'Dini derneklerin önünü iktidar açıyor'

  • 09:04 16 Ekim 2023
  • Güncel
 
 
ÇEWLÎG - Dini yapıların yaygınlaşarak kadınları sosyal alanlardan uzaklaştırdığı Çewlîg’de kadın mücadelesinin zayıf olduğunu dile getiren Çewlîg Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Nuran Aydın, dini oluşumlara ilişkin "Diğer şehirlere nazaran Bingöl’de, serbest bırakıldıkları için dini derneklerin daha kolay faaliyet gösterdiklerini görüyoruz. Desteklenme ya da önünü almama gibi bilinçli bir desteği var iktidarın" değerlendirmesi yaptı.
 
Kurdistan’da kadın ve çocuklara dönük uygulanan özel savaş politikaları her geçen gün derinleşiyor. Bir yanda üniformalı şiddetle yüz yüze bırakılan kadınlar, diğer yandan ise dini baskı ile yaşam alanlarından koparılarak evlere hapsedilmeye çalışılıyor. İktidarın önünü açtığı ve destek verdiği tarikat ve cemaatler eliyle bu baskının yoğun yaşandığı kentlerden biri de Çewlîg (Bingöl). Kentteki dini yapılanmaların kadınların ve kız çocukların yaşamlarına etkilerini Çewlîg Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Nuran Aydın değerlendirdi.
 
‘Bingöl proje şehri’
 
Çewlîg’de kadınların toplumun dışında bırakılmak istendiğini dile getiren Nuran, bu durumun din ile de alakası olduğunu söyledi. Dini fraksiyonların daha önce toplumun ve sosyal yaşamın dışında olduğunu kaydeden Nuran, “İlginç bir yer Bingöl. Aynı bina içerisinde IŞİD’cisini de SDGF’lisini de bulabiliyorsun. Hatta aynı evin içinde YPG’ye ve IŞİD’e katılan kardeşleri de görebiliyorsunuz. Bu nedenle biraz farklı bir şehir. HÜDA PAR’ın adaylarından biriyle konuştuğumda bir yorumda bulunmuştu; ‘Bingöl, cumhuriyetin ihtiyaca binaen kurduğu bir şehir. O yüzden karakteri yok’ diye. Bu durum halen devam etmekte. Bir proje şehir ve proje anlamında hala devam etmekte. Diğer şehirlere nazaran Bingöl’de, serbest bırakıldıkları için dini derneklerin daha kolay faaliyet gösterdiklerini görüyoruz. Desteklenme ya da önünü almama gibi bilinçli bir desteği var iktidarın” dedi.
 
‘Devlet yaptığı politikanın bedelini kendisi ödüyor’
 
Kadına dönük politikaların genellikle kadını ötelemek üzerinden sürdüğünü belirten Nuran, “Bu durumun çağla ilgili olduğunu ve fazla amacına ulaşılmadığını düşünüyorum. Bingöl’de Tiktok’un yoğun kullanılmasından dolayı kadınları ve kız çocuklarını fazla dışarı çıkarmıyorlar ama genelde çok olmasa bile nadiren kadının, kız çocukların bu baskılara direndiğini görüyoruz. Eskiden bunu bilmediği için kadınlar daha fazla boyun eğme, razı gelme ve kaderini kabullenme gibi tepkiler veriyorlardı. Yeni nesildeyse tam tersi bir çıkış yolu arıyorlar ve o çıkış yolunu da genelde devlete sığınma olarak görüyorlar. Devlet aslında yaptığı politikanın bir şekilde bedelini tekrar kendisi ödüyor” ifadelerine yer verdi.
 
‘Kadına yönelik fiziksel şiddet gittikçe artıyor’
 
Nuran, son dönemlerde kadına yönelik ekonomik şiddetin de arttığına dikkat çekerken, “Kadın fiziksel şiddetten çok ekonomik, sosyal, psikolojik şiddete uğruyor. Özellikle baskılanma, sosyal hayatının yok edilmeye çalışılması tarzında. Bunlar da genelde ekonomik kaynaklıdır. Son dönemlerde uyuşturucu madde kullanmakla ilgili sıkıntı var. Bu durumun fiziksel şiddeti artırdığını görüyoruz. Kimyasalın metamfetaminin Bingöl’de yaygın olmasıyla erkekler maddenin etkisinde fiziksel şiddeti artırmaya başladılar. Öncesinde kadın daha çok ekonomik şiddete uğrayan, erkeğin ailesi tarafından şiddete uğrayan bir profil çizerken, bu dönemdeki profilse fiziksel şiddete dönmeye başladı. Ne yazık ki bu ivme yukarı doğru gidiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Şiddeti tanımlamama sorunu’
 
Çewlîg’de örgütlü bir kadın mücadelesinin olmadığına işaret eden Nuran, “Herhangi siyasi partilerin ya da kadın derneklerinin çok aktif çalıştığı bir kent değiliz. Daha öncesinde İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) görev aldığımda şehirde en fazla şiddete uğradığını ya da ikinci plana atıldığını görebileceğiniz meslek avukatlık mesleği fakat Bingöl Barosu’na kadınların bu anlamda desteği olmuyor. Bu nedenle köklü bir mücadeleden bahsetmek mümkün olmuyor. Yeni nesilde de şiddetin ortada olduğunu görmeme, şiddeti şiddet olarak tanımlamamakla ilgili bir sorun var. Gerçek anlamda yaşanan durumun şiddet olduğunun farkında olmamakla ilgili, bilinç düzeyinin düşmesiyle ilgili, okuma oranının azalmasıyla, politikleşmeme, apolitikleşme gibi bir süreçten geçtiğimiz için böyle bir sıkıntı yaşıyoruz” vurgusu yaptı.
 
‘Genç odaklı çalışmak lazım’
 
Bugüne, gençlerin bakış açısıyla bakılmadığını ekleyen Nuran son olarak şunları söyledi: “Biz politikacılar ve bu alanda mücadele yürüten kadınların bakış açısıyla yaşayan gençliğin bakış açısı çok farklı. Onlara ulaşabilmemiz için yakın olmamız gerekiyor. Bizim ‘Meta değiliz şu şekilde giyinmeliyiz’ algılarımızla şu anda yaşayan gençlere ulaşmamız çok zor gerçekten. Onları çekebilmemiz şeklinde tavır değiştirmemiz gerekiyor belki de. Bizim kendimizi geliştirmemiz lazım onlara yetişebilmek için. Çok ciddi anlamda kuşak çatışması yaşıyoruz gençlerle. Aslında onları suçlamadan onların algılayabileceği yere getirmemiz gerekiyor. Daha çok genç odaklı çalışmak lazım. 40-50 yaş üzerine gitmektense gençlere odaklı bir çalışma yürütmek gerektiğini düşünüyorum.”