
29 yıllık öğretmen: Gelmiş geçmiş en kötü eğitim müfredatı yürürlükte
- 09:07 5 Haziran 2018
- Güncel
İZMİR - Yürürlükteki müfredatın cinsiyetçi, dinci, tektipçi ve bugüne kadarki en kötü müfredat olduğunu belirten Veli-Der üyesi eğitimciler, biat eden bir toplum yaratılmak istendiğine dikkat çekti.
Devletin en önemli ideolojik aygıtlarından biri olan eğitim sistemi, AKP döneminde adeta oyun tahtası haline getirildi. Sürekli sistem değiştirilerek yaratılmak istenen "Kindar ve dindar nesil" projesi her şeye rağmen toplumun direnişiyle karşılaşıyor.
'Özel okullara devlet para veriyor, devlet okuluna ise veliler'
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) üyesi Hatice Yağız, halkın ödediği vergilerin özel okullara sermaye aktarımı olarak döndüğünü belirtti. Özel okullara giden her öğrenci için 3 ile 6 bin TL arasında para aktarıldığını kaydeden Hatice, dar gelirli ailelerin çocuklarının eğitim aldığı devlet okullarının ise fiziki koşullarının yeterli olmadığı gibi giderlerinin de velilerden alındığını ifade etti.
‘Okul Aile Birlikleri para aktarma aracı haline geldi’
Kadınların yoğunluklu olarak içinde yer aldığı Okul Aile Birlikleri’nin velilerden okula para aktarması için aracı bir oluşum haline geldiğini dile getiren Hatice, "Okul Aile Birlikleri genellikle okul idarecilerinin karar aldığı, velilerin imzaya çağırıldığı bir sistem. Oysa daha etkili olabilirdi. Bu velilerin bilinçlenmesiyle mümkün" dedi.
'Eğitim yük değil sorumluluktur'
Felsefe öğretmeni olarak 30 yıl eğitim kurumlarında emek veren Hatice, devlet okulunda okuyan çocuğunun bilime olan merakının okula başladıktan sonra fiziki koşulların yetersizliği nedeniyle köreldiğini söyledi. Okullarda fen laboratuvarlarının olmadığını belirten Hatice, "Eğitim devlete yük değil sorumluluğudur. Okullara kaydolanlardan her yıl kâğıt alınıyor mesela, her faaliyet için velilerden para alınıyor. Sınav kâğıtlarının parası bile veliden isteniyor" diye konuştu.
Hatice, ayrıca çocuğunun din dersi almak istemediğini ve bu nedenle Milli Eğitim Müdürlüğü vasıtasıyla İdare Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun reddedildiğini ardından Danıştay’a başvurduğunu ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gideceklerini söyledi.
'Biat eden toplum yetiştirmek hedeflendi'
Ezberci, bilimsellikten uzak ve dayatmacı eğitim sisteminin özgür düşünceli bireylerin yetişmesinin önünde engel olduğunu vurgulayan Hatice, "Özellikle son yıllardaki sorgulamayan, düşünmeyen verileni kabul eden ve biat eden 'kul' niteliğindeki bireyleri yetiştirmeyi amaçlıyor. 'İmam Hatipler bizim arka bahçemiz' demişlerdi. Bütün okullar imam hatipleştirilerek bu amaca hizmet ettirildi" ifadelerini kullandı.
Müfredattaki cinsiyetçi yaklaşımlara dikkat çeken Hatice, okul idarelerinin karma eğitime karşı çıktığını, serbest kıyafetin sadece türbana özgürlük getirdiğini, kız çocuklarının giyimlerine sürekli müdahale edildiğini belirtti. 4+4+4 sistemi ile kız çocuklarının okullardan ve sokaktan uzaklaştırıldığını söyleyen Hatice "Çocuk evlendirmelerin ve çocuk işçiliğinin bu yolla arttığını görüyoruz" diye ekledi.
'Kız çocuklarını aşağılayan eğitim anlayışı hâkim'
29 yıl sınıf öğretmenliği yapan Gülsüm Mısırlı ise, sürekli değişen müfredatların içinde gelmiş geçmiş en kötüsünün yürürlükte olduğunu vurguladı. Değişen sınav sisteminin belirsizlik ve dolayısıyla ümitsizlik ürettiğini, meslek sahibi olmanın zorlaşması nedeniyle ailelerin kız çocuklarını okullardan çektiğini ifade eden Gülsüm, "Dini eğitime zorlanıyor çocuklar. Kız çocuklarını aşağılayıcı eğitim anlayışını getiriyor. İnsanlar kişiliksizleştiriliyor haklarını arayamaz duruma sokuluyor" dedi.
Toplumda Alevi, Ateist, Deist gibi Sünni inancın dışında kalanların din dersleri ile dışlandığını kaydeden Gülsüm, "Din Kültürü dersinin adı bile sıkıntılı. Belli bir Sünni mezhebine göre dayatmadır" diye vurguladı.