
23 yıldır kardeşinin akıbetini soruyor: Bu devleti asla affetmeyeceğiz
- 09:03 26 Mayıs 2018
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Beyaz bir Renault arabayla evinin önünden götürüldükten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Fehmi Tosun'un akıbeti 23 yıldır bilinmiyor. Fehmi'nin ablası Kıymet Zengin, devleti asla affetmeyeceklerini belirterek, "Onların bir ferdi kaybolsaydı bu kadar rahat davranırlar mıydı?" diye sordu.
Kürdistan'da uygulanan imha politikasının bir parçası olan “faili meçhul” cinayetler hala aydınlatılmazken, kayıpların sembolü haline gelen Fehmi Tosun'un ailesi mücadelesini sürdürüyor. Fehmi'nin ablası Kıymet Zengin, tüm başvurularının sonuçsuz kaldığını kaydederek, kaybediliş hikâyesini şöyle anlattı:
"1991'de Diyarbakır'ın Lice ilçesinde gözaltına alındı. 20 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklandı. 3 yıl cezaevinde kaldı. Cezaevindeyken köyde yapılan ev baskınları nedeniyle eşi Hanım Tosun çocuklarıyla birlikte 1993 yılında Diyarbakır'a göç etti. Bir süre sonra köylerine geri dönmek istediler ancak tüm köylüler üzerinde korucu baskısı olunca köydekiler silah almayı kabul etmedikleri için evleri yakıldı. Bunun üzerine köye dönme ihtimalleri kalmadı. Fehmi cezaevinden çıktıktan sonra Diyarbakır'a gelmek istemedi. Önce Fehmi, ardından da Hanım ve çocukları İstanbul'a taşındı. Fehmi ailesinin yanına Avcılar'a yerleşti.
Beyaz bir arabaya bindirip götürdüler
19 Ekim 1995 tarihinde Diyarbakırlı arkadaşı Hüseyin Aydemir'le birlikte saat 10.00’da evden çıkıyorlar. Aynı gün saat 19.00 civarında Fehmi, beyaz bir Renault arabayla evinin önüne getiriliyor. Tam o sırada eve gelen kızı ve yeğeni, babasını getirdiklerini gören oğlu ve pencereden aşağı bakan eşi, Fehmi'nin telsizli kimselerle apartmanın arkasındaki bahçeye girdiğini görüyor. Eşinin pencerede olduğunu anlayan Fehmi tam o arada kendisini yere atarak 'Beni öldürüyorlar, yetişin' diye bağırmaya başlamış ve yardım istemiş. Eşi aşağı inene kadar Fehmi'yi getirdikleri arabaya bindirmişler. Hanım arabanın arkasından koşuyor fakat yetişemiyor. Yanındakilerden arabanın plakasını not etmelerini istiyor. O günden sonra Fehmi'den bir daha haber alamadık."
‘Evde yokken baskın yapan polis not bıraktı’
Hanım'ın hemen o gün Avcılar Polis Karakolu’na başvurduğunu söyleyen Kıymet, "Not edilen plaka numarasını da vererek şikâyetçi oldu. Yine aynı gece Hüseyin Aydemir'in evine gitti, onun da eve gitmediğini öğrendi. Sonra ki gün Beşiktaş'ta DGM Başsavcılığı'na gidip şikâyet dilekçesi verdi. Sonrasında İHD'ye başvuruda bulunmaya gitti ama eve döndüğünde evi darmadağınık olduğunu görüyor. Hanım evde yokken polislerin geldiğini, evi aradıklarını, iki fotoğraf alıp götürdüklerini ve Hanım'a da bir not bıraktığını görüyor. Notta, Gayrettepe'ye gelmesi yazıyordu. Hanım, eşinin kuzeni ile birlikte Gayrettepe'ye gitti, orada görüştüğü polis Hanım Tosun'a korkmamasını, bildiklerini anlatmasını söylüyor. Okuma yazması olmadığı halde arabanın plakasını nasıl alabildiğini soruyor. Polis, 'Bildiklerini söyle yoksa yazıktır adam kaybolmasın' diyor. Hanım, memurun masasında üzerinde Fehmi ve Hüseyin'in fotoğraflarının olduğu bir dosya olduğunu görüyor" diye konuştu.
‘Tehdit ve hakaretler uzun süre sürdü’
Kıymet, o günden sonra Hanım’ın savcılığa ve DGM'ye tekrar gittiğini belirterek, şöyle devam etti: “Üç gün sonra DGM'ye gittiğinde Hanım'a dilekçesini geri verdiler ve Avcılar nereye bağlıysa dilekçesini oraya vermesi gerektiğini söylediler. Önce Bakırköy Savcılığı'na gitti ancak dilekçesi kabul edilmedi. Sonra Küçükçekmece Savcılığı'na şikâyet dilekçesini verdi. Başvurusuna bir cevap alamayınca İHD'ye tekrar giderek avukat tuttu. Birkaç ay sonra, Hanım evdeyken bir telefon geldi. Telefondaki ses ona önce bir süre beklemesini söyledi. Sonra da birkaç el silah sesi geldi. Sonra telefondaki ses ona 'tamam kapatabilirsin' dedi. Hanım kimin aradığını, o silah sesinin ne olduğunu hala bilmiyor. Telefon tehditleri uzun bir süre devam etti. Arayanlar hakaret ederek kapatıyor. Hanım bununla ilgili de şikâyet dilekçesi verdi ancak herhangi bir sonuç alamadı. Sonunda telefon hattını kapattırdı. Hanım sonrasında başladığı günden itibaren Cumartesi Anneleri eylemlerinde yerini aldı. Bu eylemler nedeniyle çok kez gözaltına alındı."
'Neden failler hala bulunmadı'
Devletin "faili meçhul cinayetlerinin devletin içinde bulunan başka bir yapılanmanın yaptığı" yönündeki açıklamasına dikkat çeken Kıymet, "Madem öyle neden hala failler bulunmadı. Bu insanları devlet kaybetti. Bugüne kadar peşini bırakmadık bundan sonra da bırakmayacağız. Fehmi'nin eşi Hanım'a ne kadar teşekkür etsem azdır. Bugüne kadar hiçbir şekilde kardeşimin akıbetinin peşini bırakmadı. Her anne ve kayıp yakını bizim gibidir. Yıllardır yastığa başımı rahat koymadım. Nereye başvurduysak bir sonuç alamadık. Ne yaptıysa bu faşist devlet ne yaptı? Bu devleti asla affetmeyeceğiz. Onlar bir ferdini kaybetmiş olsa bu kadar rahat davranır mıydılar?" diye sordu.