Tutsak anneleri: Şimdi direniş zamanı

  • 09:02 19 Şubat 2021
  • Güncel
 
Safiye Alağaş - Sema Çağlak
 
DİYARBAKIR - Tutsak yakınları Meryem Soylu ve Sebrize Yılmaz tutsakların eylemine destek verilmesi gerektiğini belirterek, "Şimdi direniş zamanı. Tutsakları ve taleplerini sahiplenmeliyiz” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik sürdürülen tecridin tamamen kaldırılması ve cezaevlerinde artan hak ihlallerinin son bulması talebiyle Türkiye ve bölge cezaevlerinde bulunan PKK'li ve PAJK'lı tutsakların 27 Kasım 2020’de başlattığı açlık grevi eylemleri süresiz-dönüşümlü olarak devam ediyor.
 
Açlık grevleri ve tutsakların yaşadığı hak ihlalleri tutsaklar kadar yakınlarını da etkiliyor. Tutsaklarla pandemi nedeniyle açık görüş sağlayamayan aileleri, kapalı görüşlerin de kısıtlanmasıyla haber almakta zorlanıyor. Tutsaklar için endişeli olan aileler açlık grevi taleplerinin de bir an önce karşılanmasını istiyor.
 
Tutsak yakınları Meryem Soylu ile Sebrize Cengiz de çocukları cezaevinde olan yüzlerce anneden biri…
 
Oğlu Mehmet Soylu Afyon T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, kızı Amine Kaya ise Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Meryem Soylu, cezaevlerinde yaşanan sorunlara değinerek, açlık grevlerine dikkat çekti. 2011 yılında oğlu Mehmet ile birlikte gözaltına alınıp tutuklandığını kaydeden Meryem, 1 buçuk yıl sonra yine Mehmet ile birlikte serbest kaldığını, Mehmet’in 2015 yılında yeniden tutuklandığını dile getirdi. Meryem, kızı Amine’nin ise 2 ay önce İstanbul’da siyasi soykırım operasyonları kapsamında tutuklandığını dile getirdi.
 
'Öcalan’sız özgürlük olmaz'
 
Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinen Meryem, "Bütün tutsakların hakları olduğu gibi Sayın Öcalan'ın da hakları var. Sayın Öcalan ezilen bütün hakların önderidir. Önderimiz özgür olmadığı sürece biz de özgür değiliz. Onsuz barış ve özgürlük mümkün değil. Tutsaklar bunu çok iyi biliyor. Bu nedenle direnişi başlattılar. Çocuklarımız ne yaptı ki zulüm ve baskı görüyor. Birinin evini mi talan ettiler, hırsızlık mı yaptılar? Yaptıkları tek şey doğal haklarını istemek. Bütün halklar gibi bizim de haklarımız var. Bize ezilmişliği, köleliği ve yok etmeyi layık görüyorlar. Ne zaman ki biz varız dedik o zaman bize vahşice saldırmaya başladılar" dedi.
 
‘Özgürlük ve direniş bizim elimizde’
 
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) sorumluluklarını yerine getirmediğini dile getiren Meryem, CPT’nin sessizliğinin tecridi derinleştirdiğini söyledi. Meryem, “Avrupa, insan haklarının savunucusu olduğunu söylüyor. Madem öyle bizim yaşadıklarımıza neden sessiz kalıyorlar” diye sorarak tepkisini dile getirdi. 
 
İktidarın açlık grevi eylemlerine yönelik sessizliğine işaret eden Meryem, şunları söyledi: "Biz anneler ve tutsak aileleri olarak sesleniyoruz: Cezaevlerinden cenazeler çıkmasın. Tutsakların sesi duyulmalıdır. Çocuklarımız aç, uyuyamıyorlar. Artık yeter. İllaki çocuklarımızın ölümünü mü izlememiz gerekiyor? Anneler asla ölümü istemiyor. Bütün insanlık için barış istiyoruz. Zindanlardan cenazelerin çıkmasına izin vermemeliyiz. Cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını kaldıramayız. Gençlere ve annelere sesleniyorum. Şimdi direniş zamanı. Ne gerekiyorsa yapmalıyız. Açlık grevi eylemi tutsakların sırtına bırakılmamalı. Özgürlük ve direniş bizim elimizde. Sessiz kalıp direnmezsek çocuklarımız elimizden kayıp gider."
 
'15 yaşında tutuklandı'
 
Sebrize Yılmaz'ın oğlu Ramazan Yılmaz da 2014 yılında henüz 15 yaşında iken tutuklandı. 4 yıl çocuk cezaevinde tutulan Ramazan, daha sonra Diyarbakır T Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edildi. Oğlunun hasta olduğunu dile getiren Sebrize "Aldığı disiplin cezaları yüzünden görüşe gidemiyoruz ve telefon görüşmesi de yapamıyoruz. Bütün tutsaklar tecrit altında. Cezaevleri işkence yuvasına dönüşmüş. Çıplak arama dayatılıyor. Neden bu kadar baskı uygulanıyor? Bu halk sadece kendi haklarını talep ediyor. Tutsakları da taleplerini de sahiplenmeliyiz" ifadelerini kullandı.
 
'Gözümüz cezaevlerinde'
 
Herkesi açlık grevi eylemine sahip çıkmaya çağıran Sebrize, annelerin eli yüreğinde beklediğini kaydetti. Sebrize, tutsakların uzun süreli grevleri kaldıracak güce sahip olmadığını ekleyerek, “Önceki açlık grevi eylemine oğlum da katılmıştı. Açlık grevinden sonra hastalıkları ortaya çıktı. Gözümüz cezaevleri ve hastanelerdeydi. Bizler dışarıda alanlara çıkarak destek verdik. Elimizden başka bir şey gelmiyordu. Şimdi de aynı şeyi yapıyoruz. Bütün tutsak anneleri sadece çocuklarımızın taleplerinin yerine getirilmesini istiyoruz. Bu talep bütün Kürtler için. 24 saat çocuklarımızı düşünüyoruz. Sürekli acaba nasıldır diye düşünüyoruz? Herkese sesleniyorum, alanlara çıksınlar, tutsaklara sahip çıksınlar. Çocuklarımıza sahip çıkalım" dedi.