‘Diğer failler gibi Burak Ercan da korunuyor’

  • 09:04 27 Şubat 2022
  • Güncel
 
ŞIRNAK - Cizre’de 40’ı aşkın öğreniciye cinsel tacizde bulunana müdür yardımcısı Burak Ercan’ın yargılandığı davanın 11 Mart’ta görülecek duruşmasına çağrıda bulunan Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz,“Böylesi ciddi bir olayda tüm delillere rağmen verilen mütalaayı kabul etmiyoruz. Diğer istismar faillerinde olduğu gibi Burak Ercan’da konuyor” dedi.   
 
Şırnak'ın Cizre ilçesinde bulunan Merkez Anadolu Lisesi’nde görev yapan müdür yardımcısı ve Eğitim Bir-Sen temsilcisi Burak Ercan’ın, 40’ı aşkın öğrenciye cinsel taciz’de bulunduğu açığa çıkmıştı. Failin yargılanmasına 3 yıl sonra başlanırken, bu süre zarfı içinde herhangi bir gözaltı ve tutuklama işlemi dahi uygulanmadı. Açılan soruşturmaya rağmen fail İstanbul’da başka bir okula atandı. Aileler ve eğitim emekçilerinin tüm itirazına rağmen Burak Ercan görevde tutulmaya devam edildi. 
 
Cizre 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde şuana kadar 3 duruşma görüldü. Fail tutuklama talepleri mahkeme tarafından her defasında reddedildi. Görülen ilk duruşmada fail Burak Ercan’ın avukatı Yasin Şen ise, taciz olayının “PKK’nin komplosu” olduğunu iddia ederek, istismarı savundu. Şuana kadar görülen 3 duruşmada fail Burak Ercan korunmaya devam edilirken, savcılık fail hakkında “cinsel taciz” suçundan mütalaa verdi.
 
Dava avukatlarından Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz dava sürecini, mahkeme tutumunu ve verilen mütalaaya ilişkin ajansımıza konuştu.   
 
‘38 öğrenci şikayette bulundu’
 
40’ı aşkın öğrencinin cinsel tacize maruz kalmasını “vahim bir olay” olarak değerlendiren Rojhat, toplumda ciddi anlamda infial yaratan bir olay olduğunu ifade etti. Öğrencilerin şikayetleri üzerine olayın açığa çıktığını hatırlatan Rojhat, “Yaklaşık üç buçuk yılı aşkın bir süre geçti, fakat sanık Burak Ercan hakkında dosyaya yansıyan şekliyle herhangi bir adım atılmadı. Bir de yansımayan kısımları da var. Özellikle bölgenin koşulları nazara alındığında bir genç kadının kendi öğretmeni hakkında bu yönde bir beyanda bulunması zor bir durum. Buna rağmen yaklaşık 38 kişi Burak Ercan’nın çeşitli dönemlerde kendilerini taciz ettiği yönünde beyanda bulundular. O dönemde ciddi anlamda soruşturma süresinde dirençle karşılaştık. Yani farklı kanallardan bize gelen duyumlar esasında bu kişinin bir şekilde korunduğu ve kollandığı şeklindeydi. Bahsettiğim üç buçuk, dört yıl süre içerisinde de aslında bu şüphelerimiz ciddi anlamda bir somutluk kazandı. Zira biliyorsunuz Burak Ercan’nın derhal görevden el çektirilmesi ve akabinde de bu kadar kişiye nitelikli cinsel istismarda bulunan ve ayrıca öğretmen olması sebebiyle tutuklanması gerekiyordu” dedi.
 
‘Kapsamlı bir soruşturma yapılmadı’
 
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmesine dikkat çeken Rojhat, bununla beraber son dönemlerde kadınlara yönelik cinsel saldırı ve şiddet olaylarının arttığını söyleyerek, “Gelinen aşamada soruşturma sürecinde ciddi anlamda rehavete uğratıldı. Kapsamlı bir soruşturma yapılmadı. Bu soruşturma neticesinde çok kapsamlı bir iddianame hazırlanması gerekirken, maalesef sadece ‘cinsel taciz’ suçundan dava açıldı ve Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir dava açıldı. O dönemde de Asliye Ceza Mahkemesi’ne yaptığımız girişimler neticesinde bunun istismar olduğu, bu yargılanın ağır cezada görülmesine yönelik itirazlarımız kabul görüldü. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması gürüldü ve üçüncü celseden sonra kuşkusuz bizi çok fazla tatmin etmeyen bir yargılama süreci yaşandı. Tanıklar ve öğretmenler geldi. Ve tanık öğretmenler sanık hakkında beyanlarda bulunmalarına rağmen tutuklama yönünde taleplerimiz ret edildi. Bunun akabinde sanık Burak Ercan tüm aşamalarda ısrarla bunun kendisine karşı örgüt tarafından komplo neticesinde bu sürecin meydana geldiğini iddia etse de, dosyada buna ilişkin elimizde somut deliller var. Dosyada kendisinin öğrencilere attığı mesajlar bulunuyor. Yine kendisiyle beraber hareket ettiğini düşündüğümüz bir öğretmen, öğrencileri üzerinde şikayetlerinden vazgeçmeleri noktasında bir baskı kurduğuna dair deliller var” şeklinde konuştu.  
 
‘Hazırlanan mütalaayı kabul etmiyoruz’
 
Tüm somut delillere rağmen savcılığın sabit suçtan yani “Cinsel taciz” suçundan mütalaayı hazırladığını aktaran Rojat, verilen mütalaayı kabul etmeyeceklerinin altını çizdi. “Bizim amacımız bu toplumda kendi nüfuslarında kendi konumlarını kullanarak öğrencilerine, kadınlara bu anlamda tacizde bulunan bir şahsın hak ettiği cezayı alabilmesidir “ diyen Rojhat, devamında şunları söyledi: “Zira pedagojik anlamda da düşündüğümüz zaman bu yönde bir düşüncesi ve hareketi olan bir insanın farklı bir okulda ve yine aynı şekilde öğrencilerimize ders verebilecek potansiyeli barındırması gerçekten bizi ciddi anlamda sıkıntıya sevk ediyor. Biz mevcut durumda bu kişinin hak ettiği cezayı alabilmesi ve derhal öğretmenlik görevinden uzaklaştırılması, atılması ve tutuklama kararı verilmesi gerekiyor. Maalesef bu süreçte gelinen noktada bu yönde herhangi bir ilerleme katedilemedi. Bu kadar somut delillere rağmen hazırlanan mütalaayı kabul etmiyoruz ve bizi tatmin etmiyor. Yazılı beyanlarımızı mahkemeye sevk edeceğiz. Eğer istediğimiz bir sonuç çıkmazsa bunu üst mahkemelere taşıyacağız. Bu buz dağının görünen kısmı. Bu kişi mahkeme tarafından korunuyor ve kollanıyor şeklinde hareket etmek istemiyoruz.”
 
‘Tutuklanma yönünde ki talebimiz ısrarla devam edecek’
 
Şuana kadar 3 duruşmanın görüldüğünü belirten Rojhat, “Her celsede sanığın ne kadar rahat olduğunu gördük. Bir yerlerden güç aldığını ve nasıl hareket edecek yönünde talimat aldığı çok net zaten. Böyle olmasaydı en ufak taciz iddiasında bir kişi hakkında anında soruşturma açılıp yargı önüne çıkarılıyor. Bu sürede tutuklama talebi veriliyorken, bu kadar vahim iddialarla donatılmış dosyada mevcut ifadeler nazaran dikkate alındığında bu kişinin serbest dolaşıyor olması ve tutuklanmıyor olması, yine aynı şekilde öğretmenlik faaliyetini İstanbul’da başka bir okulda yürütmesi başlı başına bir garabettir. Öte yandan bu dosya dışında sanık hakkında ayrı bir dosyada yer alan 4 öğrencinin ifadeleri yer aldığı dosya için iddianame hazırlandı.  Tutuklama yönünde ki talebimiz ısrarla devam edecek ve mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
 
‘Fail Burak Ercan korunuyor’
 
Diğer failler gibi fail Burak Ercan’ında korunduğunu aktaran Rojhat, “Öte yandan zırhlı araç çarpma olaylarında soruşturmanın ve yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmediği yönünde ciddi eleştirilerimiz oldu. Bu dosyada ona doğru ilerliyor. Biz failin özellikle kolluk, devlet memuru, asker, polis ve öğretmen olan dosyalarda bu kişinin bölgedeki tutum ve faaliyetleri konusunda hukuk dışına çıkmış ise de, her sıradan vatandaş gibi hak ettikleri cezayı almaları gerektiğini söylüyoruz. Eğer gerçek anlamda bu kişilere gerekli cezayı vermedikleri zaman birilerini bir anlamda cesaretlendirir. Bu toplumda ciddi bir sorundur. Devlet kolluklarının sağlıklı bir şekilde yargılanmamaları bizlere ve topluma zarar verir. Aynı zamanda mağdurlar hayatları boyunca yaşanan bu istismarın travmasını atlatamayacaklar ve hayatlarını etkileyecekler. Adli merciler bu sanıklara hak ettikleri cezayı vermedikleri zaman sadece mağdurların değil, toplumunda güveni maalesef zedelenecek” diye vurguladı.
 
‘Adalet Twiter mahkemelerinde yerine geliyor’
 
11 Mart’ta görülecek karar duruşmasını herkesin sahiplenmesi konusunda çağrıda bulunan Rojhat, son olarak şunları söyledi: “Bizler sonuna kadar sanığın gereken cezayı alması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu olay toplum içerisinde ciddi bir kamuoyu oluşturdu. Hem sosyal medya, hem sivil toplum örgütleri, hem barolarda ciddi bir infial yarattı. Son dönemlerde Twitter mahkemeleri gündeme geldi. Twitterda her ne kadar gündem oluyorsa mahkemelerde ona göre farklı bir pozisyon alma durumuna gelebiliyor. Dolayısıyla bu durum karşısında herkesimin bu dava karşısında tepkisini dile getirmesi gerekiyor ki bir daha benzer olaylar yaşanmasın.”