‘Abdullah Öcalan halklarla buluşmalı’

  • 09:01 14 Şubat 2023
  • Güncel
 
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Barış Annesi Medine Kaymaz, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın halklar için mücadele ettiğini belirtirken, HDP MYK üyesi İdil Uğurlu da,  Abdullah Öcalan’ın paradigmasının yol gösterdiğini ve halklarla buluşması gerektiğine dikkat çekti. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik 15 Şubat1999'da gerçekleşen uluslararası komplo 24 yılı geride bıraktı. İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’dan yaklaşık iki yıldır hiçbir haber alınamıyor. 
 
Abdullah Öcalan’a yönelik komplo ve tecride ilişkin Barış Annesi Medine Kaymaz ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi İdil Uğurlu konuştu. 
 
‘Kurdistan halkları için, barış için savaştı’
 
Abdullah Öcalan’ın Kurdistan’daki halklara zarar gelmemesi için, barış için savaş verdiğini ifade eden Medine, yurttaşların da ona destek verdiğini belirtti. İtalya’ya da barışı sağlamak istediği için gittiğini, ancak diğer devletlerin destek vermeyerek Türkiye’ye getirildiğini belirten Medine, “Türkiye’ye getirildiğinde de kimse ulaşamasın diye denizin ortasına götürdüler. İnsanın hapsedilebileceği bir yer değil, aslında bir işkencehane. Kimse gidip gelemiyor, 6 metre karelik bir yerde kalıyor. Normal gardiyanlar yok. Genç kadınların erkeklerin özgürlüğü için bedenini ateşe verdiği bir insanı sıradan görebilmek mümkün mü? 45 milyon Kürt onu iradesi, öncüsü olarak görüyor” dedi. 
 
‘Ondan korktukları için kapıları açmıyorlar’
 
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin ardından kendini ateşe veren oğlu Bayram Kaymaz’ın, 2009 yılında talebi sonucu Şeyhmuz Poyraz, Cumali Karsu, Hakkı Alkan, Hasbi Aydemir ile birlikte İmralı’ya götürüldüğünü şu anda da Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunduğunu belirten Medine, o dönemde İmralı’ya gidişlerine ilişkin şunları dile getirdi: “Görüş için İmralı Adası’na gitmek için hem çağırıyorlardı hem de sürekli hava şartları kötü diyorlardı. Sürekli oyunlarla 5 yıl orada insan gibi görüş yapamadık. 8 defa bizi arıyorlardı, elbiselerimiz ayakkabılarımız her şeyimiz çıkarılıyordu.” Abdullah Öcalan ile görüşmek için her hafta başvuruların yapıldığını ancak yaklaşık 2 yıldır haber alınmadığını söyleyen Medine, “Çünkü ondan korkuyorlar. Kapılar açılsa güzel bir süreç başlar ama barışı istemiyorlar” ifadesini kullandı. 
 
‘O özgür olmadan kimse özgür olmayacak’
 
Türkiye’de iktidarların savaştan kazanç sağladıkları için barışı engellediklerini söyleyen Medine, şu sözlere yer verdi: “Bu kadar Kürdü kimyasallarla, insansız hava araçlarıyla katletti. Kürdistan’da ev, ağaç bırakmadılar. Efrîn’de bir şey bırakmadılar. Kürtler bunca zulme rağmen baş eğmedi ve hala barış istiyor, çözüm istiyor ama onlar istemiyor. Çünkü bizim çocuklarımızın kanı üzerinden ekmek yiyorlar. Kürdistan’da ki ağaçları kesip satıyorlar. Türkiye’nin yarısı bu oyunları öğrendi. Oysa Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden Türklerin de çıkarı var, savaş duracak asker ölmeyecek. Askerler de bizim çocuklarımız. Tayyip Erdoğan’ın veya Devlet Bahçeli’nin askeri değil, hepsi fakir çocuğu. Masa kurulsun, bu sorunun çözülmesi lazım, öldürmekle tutuklamalarla halledilemez. Binlerce evladımızı kaybettik, ‘askerler ölüyor’ da demiyorlar. Ölenleri ailelerine söylemiyorlar, tek dertleri savaş. Ülkeleri yıkılıyor, zamlar oluyor, insanlar bir parça ekmek yiyemiyor. Bir barış olsa herkes fayda görecek. Yani o özgür olmadan kimse özgür olamayacak.”
 
Paradigması da tecrit altında
 
Irkçılığı besleyen Adolf Hitler’in kitapları satılabilirken Abdullah Öcalan’ın yazılarının yasaklandığına dikkat çeken HDP MYK üyesi İdil Uğurlu ise, bunun kriz halindeki kapitalizme alternatif bir paradigma olmasından kaynaklandığını ifade etti. Paradigmanın eşitlikçi ve sistem dışında bırakılan tüm kesimler için inşacı bir güce sahip olduğunu kaydeden İdil şöyle dedi: “Tüm dünyada işçi direnişleri, hak arayışları var. İran’da devrim için direnen kadınlar var ve paradigma tüm kesimlere cevap oluyor. Bu nedenle de yasaklanıyor. Tarihin farklı zamanlarında insanların sorunlarına cevap olan kişiler o dönemin egemen güçleri tarafından sürgün edilmiş, hapsedilmiş veya katledilmiş. Sayın Abdullah Öcalan’ın ve düşüncelerinin tecrit edilme çabası da böyledir. Paradigması kapitalizmin çatladığı kriz aralıklarından yeni bir çıkışı ifade ediyor. Bu nedenle bu paradigma ve onu savunanlar baskı altına alınıyor.” 
 
‘Manipülasyonların devreden çıkarılması için tecrit kırılmalı’
 
Uluslararası dengelerin değişme arifesinde olduğunu, toplumları yok edecek olan 3. Dünya Savaşı’ndan çıkış hattının Abdullah Öcalan ve onun paradigması olduğunu vurgulayan İdil, “Saldırı onun paradigmasınadır. Ayrıca o tüm dünya halklarının önünde bir rehber niteliğinde. Özgürleşmesi ile ilk ağızdan onu dinlemiş olacaksınız. Bugünleri önceden gören ve bir anlamda yöntem gösteren bir önemi var. Tecrit, halklarla Sayın Abdullah Öcalan arasındaki o köprüyü koparmak için yapılıyor. O bariyeri ortadan kaldırmak ve bizzat kendisinden duymak önemli. Bir şekilde manipüle de edilmek isteniyor. Tüm manipülasyonları devreden çıkarılması için tecridin kırılması önemli” diye ifade etti.
 
‘Rojava’ya saldırı paradigmaya yapılan saldırıdır’
 
Rojava’ya yönelik saldırılara da değinen İdil, “Rojava, Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasının hayata geçirildiği, o inşacı gücün açığa çıktığı yer. Ama fiziki alanı açısından değil; paradigmaya sahip çıkan tüm dünyadan herkes oraya geliyor, bu anlamda çok değerli. Bu açıdan oraya saldırıyı o paradigmaya saldırı olduğunu tahmin etmek zor değil” diye belirtti.
 
‘Sorunu çözen tarihe geçer’
 
Türkiye’nin sorunlarını çözebilmesi için öncelikle 2013’de olduğu gibi Kürt sorununun varlığının kabul edilmesi gerektiğini ifade eden İdil, sorunun da demokratik yollardan çözülebileceğine işaret etti. Bunun için de Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün şart olduğunun altını çizen İdil, “Tek tek Kürtlere bireysel tekil özgürlükler değil, resmi olarak Kürt sorununun var olduğunu kabul etmek gerekir. 1921’de kuruluşta farklı bir Anayasa, 1924’deki değişim ve bu değişimin 1961 ve 1982 Anayasalarıyla devam ettirilmesi ve son 20 yıldır yaşadıklarımız ortada. Bazı kodların değiştirilmesi gerekiyor. Bir arada yaşamak, özgürlüğü barışı sağlamak sorunu görmekten, sorunu çözmeye cesaret etmekten geçiyor. Sorunu çözmek isteyen de tarihe geçecektir. Yüzyıldır devam eden sorunu çözen akıl olarak da devam edecektir” şeklinde konuştu.