Necla Kurul: Bu ülkenin bir efendisi olmak zorunda değil

  • 09:02 15 Mayıs 2018
  • Güncel
Duygu Ciniviz- Habibe Eren
 
ANKARA - İhraç edilen akademisyen Necla Kurul, “varlık ve yokluk arasında bir süreç” olarak tanımladığı 24 Haziran’da kadınlara önlerindeki patriarkal baraja karşı önemli görev düştüğünü belirterek, “Türkiye ya erkekler tarafından yönetilecek ya da hem erkek hem kadınlar tarafından eşit bir şekilde yönetilecek. Çok uzun zamandır Türkiye’de yurttaş ölü. Bu ülkenin bir efendisi olmak zorunda değil” dedi. 
 
Türkiye 24 Haziran’da erken seçime giderken, “tek adam” rejimine karşı özgür ve eşit bir yaşamı kurmak isteyenler seçim çalışmaları için kolları sıvadı. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Prof. Dr. Necla Kurul, seçim sürecinde kurulan ittifakları, kadınların bu ittifaklara karşı duruşu ve seçim güvenliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
AKP ve MHP’nin “cumhur ittifakı” ve bu ittifakın karşısında yer alan CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin "Millet İttifakı" ile Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) baraj altında bırakılmaya çalışıldığına değinen Necla, Türkiye’nin kritik bir döneme girdiğini ve bu kritik dönemden birçok imkânın çıkabileceği gibi birçok sorunun da çıkabileceğini söyledi. Seçim sürecini “Bir tür varlık ve yokluk arasında gel git yaşadığımız bir dönem” sözleriyle tabir eden Necla, “AKP ve MHP’nin ittifakı yerli ve milli olarak tariflenen kendi tabanları dışında herkesi dışlayan bir ittifak.  Bunun karşısında yerleştirilmiş ve adına ‘demokrasi ittifakı’ diyen ancak eksik ve tamamlanmamış bir ‘demokrasi ittifakı’ var. Bu iki ittifakın yanında Türkiye’nin demokrasi arayışında önemli atılımlar yapan HDP var. HDP, Türkiye siyasetinin en yeni fikirlerini içeriyor. Barajın altında kalmış herkesi kapsayacak ve kuşatacak zengin bir programa sahip. Açılım sürecinin ardından susturulmuş adeta kamuoyunun nezdinde gözden düşürülmeye çalışılmış bir siyasal parti olarak duruyor” dedi.  
 
‘HDP tepedekilerle değil ezilen halkla ittifaka girdi’
 
HDP’nin tepedekilerle değil, ezilmiş halkla ittifaka girdiğini dile getiren Necla, burjuva demokrasisinde bu sahnenin görünür olduğunu vurguladı. Necla, “Bizim kendi sahnemiz var. Biz ezilenlerin sahnesi var. Biz buna proletarya kamusallığı diyoruz. Bu kamusallığın içerisinde şu anda her Türk her Kürt her Alevi kendisini demokratik olarak niteleyen her Müslüman her genç, yaşlı ve kadın bu ittifakın yukarıda ki gibi olmaması gerektiğini düşünüyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
‘Türkiye siyaseti bir karar vermek zorunda’
 
Gayri meşruluğu olmayan baskın seçim sürecinde en önemli sorunun baraj sorunu olduğunu vurgulayan Necla, şöyle dedi: “Bugün baraj dediğimiz mesele kendisine her türlü baraj kurulan insanları kapsıyor. Örneğin ‘sefalet içinde yaşadığım için özgürlüklerim benim için bir baraj oluşturuyor ‘diyen insanlar var. Evin içindeki erk tarafından kadınların karşısına patriarkal bir baraj konuyor. Doğayla uyumlu olması gereken insanın önüne doğa katledilerek bir baraj konuyor. Diğer tarafından Kürtlerin önüne onlarla birlikte hareket eden demokratik ve sosyal bir Cumhuriyet isteyen Türk kökenli liberal, demokrat ve sosyalist insanların da önüne bu bağlamda bir baraj konuyor. Türkiye siyaseti bir karar vermek zorunda. Türkiye ya demokratik bir ülke olacak ya da ‘tek adam’ diktatörlük ve oligarşik bir yapı tarafından yönetilmeye razı olacak. Meclis, üniversiteler işlevsizleştirilmiş, yargı işlevsizleştirilmiş bütün gücün Saray’da kaldığı bir yapı olacak.” 
 
‘Türkiye ya erkekler tarafından yönetilecek ya da eşit bir şekilde yönetilecek’
 
“Türkiye ya erkekler tarafından yönetilecek ya da hem erkek hem kadınlar tarafından eşit bir şekilde yönetilecek” diyen Necla, gençlerin söz sahibi olup olmasının da önümüzdeki seçim sonucuyla bağlantılı olduğunu söyledi. Necla, “Varlık ve yokluk arasında dediğimiz süreç böyle bir şey. Bizim 24 Haziran’a giderken her türlü yaz tatili planımızı bir tarafa bırakarak kendi oyumuzu kullanarak sandıkların güvenliğini sağlayacak bir şekilde bu süreçte barajın altında bırakılan kadınlar, emekçiler, Kürtler, Aleviler, Müslümanlar, AKP’nin verdiği küçük kırıntılarla hayatlarını sürdürmek zorunda kalan insanlar için çok kritik bir önem arz ediyor” diye konuştu.
 
‘Toplumun iradesine sahip çıkması gerekiyor’
 
16 Nisan referandum seçiminde yaşanan hukuksuzlukların tekrarlanmaması için herkesi sandıkları korumaya çağıran Necla, toplumun iradesine sahip çıkması gerektiğinin altını çizdi. 24 Haziran’da oy kullanmak ve sandıkları korumakla işlerin bitmeyeceğini vurgulayan Necla, “OHAL’in koşullarına aldırmaksızın demokrasi adına siyaset yapacağız. Sandıklarımıza sahip çıkacağız. Bu bizim çok elzem” diye belirtti. 
 
‘Kadınların görünür olduğu siyasi parti HDP’
 
Türkiye’de kadınların siyasetteki varlığının önemine değinen Necla, kadınların en görünür olduğu siyasi partinin HDP olduğunu ve HDP’yi bir nebzede olsa da CHP’nin takip ettiğini kaydetti. Partilerin kadın politikalarını geliştirmeye çalıştığını ancak son 15 yıldır kadınların yaşadığı şiddet, cinsel taciz ve saldırıların ciddi anlamda artış gösterdiğini ifade eden Necla, şöyle devam etti: “Gerçekten çok radikal tedbirler almak gerekiyor. Kadınların gelişiminin sağlayabilmesi için birçok olanağın devreye sokulması gerekiyor. Onların önündeki engellerin aşılması gerekiyor. Bu bağlamda kadın seçmenlerin şuna bakması gerekiyor; Kendilerine ekonomik bağımsızlığını sunan, istihdam meselesini ön plana çıkaran programlara bakması gerekiyor. Kadınların, sokakta, üniversitede ve her yerde kendilerini güçlendirmeyi sağlayacak olan sağ siyasal partileri itmek ama kendilerine en geniş programı sunan siyasal partilere oy vermek konusunda bir görev düşüyor. HDP’nin kadınlar konusunda pek çok ön açıcı çalışmalar yaptığını izliyorum. CHP’de de kısmen var ancak bakalım bu aday oranlarına nasıl yansıyacak. Çünkü hayatın yarısı kadınsa adayların ve Meclis’in yarısının kadın olması beklenir. Partide tüm kurulların yarısının kadın olması beklenir. Eşitlikçi yaşam bunu gerektirir.”
 
‘Bu seçim AKP’li kadınlar açısından da çok belirleyici’
 
AKP’li kadınlar açısından da bu seçimin çok belirleyici olduğunu dile getiren Necla, kadını sadece “3 ya da 5 çocuk yap” diye bir kuluçka makinasına indirgeyen, kadınlara evin dışında bir yaşam olanağı vermeyen, belediyelerde kültürel alanları “hanımlar lokali” diyerek ayıran ve erkeklerle birlikte siyaset yapma hakkı vermeyen eril zihniyete karşı mücadele ettiklerini belirtti. Necla, “Kadınları seçim sürecinde çok çalıştırıp makamların ve konumların dağıtılma sürecinde hiçbir şekilde ödüllendirmeyen bir siyasal parti karşısında nasıl bir oy verme davranışı vereceğini düşünmesi gerekir. Çünkü kadınları eve kapatan, kadını kuşatan ve başörtülü, başörtüsüz diye hiçleştiren bir süreci başlatan parti kadınların önünü açamaz. Bu yüzden kadınların erdemli bir gelecek için kendilerini en çok geliştirecek olan ve özgürlükçü bir siyaseti öngören bir siyasal partiye oy vereceklerini ümit ediyorum” dedi. 
 
‘Türkiye’de uzun zamandır yurttaş ölü’
 
Birçok aydın yazar ve demokrat tarafından geçen aylarda oluşan Memleket Biziz Platformu’nun aynı zamanda imzacısı olan Necla, platforma ilişkin şu bilgileri verdi: “’Biz yüzde doksan dokuzuz’ diyen bir oluşum bu. Bu ülkenin bir efendisi olmak zorunda değil, herkes kadınların, Türklerin, Sünnilerin, Alevilerin, Müslüman olmayan yurttaşların kendini farklı hisseden herkesin efendi olduğu bir sistem. Yeryüzünün efendilerine karşı herkesin efendi olduğu bir ülke kurmak gibi bir arzumuz var. O yüzden bizi yüzde birlik bir iradenin yönettiği bu siyasal gidişe dur demek istiyoruz ve tüm renklerimizle farklılıklarımızla bir arada yan yana gelerek yurttaşı güçlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü çok uzun zamandır Türkiye’de yurttaş ölü. Sandığa seçim dışında gitmeyen zavallılaştırılmış, sivil ölümle karşı karşıya kalınmış bir yurttaşlık söz konusu. Biz şunu diyoruz. Bir yurttaş sadece sandığa gitmekle kalmaz. Siyasal iktidar yanlış yaptığında ve Meclis bunu görmezden geldiğinde yurttaşın sivil itaatsizlik gösterme hakkı vardır. Bu AİHM’de yer alır. Eğer bir insan baskı ve zulme maruz kalırsa buna karşı direnme gösterme hakkı vardır.”
 
‘HDP baraj altında kalırsa demokrasi ittifakının çabası boşa gidecek’
 
Memleket Biziz platformu olarak 24 Haziran seçimlerine giderken önlerinde duran en önemli mücadele alanlarından birinin baraj sorunu olduğunu vurgulayan Necla, HDP’nin barajın altında kalması durumunda demokrasi ittifakının çabalarının boşa gideceğini çünkü karşısındaki ittifakın güçleneceğinin altını çizdi.  Tüm barajların ortadan kalkması gerektiğine işaret eden Necla, “Ama HDP için barajı ortadan kaldırmak için evimizin içinde akrabalarımızın ve komşularımızın arasında bambaşka bir ittifakın önünü açmamız gerekir. Hem sandıkları koruyan hem de sandık güvenliği için mücadele eden çeşitli oluşumlara Türkiye’deki kadın, erkek, LGBTİ tüm bireylere destek olmamız gerekir. Uzun zamandır kutuplaştırmalar nedeniyle farklı kesimler birbirlerinin acılarına yabancı kaldılar. Bu yüzden kırılganlıklar hat safhada. Bu kırılganlıkları bir tarafa iterek ‘tamam’ dersek zaferin geleceği çok umutlu ve dirençli bir dönem yaşayacağız” ifadelerini kullandı. 
 
‘Herkesin artık ‘edi bese’ dediği bir dönemi yaşıyoruz’
 
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen günlerde sarf ettiği “Milletimiz çekil derse tamam derse gideriz” sözlerinin ardından sosyal medyada milyonları bulan “Tamam”  tweetleri ve bu yönde gerçekleşen eylemlere değinen Necla, “Ekranı açtığımda AKP Genel Başkanı’nın sözleri ile karşılaştım. Kavram apolitik gibi dursa da kimin ağzından çıktıysa yine ona çevrilmiş bir politik haline dönüştürülmüş durumda. Bu yönüyle çok önemli. Gezi sürecindeki özgürlük ihtiyacı gibi kaotik durumdan kurtulmak için sarılmış bir kavram olmaya devam ediyor. İnsanlar en yaratıcı en sevinçli en ironik ‘tamam’ları bulmaya çalışıyor. Bu şunu gösteriyor; Gerçekten çok büyük bir öfke var. Her şey o kadar dip yapmış durumdaki herkesin artık ‘edi bese’ (yeter) dediği bir dönemi yaşıyoruz. Bu tür eylemlerin seçim atmosferinde daha çok yayılacağına inanıyorum” diye konuştu.