ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Birçok gazeteci yurtdışına gitti ancak orada da korku içinde yaşıyorlar. Türkiye'deki gazeteciler bana sürekli olarak askeri rejim dönemlerinde bile bu kadar sertlik görmediklerini anlatıyorlar" dedi.
'Hükümetin medyaya etkisi'
Türkiye'de basın özgürlüğü konusundaki durum hakkında "turkey purge" platformunun internet sayfası da fikir veriyor. Bu sitede Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana gözaltı ve tutuklamalarla ilgili bilgilere yer alıyor. Bu bilgilere göre 319 gazeteci hali hazırda tutuklu. 189 medya kuruluşu darbe girişiminden sonra kapatıldı.
Mart ayında Türkiye'nin en köklü ve büyük medya gruplarından Doğan'ın satılacağı haberi açıklandı. Ardından CNN Türk, Hürriyet, Hürriyet Daily News, Posta, Fanatik, Kanal D gibi tanınmış televizyon kanalları ve gazeteleri bünyesinde barındıran Doğan Grubu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Demirören grubuna satıldı.
Hükümetin medyaya etkisi sadece özel medya kuruluşlarıyla sınırlı değil. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Kasım 2015'deki genel seçimlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve partisi AKP seçimlerden bir ay önce toplam 100 saat ayırırken, bütün muhalif partilere ayrılan sürenin toplamı 100 saatin sadece dörtte biriydi.
Uluslararası Basın Enstitüsü açıklamasında, Türkiye'de iktidarla medya kuruluşları arasındaki bağlantı konusunda, "Ülkedeki medyanın yüzde 90'ı hükümetin etkisi altında" ifadesini kullandı.
Türkiye basın özgürlüğü listesinde geriledi
Türkiye'de basın özgürlüğünün içinde bulunduğu durum, uluslararası alanda hazırlanan raporlara da yansıyor. Basın özgürlüğü konusundaki raporlara göre AKP'nin 2002 yılında iktidara gelmesinden bu yana ülkede basın özgürlüğünün durumu giderek kötüleşti. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün açıkladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye 2002 yılında 99'uncu sıradaydı. 2018 yılında ise 180 ülkenin yer aldığı listede 157'inci sıraya geriledi.