Erkek egemenliğini söküp atmadan çıkmayacağız: Mor çemberi genişletmeliyiz

  • 09:06 25 Mayıs 2018
  • Güncel
İSTANBUL - Üniversitelerde kadın örgütlenmesinin ve dayanışmasının somutlaşması gerektiğine dikkat çekerek Kampüs Cadıları'nın kuruluşunu anlatan Hatice Göz, “Bulunduğumuz yerlere kazık çakacağız ve oradan erkek egemenliğini tamamıyla söküp atmadan çıkmayacağız” dedi. 
 
Gezi sürecinden önce tartışmaları başlayan ve Gezi'den sonra üniversite kampüslerinde örgütlenme ihtiyacıyla Kampüs Cadıları ortaya çıktı. İstanbul'da kurulan Kampüs Cadıları, şu an 18 ilde çalışmalarını sürdürüyor. Kadınların üniversitelerde yaşadıkları temel problemler üzerine çalışmalar yapan cadılardan Hatice Göz, "Bizim dışarıdan sorun götürmekten ziyade üniversitede yaşanan problemleri çözme üzerinden bir çalışma sistemimiz var. Çünkü egemen aynı olsa da sorunun biçimi her üniversitede değişiyor" dedi. 
 
'Çalışmalar ped kutularıyla başladı' 
 
Girdikleri bütün üniversitelerde çalışmalarına kadın tuvaletlerine yerleştirdikleri ped kutularıyla başladıklarını ifade eden Hatice, "Bize 'tuvaletlerden çıkan bir örgüt' diyorlar. Bu söylem gerçeği de yansıtıyor kısmen. Daha sonra bizden bağımsız da yapılmaya başlandı ve güzel tepkiler aldık" diye konuştu. 
 
'Özsavunma atölyeleri kuruldu' 
 
Bunun dışında atölyeler de düzenlediklerini söyleyen Hatice, "Bunların en başında özsavunma atölyeleri geliyor. Başlamadan önce de özsavunmaya dair panel yapıyoruz. Çünkü aynı zamanda psikolojik bir bilince de ihtiyaç var" ifadelerini kullandı. Kadınların yan yana gelmesinin önemli olduğuna işaret eden Hatice, "Kadınların birlikte nefes alması gerekiyor. Kadınlarla dost olmak ve dayanışmak, meselesini başarabilmek için önce bir yan yana gelmeyi başarabilmemiz gerekiyor" dedi. 
 
'5 başlık üzerinden tartışmalar yürüttük' 
 
İkinci konferanslarında 5 başlık üzerinden tartışmalar yürüttüklerini hatırlatan Hatice, şöyle devam etti: "İlk başlık 'Neden bağımsız kadın örgütlenmesi ve neden sosyalist feminizm' oldu. Bunun içeriğinde ‘Neden erkeklerden ve örgütlerden bağımsız mücadele yürütüyoruz’ sorununu tartıştık. İkinci başlığımız da 'Üniversiteli genç kadın' başlığıydı. Üniversiteli kadınlar 4-5 yıl boyunca bir yaşam alanının içindeler ve orada ezen değişmese de ezme biçimi değiştiği için kendimize özel sorunlar yaşıyoruz. Üçüncü başlık olarak 'LGBTİ+ ve feminist mücadele arasındaki etkileşim nedir' sorusunu tartıştık. Dördüncü başlıkta 'Militarizm, savaş ve göç kadınların yaşamının neresinde yer alıyor' sorusu üzerindeydi. Son başlığımız ise 'Örgütlenme'ydi. Bu başlıkta eğitim ve eylem hattını tartıştık. Bulunduğumuz üniversitelerde fakülte komiteleri kurmak gibi bir hedefimiz var. Bunlarla ilgili sunumlar yapıldı ve ardından isteyen söz aldı. Sonunda kararlar bağlandı." 
 
'Kadın dayanışması yaşamda somutlanmalı'
 
İktidarın kadınlara yaşam alanı sunmadığını, buna karşılık kadınların da hızla politikleştiğini ve örgütlenmeye çalıştığını aktaran Hatice, "Kampüs Cadıları olarak hak kazanarak, kazandığımız hakları elimizden düşürmeyerek ilerlemek gibi bir gayemiz var. Kadın dayanışmasını yaşamda somutlamak gerekiyor" diye konuştu.  
 
'Bulunduğumuz yere kazık çakacağız' 
 
Kampüslerde artık sticker ve afiş taşıyan birinin bile gözaltına alındığını ya da haklarında soruşturma açıldığını belirten Hatice, yeni yöntemler aramak gerektiğinin altını çizerek şöyle dedi: "Kampüsleri bırakmayan, oralardan çıkan, ayağını sokağa da basan bir örgütlenme alanı oluşturmaya çalışıyoruz. Üniversiteleri mora boyayacağız ve çizdiğimiz mor çemberimizin iktidara karşı giderek genişlemesi ve güçlenmesi gerekiyor. Bir yerde cinsiyetçilik ya da cinsiyetçi söylem bulunduğunda bunları teşhir etmekten, özsavunmamızı uygulamaktan ve iktidarın erkek egemen politikalarının karşısında durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bir yerde kurulduktan ve mücadele ağı oluşturduktan sonra oraya ağır bir taş bırakılmazsa o ağ çok kolay dağılabilir. Kadın mücadelesi bunu kaldırmıyor. Bu nedenle bulunduğumuz yerlere kazık çakacağız ve oradan erkek egemenliğini tamamıyla söküp atmadan çıkmayacağız."