
PKK ve PAJK’lı tutsaklardan komplo ve açlık grevi açıklaması
- 12:41 12 Şubat 2021
- Güncel
HABER MERKEZİ - 15 Şubat uluslararası komplosuna yönelik PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına açıklama yapan Deniz Kaya, iktidarın ve uluslararası güçlerin Kürt hareketi karşıtı politikasına işaret ederken, “Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanana dek mücadele” mesajı verdi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat 1999’da gerçekleştirilen uluslararası komploya, açlık grevlerine ve yeni infaz yasasındaki pişmanlık dayatmasına dair PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına Deniz Kaya açıklama yaptı.
‘İktidar kliklerinin hesapları boşa düştü’
15 Şubat uluslararası komplonun 22’nci yıldönümüne girilirken, kapitalist modernitenin hesaplı, planlı ve örgütlü saldırılarının devam ettiği belirtilen açıklamada, bu saldırıların amacının Kürt halkının ve özgürlük hareketinin topyekun tasfiyesi olduğu dile getirildi. Açıklamada, “22 yıldır Önder Apo’nun İmralı’da eşsiz direnişini bastırarak özgürlük hareketimizi tasfiye planlarını sürdüren küresel hegemonik iktidar kliklerinin hesapları, demokrasi ve özgürlük mücadelesini savunanların direnişi sayesinde boşa düşmüştür. Uluslararası komplo ile Önder Apo’nun varlığını ve etkinliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan küresel iktidar güçlerine en büyük cevabı halkların umudu olan gerilla direnişleri, öncü komuta kademesinde olan şehitlerimizin fedai duruşu ve halkların direnişleri vermiştir” denildi.
‘Soykırım planlarına direnişle karşılık verilecek’
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Önder Apo, kapitalist modernitenin başat zihniyeti olan ulus devlet sistemiyle toplum kırım politikalarını sürdüren faşist güçlerin planlamalarını boşa çıkarmıştır. Soykırımcı sömürgeci faşist güçlerin içinde yer aldığı uluslara arası komplo sonuç vermeyince yeni planlamalarla komployu sürdürmeye devam etmektedirler. Gelinen aşamada uluslararası komployu güncellemek isteyen güçlerin karşısında halk ve hareket olarak direnişlerimiz her daim devam edecektir. Önder Apo şahsında Kürt soykırımını gerçekleştirmek isteyen güçlerin tüm planlarına direnişlerle karşılık verilecektir. 15 Şubat uluslararası komplo özgürlük ve demokrasi mücadelesi içerisinde olanlar için, ezilen ve sömürülen halklar için hiç kuşku yok ki bir kara gün olarak ele alınmakta ve önderliğimize uygulanan komplo kınanmaktadır. Bizler de Kürdistan ve Türkiye zindanlarında olan PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak önderliğimiz etrafında kenetlenerek fiziki özgürlüğü sağlanana dek mücadele edeceğimizi belirtiyoruz.
Fiziki özgürlüğü sağlanana dek…
Uluslararası komplonun 22. yılına girerken Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü hedefleyen özgürlük zamanı hamlesiyle, faşizme karşı direnişlerimizi topyekun büyüttüğümüzde zafer çizgisinde başarı elde edeceğimize inanıyoruz. İçinden geçmiş olduğumuz süreçte AKP-MHP faşist iktidar yapılanması adına reform dediği düzeltme politikalarıyla kendini doğrultmak istediği görülmelidir. Verili iktidar yapılanması düşüş yaşadığı için her türden uygulamaya başvurmaktadır. Gözaltı, tutuklama, parti kapatma tehditleri, çetelerle işbirliği, hukukta yasal ve çıkarsal düzenleme vb. gibi politikalarla bastırma ve sindirmeyi hedefine koymuştur. Gücü tükenen iktidarın tek can simidi olan özel savaş medyası bile yadsıyana kadar kendisine eşlik edecektir.
Direnenler onurlu duruşun sahibidir
Sömürü ve soykırımı kendine referans bilen AKP ve MHP iktidarı toplumun başına bela olan Covid-19 illetini mutlak fırsata çevirerek yapmak istediği uygulamalardan hiç geri durmamıştır. İktidar özel savaş medyası ile toplumun tüm sorunlarına çözüm olduğunu dillendirerek en büyük yalana sarılmış, gerçekleri manipüle etmiştir. İktidarın toplumu kaosa sürükleyen politikaları karşısında demokratik mücadele geleneğiyle direnenler onurlu bir duruşun sahibi olmuştur. Bu duruşu sürdüren başta gençlik, kadın ve demokrasi güçleri olmak üzere halkların demokratik direnişleri iktidara en büyük cevabı vermektedir.
Özel savaş politikaları uygulanıyor
Hiç kuşku yok ki AKP ve MHP iktidarı demokratik direnişler karşısında alabildiğince güç kaybetmekte ve tükenmektedir. Bu sebeple yine sinsice özel savaş politikalarını yürüterek direnişleri bastırmayı boşa çıkarmayı amaçlamaktadır. Bizler PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak önder Apo’ya uygulanan tecridi kabul etmediğimiz için 27 Kasım’dan bu yana süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemini sürdürmekteyiz. Böylesi bir eyleme önderliğimize uygulanan tecridin kaldırılması, fiziki özgürlüğünün sağlanması adına ahlaki ve iradi bir tutumla başladık. Ancak AKP-MHP iktidarı ailelerimiz üzerinden direnişlerimizi kırmak için bir takım özel savaş politikalarına sarılmaktadır. Birçok tutsak ailemize gidip yalanlarla etkileyip kendi saflarına çekmek istemişler. Güya eyleme zorla girmişiz, eylemden vazgeçmemiz için çağrıda bulunmalarını istemişler. Bu tür politikalara karşı tutsak ailelerimizin duruşunun geçmiş dönemde olduğu gibi bu dönemde de onurlu bir şekilde olacağından hiçbir kuşkumuz yoktur. Bu duruş iktidara karşı en büyük cevap olmuş ve olacaktır. Bizler özgür tutsaklar olarak hakikatin güzelliğinde erimeyi, onda yok olmayı yaşamımızın yegane amacı olarak bilmişiz. Direnişimiz hakikate ermek ve böylelikle halkların eşit demokratik ve özgür yaşamını oluşturmaktır. Sonuç alana kadar direnişimiz inançlı iddialı kararlı ve örgütlü bir şekilde devam edecektir.
Değer yargılarımıza, halkımıza tabiyiz
İktidarın son aylarda yürürlüğe koyduğu infaz yasasına dair uygulamalar tamamen siyasi ve politik içerikte olduğu bilinmektedir. Tüm tutsakların tahliyesinin önünü almak üzerine oluşturulan maddelerin her biri tasfiye politikasını güncellemektir. Adına koşullu salıverme denilen yasanın koşulu pişmanlık beyanında bulunmanın koşuludur. Cezası bitmiş olanlar cezaevi savcılığı, infaz hakimliği, müdür ve baş gardiyanlardan oluşan özel savaş elemanlarının insafında gelişen heyetin değerlendirmesine bırakılmıştır. Tarafsızım ve pişmanım beyanı bu heyetin olumlu notu olmuştur. Aksi taktirde tutsak 6 ay sonra değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu yasa tamamen özgürlük hareketine dönük çıkartılmış bir yasadır. Çeteler ve diğer adli suçlular zaten iktidarla anlaşmalı bırakılmaktadır. Bizler PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak sizlerle hiçbir mülakata girmeyi kabul etmiyoruz. Heyetlerin yaklaşımı demokratik anayasal hukuk normlarından uzak siyasi ve politik talimatla hareket etmektedir. Bu sebeple zindanlarda kaldığımız son demlere kadar kimliğimizden onurumuzdan duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz. İyi hal diye tabir edilen eğer sizlere tabi olmaksa asla olmayacağız. Bizler değer yargılarımıza halkımıza tabiyiz.
Direnişimize ses olmaya çağırıyoruz
Bu minvalde AKP-MHP iktidarının her türden saldırılarını bertaraf etmek için direnişimizi sürdüreceğiz. Tüm demokratik kesimlere aydın yazar sanatçı ve akademisyenlere çağrımızdır. Her yerde faşizme karşı direnmek gerekir ancak topyekûn direnişle özgür demokratik bir yaşam inşa edilebilir. Herkesi direnişimize ses olmaya çağırıyoruz…”