Kürt Kadın Konferansı: 'Jin jiyan azadî' dönüşümün anahtarıdır

  • 18:04 28 Mayıs 2025
  • Güncel
AMED - TJA'nın düzenlediği Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı’nda konuşan TJA'lı Çağlar Demirel, “Sayın Öcalan’ın "Jin jiyan azadî" felsefesi sadece bir slogan değil bir dönüşümün anahtarıdır. 'Jin jiyan azadî' haykırışlarımızı her yerde dile getirelim” dedi.
 
Tevgera Jınên Azad (TJA) öncülüğünde Çand Amed’de Kürt Kadın Parlamenterler Konferansı son oturumla devam etti. Son oturumun moderatörlüğünü, DEM Parti Mûş Milletvekili Sümeyye Boz yaptı.
 
‘Devlet şiddetine karşı mücadele ediyoruz’
 
İlk olarak söz alan TJA'lı Çağlar Demirel, ilk kimliklerinin kadın ikinci kimliklerinin Kürt olduğunu kaydetti. Leyla Zana’dan, Gültan Kışanak’a kadar birçok şeyi yeri geldiğinde birlikte deneyimlediklerini aktardı. Çağlar Demirel, “Kadın tarihini dile getirmemiz gerekiyor. Neden kadınlar siyasete yer alıyor? Bizim için önemli olan Kürdistan’da yürüttüğümüz mücadele TJA adına yürütüyoruz. Tüm çalışmalarımız ve örgütlenmelerimiz kadınlar üzerinde yürütülüyor. Biz kadınlar seçim zamanlarında kadınlar tarafından kurulan komisyonlar tarafından belirleniyor. Yıllardır TJA olarak, kadınlar olarak karar mekanizmalarında yer alıyoruz. Demokratik paradigması Sayın Öcalan’dan alıyoruz. Sayın Öcalan’ın, ‘Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez’ felsefesiyle mücadele yürütüyoruz. Seçim zamanlarında yan yana geldiğimiz de iktidar kadınlar üzerinden bir politika yürütüyor. Kadınların siyasete yer almasını istemiyor. Siyasete yer alan kadınlar, erkeklerin tüm saldırılarına karşı mücadele ederken, devlet şiddetine karşı da mücadele ediyoruz” dedi.  
 
Kadınlar toplumun öncülüğünü yürütüyor’
 
HDP’nin Türkiye’de yüzde 10 barajını aştığını anımsatan Çağlar Demirel, “Parlamentoda kadın gurubumuzu kurduk. Eşbaşkanlık sisteminden tutalım kadın özgürlüğüne kadar çalışmalarımızı yürütüyoruz. Parlamentoda Kürt kadınların yer alması sadece siyaset için değil demokratik bir yaşam için çalışmalarını yürüttü. Şehirlerde en fazla saldırı Kürt halkı üzerine yürütüldü. 2015-2016 yıllarında özyönetim sürecinde Taybet Anne katledildi ve cenazesi haftalarca sokakta kaldı. Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar katledildi. En büyük saldırı parlamentoda, sokakta kadınlara yapıldı. Yürütülen tüm mücadele dünyaya örnek oldu. Rojava Devrimi de bizim için örnektir. Kürt seçilmişlerin üzerindeki dokunulmazlıkları kaldırılarak, Kürt halkına yönelik saldırılar yeniden sürdü. Leyla Zana ve Orhan Doğan’a yönelik saldırılar 2015 sürecinde de tekrarlandı. Mücadelemiz, parlamentoda, sokakta, cezaevlerinde sürdü. Bizleri tutuklayınca siyaseti ve mücadeleyi bırakacağımızı düşünüyorlar. Ama bizler katledilsek de tutuklansak da bizler mücadelemizi sürdüreceğiz. Binlerce arkadaşımız katledildi, binlercesi cezaevinde ve sürgünde. Buna rağmen mücadelemiz sürüyor. Türkiye’de bir saldırı varsa Güney, Rojhılat, Rojava tepki göstermeli. Oralara saldırı yapılıyorsa Türkiye tepki göstermeli. Kürt kadınları olarak birliğimizi kurmamız gerekiyor. Kadınlar her zaman toplumun öncülüğünü yapıyor. Sayın Öcalan’ın ‘Jin jiyan azadî’ felsefesi sadece bir slogan değil bir dönüşümün anahtarıdır. Jin jiyan azadî haykırışlarımızı her yerde dile getirelim” sözlerini kullandı.
 
‘Barışın öncüsü olmalıyız’
 
Daha sonra Kürdistan Sosyalist Partisi Milletvekili Nesrin Muhammed Salih söz aldı. Daha önce öğretmen olduğunu ve tutuklandığını belirten Nesrin Muhammed Salih, cezaevinde çok fazla işkenceye maruz kaldığını kaydetti. Nesrin Muhammed Salih, “Cezaevinde olan kadınlarla yan yana gelince beni kucakladılar ve benden farklı Nesrin yarattılar. Çok acı çektik. Cezaevinde o kadınları görünce artık korkum kalmadı. Güney’de eylemler olunca, eylemlere katıldım, parti çalışmalarını sürdürdüm. Bir nevi eşimin yerine çalışıyordum ama sonradan kendim için çalışmaya başladım. Halepçe katliamında kullanılan kimyasalların hala etkisi sürüyor, onlarca kadın cezaevinde. Bunlara ilişkin projelerimiz var, bu projelere destek vermenizi bekliyoruz. Irak hükümetini sıkıştırarak, cezaevinde hasta tutsak olan kadınlar için bir şeyler yapmamız lazım. Şuan barış istiyoruz, bunun için kadınlar olarak barışın öncüsü olmalıyız” diye belirtti.
 
‘Baas rejiminden saklanarak çalışmalar yürüttük’
 
Ardından Necîbe Latîf, söz aldı. Türkiye’de yürütülen sürecin başarıya ulaşması için dileklerde bulunan Necîbe Latîf, şöyle konuştu: “Dört parça Kürdistan’da kadınlar siyaset alanlarına girerek, kadınların hakları mücadele ediyor. Allah bize Kürtçe bir dil verdi, Kürdistan topraklarını verdi. Bizlerde bu dille mücadele ettik. Baas rejimi tarafından çok fazla baskıya ve işkenceye maruz kaldık. Bizler Baas rejiminden saklanarak çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Bizler o baskılara rağmen çocuklarımızı, gençlerimizi örgütleme çalışmalarına başladık. Bizim ibadetimiz topraklarımızı korumak ve savunmaktı. İslamiyet adı altında kadınlara yönelik yapılan katliam ve işkenceye karşı birbirimizi dinleyip anca öyle düzeltebiliriz.”
 
Konferans konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçilerek, sona erdi. 
 
Konferans yarın atölyelerle sürecek.