Barış Anneleri: Tecrit herkesin sorunudur

  • 09:05 15 Şubat 2021
  • Güncel
 
İSTANBUL - Yıllardır İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi içerisinde yer alarak barış mücadelesi yürüten kadınlar, barış ve çözüm için muhatap olarak Abdullah Öcalan’ı işaret etti. Barış Anneleri, “Tecrit herkesin sorunudur” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilişinin üzerinde 22 yıl geçti. İmralı Adası’nda bulunan İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan, Türkiye ve uluslararası hukukta güvence altına alınmış olsa da aile, avukat, telefon ile görüşme ve mektup gönderme gibi birçok hakkı engellenerek ağırlaştırılmış tecride tabii tutuluyor. 27 Kasım 2020’den bu yana birçok cezaevinde tutsaklar, İmralı’daki ağırlaştırılmış mutlak tecridin kaldırılması için süresiz-dönüşümlü açlık grevinde. Tutsakların eylemlerine iktidar tarafından şimdiye kadar herhangi bir cevap verilmedi. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), geçtiğimiz günlerde cezaevlerini ziyaret ederek hükümet yetkilileri ile bir görüşme gerçekleştirse de tecridin kaldırılması yönünde bir adım atılmış değil.
 
Barış Anneleri’nden çağrı var
 
Yıllardır İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi’nde yer alarak barış taleplerini dillendiren ve barışın muhatabı olarak da Abdullah Öcalan’ı işaret eden kadınlar, İmralı’daki mutlak tecridin bir an önce kaldırılması gerektiği çağrısında bulundu.
 
‘Bir halk onu önder olarak görüyor’
 
Yaklaşık 20 yıldır Barış Anneleri İnisiyatifi’nde yer alan Naciye Şahin, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce son bulmasını istedi. Naciye, “Avukatlarının ve ailesinin görüşlere gitmesine izin verilmiyor. Bu durum bizleri de üzüyor. Kürt halkı onu önderi olarak görüyor. Türkiye’de barışın sağlanması için mücadele veriyor ama bizler şu anda durumu hakkında herhangi bir bilgi alamıyoruz. İsteğimiz ondan bir haber almak” dedi.
 
‘Artık özgürlüğünün zamanı geldi’
 
Artık Abdullah Öcalan’ın fiziken özgür olmasının zamanının geldiğini vurgulayan Naciye, Abdullah Öcalan’ın kendisi için önemini şu sözlerle dile getirdi: “Onu tanımadan önce bizler kendimizi de tanımıyorduk. Gözlerimizi açtı o. Büyük adımlar atmaya başladık. Onunla birlikte biz kadınlar daha da güçlendik, başarı sahibi olduk. Onu her televizyonda gördüğümüzde bizde farklı duygular uyandırdı. Bizim için önemli bir şahsiyettir o.”
 
‘Tecridi kadınlar kıracak’
 
Cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çeken Naciye, gerekirse evlerinde açlık grevlerine girerek tutsakların taleplerinin duyulması için çaba içerisinde olacaklarını kaydetti. Naciye, tecridin kaldırılması için en büyük gücün kadınlar olduğuna işaret ederek, “Kadınlar tecride karşı el ele vermeli. Anca Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü öyle sağlayabiliriz. Şu an bizlerin içi buruk. O her daim bizim hayallerimizdedir. Onun özgürleşmesi için daha başka neler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Bunu mutlaka da başaracağız” şeklinde konuştu.
 
‘Barışın muhatabı Abdullah Öcalan’dır’
 
9 yıldır Barış Anneleri İnisiyatifi içerisinde yer alan Bedia Gökgöz de kızının Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirmesinden sonra inisiyatifin içerisinde yer aldığını ve bunun kızının en büyük isteği olduğunu belirtti. İnisiyatifin, kurulduğu günden bu yana barış taleplerini iletmek için başvurmadık yer bırakmadıklarını, fakat bu taleplerinin karşılıksız kaldığını söyleyen Bedia, “çözüm süreci”nin herkese barışın geleceği noktasında umut olduğunu ifade etti. Bedia, “Barışın muhatabı tabi ki Abdullah Öcalan’dır. Çözüm olacaksa onunla olacak. Bizler de Barış Anneleri olarak savaşa karşıyız. Barış talep ediyoruz. Cezaevlerinde şu an açlık grevleri var. Bunun için bizlere çok şey düşüyor. Dünya ve kamuoyu buna sessiz. Birkaç televizyonda gündem oluyor ama yetmiyor” dedi.
 
‘Tecrit herkesin sorunudur’
 
Anneler olarak çok şey yapmak istediklerini dile getiren Bedia, fakat pandemi uygulamaları nedeniyle kendilerinin de tecride alındıklarını, İstanbul gibi bir metropolde toplu taşıma kullanmadıklarını, bunun da bir tecrit hali olduğunu vurguladı. Bedia, “Bu hastalığı fırsata dönüştürdüler. Onlar için pandemi yok ama bizler dışarı çıkarken akıllarına geliyor virüs. Bizlere de tecrit uygulanıyor ama bizler, İmralı tecridi başta olmak üzere topluma uygulanan tecride karşı çıkmalıyız. Tutsak ailelerinin yanında olmalıyız. Daha önceki süreçlerde de alanlara çıktık. Bu tecrit herkesin sorunudur. Bugün bu kadar kadın katlediliyor, insanlar işsiz, evlerine götürecek ekmekleri yok, gençlerimiz madde bağımlısı yapılıyor. Bunlar tecrit hali değil midir? Eğer Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa herkesin üzerindeki tecrit kalkacaktır. Erdoğan’ın dışında bu ülkede herkes tecrittedir. Bu tecridin bir an önce kırılması şarttır” diye ekledi.
 
‘Başımızdaki beyaz tülbentten korkuyorlar’
 
Barış Anneleri İnisiyatifi çatısı altında 10 yıldır mücadele eden Emine Erbek ise barış için ellerinden geleni yapma mücadelesi verdiklerini söyledi. Şu an tüm Kürt halkı üzerinde tecrit uygulandığını kaydeden Emine, “Bizler korktuğumuz için değil, insanlar artık ölmesin diye barışı savunuyoruz. Fakat Kürtler nerede başkaldırsa devlet pençesini ona vuruyor. Büyük bir baskı var şu an ama korkmuyoruz. Devlet şu an bir çıkmazda. Bu çıkmazda olduğu için saldırıyor. Biz anneleriz ve bu ülkede yaşıyoruz. Başımızdaki beyaz tülbentten bile korkuyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Abdullah Öcalan biz kadınlar için çok değerli’
 
Abdullah Öcalan’ın kendileri için anlamına değinen Emine, “Yüzlerce kişi onun için bedenini ateşe verdi. Demek ki önemli bir insan ki insanlar onun için böyle yapıyor. O bir halkın önderi. Onun için ne yapsak da pişman olmayız. O bizim kendimizi tanımamız için birçok şey yaptı. O biz kadınlar ve anneler için çok değerli. Kendi evlerimizde bile söz hakkımız yokken o bize söz sahibi olmamız için yol açtı. Abdullah Öcalan tutuklu olduğu sürece Kürt halkı olarak devletlerin oyunları içerisinde olacağız. Bu yüzden özgürlüğü için mücadele etmeliyiz. Halklar el ele vermeli ve ortak mücadele yürütmelidir” şeklinde konuştu.