Kayıp yakınları: Adalet yerini bulana dek susmayacağız

  • 13:42 4 Ekim 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları üç kentte bir araya gelerek yakınlarının akıbetini sordu, cezasızlık politikalarına tepki gösterdi.
 
İHD Amed ve Êlih şubeleri ile Gever Temsilciliği’nin çağrısıyla düzenlenen eylemlerde kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla bir kez daha sokaklara çıktı. Ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan aileler, devletin cezasızlık politikalarına dikkat çekti.
 
Amed
 
Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesi Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde 869’uncusu düzenlenen eylemde, 3 Ekim 1992’de Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesinde askerler tarafından otelinde infaz edilen ve cenazesiyle birlikte oteli yakılan Vahit Narin anıldı.
 
Vahit Narin’in hikayesini anlatan İHD Amed Şube Yöneticisi Eylem Kaya, 2 Ekim 1992’de ilçede çıkan çatışmanın ardından 4 gün sürecek sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini, yasağın ardından ilçenin askerlerce taranarak işyerlerinin yakıldığını ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığını belirtti.
 
Olayda ilçenin tek oteli olan Narin Otel’in de yakıldığını ifade eden Eylem Kaya, “O gün kurşunların camlara isabet etmesiyle oteldeki herkes bodrum kata sığınır. Çatışma günü saat 14.00 civarında Narin Otel’in bodrum katına 3 uzman çavuş tekmeyle kapıyı kırarak girer. Askerler, bodrumda bulunan otel müşterilerini lobiye çıkarıp sırtlarına dipçik vurarak herkesi yüzüstü yere yatırır. Vahit Narin, 2 uzman çavuş tarafından lobinin arkasına götürülür. O anda iki el silah sesi duyulur ve Vahit Narin katledilir. Otelde bulunanlar karakola götürülür. Otelin deposunda bulunan ipekböceği kozaları askerler tarafından odalara dağıtılır ve ateşe verilir. Vahit Narin’in cansız bedeninin bulunduğu otel yakılır. Daha sonra savcılık, otopsi işlemleri için aileyi çağırır. Otopsiye katılan oğlu şikayetçi olur ancak yıllarca süren süreçten bir sonuç alınamaz. Aile dosyayı AİHM’e taşır ve mahkeme Türkiye’yi mahkûm eder” dedi.
 
Açıklama, oturma eyleminin ardından sona erdi.
 
 
 
Êlih
 
Êlih’te 705’inci haftasına giren eylem, Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eylemde, 21 Ekim 1993’te henüz 17 yaşındayken Êlih merkez Yeşiltepe Mahallesi’nde kaybedilen Yılmaz Gümüş’ün akıbeti soruldu. Yılmaz Gümüş’ün hikayesini İHD Şube Yöneticisi Ali Karadoğan anlattı.
 
Ali Karadoğan, Yılmaz Gümüş’ün babası Fahrettin Gümüş’ün başvuru sürecinde aktardığı şu ifadeleri hatırlattı: “Oğlum Yılmaz Gümüş 1976 doğumluydu. Kaybedildiğinde henüz 17 yaşındaydı. Êlih’te bir fotoğraf stüdyosunda çalışıyordu. 21 Ekim 1993 günü saat 09.00’da Yeşiltepe Mahallesi’ndeki bir ilkokulda fotoğraf çekimi yapmak için işyerinden ayrıldı. O günden beri kendisinden haber alamadık. Oğlum Yılmaz, kaybedilmeden bir ay kadar önce Batman Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştı. Ailenin tüm girişimlerine rağmen Yılmaz Gümüş’ten bir daha haber alınamadı. Biz biliyoruz ki susmak, kaybedenleri cesaretlendiren politik bir tercihtir. Susmayacağız. Adalet ve hakikat arayışımızda ısrarcı olacağız.”
 
Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.
 
Colemêrg
 
Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesinde Sanat Sokağı’nda kaybettikleri yakınlarının fotoğrafları ve “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartıyla bir araya gelen kayıp yakınları, 1994’te askerlerce katledilen Feysel Aslan’ın akıbetini sordu.
 
Konuya ilişkin açıklama yapan İHD Yöneticisi Tayyüp Canan, “Yaşam hakkına yönelik ihlallerin hukuki açıdan sürekli sonuçsuz bırakılması, vatandaşların hukuka olan güven duygusuna ket vurmaktadır. Bizler insan hakları savunucuları olarak ‘inşa edilmeye çalışılan faili meçhuller ülkesi’ kavramının tam karşısında duracağız” dedi.
 
‘Cezasızlık olgusunun karşısındayız’
 
Tayyüp Canan, Feysel Aslan ve akrabası Fevzi Tekin’in çalı çırpı toplamak için kamyonetleriyle, abluka altında olduğunu bilmeden Alyawa köyüne doğru gittiklerini belirterek, köye varmadan askerlerce uzun namlulu silahlarla vurulduklarını söyledi. Olayda Feysel Aslan’ın olay yerinde yaşamını yitirdiğini, Fevzi Tekin’in ise ağır yaralandığını ifade eden Tayyüp Canan, askerlerin çağrılan ambulansın geçişine izin vermediğini, Fevzi Tekin’in de yaşamını yitirdiğini düşündükleri için ancak çok sonra ambulansa izin verdiklerini anlattı.
 
Aslan ailesinin yaptığı suç duyurusuna “takipsizlik” kararı verilerek dosyanın kapatıldığını belirten Tayyüp Canan, “Tüm bu olayların ardından Fevzi Tekin henüz hastanede tedavisi tamamlanmadan tutuklanarak Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildi. Hukuk kavramının yerle bir edildiği, adalet olgusunun yerlerde sürüklendiği Feysel Aslan dosyasında, cezasızlık olgusunun tam karşısındayız. Feysel Aslan’ın katledilmesindeki tüm sorumlular adil ve eşit bir yargı sistemi önünde hesap verene kadar vazgeçmeyeceğiz” dedi.
 
Açıklama, oturma eyleminin ardından sona erdi.