
26 yılın ardından tahliye oldu: İşkence rejimi devam ediyor
- 09:04 17 Mayıs 2025
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Cezaevlerinde adeta işkence rejiminin uygulandığını ve bu koşulların tutsakların hastalanmalarına zemin yarattığını ifade eden kanser hastası Fatma Özbay cezaevlerinde insani değerlerin sistematik olarak yok sayılmaya devam ettiğini belirtti.
Uzun süredir kanser tedavisi gören 26 yıllık tutsak Fatma Özbay 14 Mayıs’ta Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) cezaevinde kalamaz raporu ile tahliye edildi. Cezaevi koşullarının hastalıklara zemin hazırladığını ifade eden Fatma Özbay, cezaevlerinde adeta bir işkence rejiminin bulunduğuna işaret ediyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmelerin başlamasının ardından cezaevlerinde baskının azalması beklense de baskıların giderek daha da arttığını ifade eden Fatma Özbay, tüm siyasi tutsakların çıkmasını dilediğini belirtti.
Fatma Özbay 1998’de Şirnex’de gözaltına alınmış, örgüt üyeliğinden 36 yıl hapis cezası verilmişti. Tutsaklığı süresince Amed, Mîdyad, Bayburt, Erzurum ve Şakran cezaevlerinde kaldı. 2018 yılında Erzurum Bölge Eğitim Araştırma Hastanesinde üçüncü evre meme kanseri teşhisi ile ameliyat oldu. Koltuk altından 4 nodül alındı. Kemoterapi ve radyoterapi tedavileri de gören ve tedavisi devam eden Fatma Özbay bütün tedavi süreçlerine rağmen ATK’nin ‘cezaevinde kalabilir’ raporu gerekçesiyle uzun süre tahliye edilmedi, Adalet bakanlığı, İl Sağlık Müdürlükleri ve TBMM’ye gönderilen mektup ve dilekçeler ise yanıtsız bırakıldı.
‘Cezaevi koşulları hasta ediyor’
Günlük ve yıllık ilaçlar kullanmaya devam ettiğini belirten Fatma Özbay, aslında daha kemoterapi sürecinde tahliye edilmiş olması gerektiğini ifade etti. Bu süreçte heyetlerin cezaevinde kalmasında herhangi bir problem görmediğini ifade eden Fatma Özbay, “Aslında bu son süreçle birlikte çıkarıldım diyebilirim. Birçok hasta var ve cezaevleri hasta ile dolu. Cezaevlerinin koşulları zaten hastalık üretiyor. Hemen hemen herkes hasta, kanser değil belki ama fiziken hastalar. 30 yıl içeride kalan bir insanın sağlıklı olabilmesi insan doğasına aykırı. Aslında herkesin çıkması gerekiyor. Sürekli beton üzerinde olunması, toprağa dokunulmaması, güneş alınmaması düzgün bir beslenmenin olmaması doğal olarak insanın bünyesinde belli tahribatlar yaratıyor” şeklinde konuştu.
‘Baskılar tek tip kıyafet dayatmasına doğru şekil alıyor’
Mavi yeşil ve hatta son süreçte çalıştırılan işçi mahkumların tulumlarının rengi olan turuncunun da her tonunun yasaklandığını dile getiren Fatma Özbay, “Herhalde değişim olmazsa, hukuki düzenlemeler olmazsa bu defa da beyaz kırmızı sarı her renge yasak getirilecek. Sarı kırmızının yan yana gelmesi zaten büyük bir problem. Hatta bir çocuk resmi vardı son süreçte onu alıp götürdüler, içinde sarı, kırmızı, yeşil var diye. Tek tip kıyafet giyeceksin demiyorlar ama uygulama o yönde. Modele bile müdahale ediyor. Memurlarda olduğu gibi. Askılı giyilemez, kısa etek yasak. Biz buna karşı çıkıyoruz ama bizim dışımızdaki, adlilere mesela bu baskı var. Diyelim kişi saçlarını kısa kesmek istiyor bunu da men etmiş” şeklinde dile getirdi.
‘Cezaevinde herkes kendi başına iktidar, muhatap bulmak zor’
Cezaevinde uygulanan baskılar hakkında konuşan Fatma Özbay, “Herkes kendi başına bir iktidar, devlet. Muhatap bulmak zor. Evet bir müdür var, sorumlu, ama en alttaki dahi kendisini her şeyin başı sonu kendisiymiş gibi davranıyor. Doğrusu belki insanlarla kavga edilmiyor ama psikolojik baskı var” şeklinde ifade etti.
‘Renkli kalemler yasak’
Renkli boya kalemlerinin, sulu veya kuru boyanın, simli kalemlerin yasak olduğunu belirten Fatma Özbay, “Kağıt makası plastik bir şey, o bile alındı. Renkleri geçtik kalemlerde bile problem var. Artık bundan sonra neyin yasağı getirilecek? İsmi işkence değil. Baskı yapılmıyor, her şey hukuki zeminde dense de yok” dedi.
‘Selamlaşmaya zılgıta soruşturma’
Tüm dünya halklarında bir kültür olan selamlaşmanın cezaevinde yasak olduğunu kaydeden Fatma Özbay, anneler gününe özel gerçekleşen açık görüş gününde kendi görüşçüsü olmayan kadınlara selam verdikleri, anneler gününü kutladıkları için kendi koğuşlarında 5 kişiye soruşturma açıldığını ifade etti. Fatma Özbay, “Anneler var, yıllardır gelen anneler. Onlara selam verdik, anneler gününü kutladık. Dediler ki temas olmasın. İnsanlar merhaba diyecek, elini uzatacak, öpecek ama yok. İçeri geldik bize tutanak tutulmuş. Diyorlar ki zılgıt çekmeyin. Zılgıtın yasak olduğu nerede görülmüş? Vedalaşırken yapılan bir kültürdür. Sadece bir arkadaş atmış oysa. Çoğumuz atamıyor bile. Ama böyle toptancı bir mantıkla ceza vermek istiyor” şeklinde belirtti.
‘Cezaevinde değişen bir şey yok’
Topyekun açılan cezaların tutsakları sindirmeyi amaçladığını belirten Fatma Özbay, “Nereden incitebilirim, nereden kırabilirimin telaşındalar. Eşi benzeri olmayan bir iktidar uygulanıyor. Erkek iktidarının kadınlar tarafından yürütülen kopyası, taklidi. Arkadaşlar onlara ‘niye’ diye sordu. Değişen bir şey olmadı diyorlar. Değişen ne oldu ki? Süreç değişebilir ama burada değişen bir şey yok. Değil düzeltme, yumuşama insani bir yaklaşım yok. İnsani olan bir şeye bile yasak koyuyorlar ve suç unsuru olarak önümüze konuyor. Bu kadar kabalığa gerek var mı? Bu toplumun kültürünün dışına çıkmak zorunda mı? Açık görüşü veren sensin, diğer yandan da topluma hazır değilsin diyerek salmıyorlar. Diğer yandan aile yılı diyor. Bu nasıl bir paradoks?” şeklinde ifade etti.
‘İçeride tutmak için bahaneler buluyorlar’
Tahliye olduğu akşam serbest kalmış gibi değil de hastaneye gidiyormuş gibi hissettiğini ifade eden Fatma Özbay, “Arkadaşlar da ‘sanki sen hastaneye gidiyorsun’ diyordu. Duygusallaşmamak için de buna sığındık. Sanki gidip geri gelecekmişim gibi. Arkadaşların ardı sıra çıkacaklarına inanıyorum. Buna inanmak ve ümit etmek istiyorum. Zaten 5-6 arkadaşın cezası bitmiş, ekstra cezalar verilmiş. Bir arkadaşa 8 ay ardından 6 ay, diğer arkadaşa 11 ay, birine iki kere 6 ay verildi. Bu devam edip gidiyor. Ve de bir şey bulamıyorlar içeride tutmak için. ‘Personele serzenişte bulundu’ diyor. Nedir bu personel? Benim arkadaşım mı ona serzenişte bulunayım? Bir kere yüzünü görmüşlüğü bile yoktur ama çok rahat şekilde içeride kalsın diyebiliyor” şeklinde dile getirdi.
‘Tahliye edileceklerine inanıyorum’
Aradan geçen 26 yılın ardından dışarı çıkmaya dair duygularını ifade eden Fatma Özbay, “Orada sürekli avuç içi kadar gökyüzü görürken burada bir bakıyorsun büyük. Ama hala sanki içerideyim. Birazdan zindana gideceğim gibi duygusu yaşıyorum. Ellerim arabada kelepçeli değildi çok şaşırdım. Yine ellerimi kelepçeli gibi tutmuşum. Ellerimi açtım, mutlu oldum. Askerin ya da gardiyanın yanında olmaması şaşırtıyor. Dün uyumadım. Sabah kalkıp kapıyı açıp caddeye çıktım, toprağı elledim. Sabah 06.00. Sonra tanımadığım yer, ya şimdi birisi ‘şüpheli biri sokakta dolaşıyor der’ diye tekrar eve geldim. Yani şaşkınım. Bu havayı solumaları gerekiyor, bu manzarayı görmesi gerekiyor. Ama inanıyorum olacak. Ümit ediyorum. Hep birlikte göreceğiz” şeklinde ifade etti.