Ana İlkin Yüksel: Hepimiz birbirimizin Hızır’ı olmalıyız

  • 09:15 12 Şubat 2021
  • Güncel
ANKARA - Dersimli Ana İlkin Yüksel Çağlayan günümüzde herkesin birbirinin Hızır’ı olması gerektiğini belirterek, “Günümüzde artık gözlerimizin görebileceği ak sakallı beyaz elbiseli bir Hızır aramıyoruz. Ben Hızır’ı insanda arıyorum. Hızır insan olanın içinde var. İnsanın kendini keşfi gerekiyor ve bütün hakikat bizde gizli” diyor.
 
Alevi inancında önemli bir yeri olan Hızır ayı başladı. Her yıl Şubat ayı ile başlayan Hızır ayının başlangıcı bazı bölgelerde, Şubat ayının ikinci perşembe gününe denk gelir. Hızır ayında oruç tutulur ve oruç bitimine denk gelen perşembe akşamı kurban kesilir, cem yapılır. Cemden önce hazırlanan ‘’hızır lokmaları’ ise’ cem sonunda  dağıtılır. Alevilikte ibadetlerinin temeli cem törenlerine dayanıyor. Cem olayının kökeni Hz. Muhammed’in Mirac’ı sonrası yapılan “Kırklar Cemi”ne dayanıyor. İnanışa göre Cem ibadetinin temelleri Kırklar Cemi’nde atılmış.
 
Alevilikte Dedelerin en önemli işlevlerinden biri de, cem törenlerini yönetmesinde kendini gösteriyor. “Alevilerde kadın erkek eşittir”  sözü dile getirilse de pratikte çok öyle olmuyor. Cemleri yöneten Dedelerin yanı sıra Ana’ların sayısı oldukça az.  Eskiden neredeyse eşitlik sağlanırken son süreçte 4-5 tane Ana’nın olduğu biliniyor. Resmi ideolojinin asimilasyon politikalarına maruz kalan Alevilerin yanı sıra Alevi kadınlar;  hem ataerkillik hem asimilasyon kıskacı altında varlık mücadelesi veriyor.
 
‘Hayata bakışımı anlatmak istiyorum’
 
Kureyşan Ocağı mensubu Ana İlkin Yüksel Çağlayan bir elin parmağını geçmeyecek sayıdaki Ana’lardan biri.  Uzun süredir Almanya’da yaşayan İlkin Ana sık sık Türkiye'ye geliyor. Demokratik Alevi Derneği’nin (DAD) Hızır muhabbetinde yer alan İlkin Ana ile hem Hızır’ı hem Alevilikte kadınların konumuna dair konuşma fırsatı buluyoruz. Aynı zamanda Bioenerjist ve Reiki ustası olan İlkin Ana, Dersim’de doğmuş.  Ankara’da Ortaokul ve Liseyi  okuduktan sonra Avrupa'ya göç etmiş. 30 yıldan fazladır Almanya’da yaşayan İlkin Ana "Yaşamın içerisindeyim, geziyorum; çünkü insanlara birşeylerin anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Hayata bakışımı onlara anlatmak istiyorum” diyerek söze başlıyor.
 
‘Yol’un yolcusuyum’
 
İlkin sevgiye odaklandığını belirterek, “Sevginin merkez olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de insanlar eğer zordaysa, hangi dilden, dinden ve ırktan olduğu farketmeksizin  iletişime geçiyorum. Ocağımdan aldım her şeyimi, İlk dönemlerde Ocakzadeyim diyemediğim için enerjistim dedim. Çok iyi enerji çalışmalarım var şifacılık anlamında. Pirlere niyazım olsun, ceddime hürmetim olsun,  onlardan bana bir takım şeylerin genetiğimle geçtiğini inanıyorum. Ben de Yol’un yolcusuydum” diyor.
 
‘Alevilikte kadın erkek eşittir denilse de durum böyle değil’
 
Alevilikte Anaların sayısının az olmasını yaşadığı bir anekdotla anlatan İlkin Ana şöyle devam ediyor: “Yazın Dersim’e gittim yaşlı bir Pirimizle üç gün vakit geçirdim. Onun eşi de vardı yanında. Orada da Ana’nın sadece sessiz kaldığını, çay getirip götürdüğünü ev işlerine odaklandığını görünce buna itiraz ettim. Pirim bu doğru değil dedim. Muhabbet ettik, oda gülümsedi ‘sizde Ana’sınız ama işiniz aynı zamanda bu’ dedi. Ben de ‘senin oturduğun yere ben oturacağım’ dedim. O da ‘Bu Ana’yı götürün karşımdan’ dedi. Bana bir serzenişte bulundu. Alevilikte ne kadar kadın erkek eşittir deseler de bu durum şu an böyle değil. Asırlar önce, var oluşun ilk noktasında eşittik vardı fakat zaman içerisinde bu değişti, erkekler Dersim’de, Sivas’ta Varto’da birçok Alevi bölgesinde bir adım öne geçti. Bunu sistem kendisi yaratıyor. Bu durumun yok olması gerekiyor. Nasıl erkek bir Pir o posta oturuyorsa kadın da oturmalı. Bir Pir nasıl öne çıkabiliyorsa bir Ana’da çıkmalıdır. Hani biz birdik cemal cemaleydik. Yani Ana’lığı da Dedeliği de halkın iradesi seçmelidir. Halkın içinde bir Pir ve Ana olarak oturuyorsanız halkın kendi algıları ve güven duygusu vardır, sırrını derdini söyler. Yol bozuldu, bizler bozulduk, bunları emekle toparlamamız gerekiyor.”
 
‘Hızır Ali’den de Muhammet’ten de önce gelir’
 
Dersim’de ve birçok bölgede var olan ziyaretlerin anlamına ilişkin konuşan İlkin Ana şöyle diyor: Bir taşı bir ağacın altını kendimize seçmiş orada mum yakmışız, kurban kesmişiz, oraya evrensel enerji akışımızı çekmişiz. Orası bizim ziyaretimiz olmuş. Düzgün Baba gibi Munzur Baba gibi… Tabi kendi içlerinde hikâyeleri de var bu ziyaretlerin. Ayrıca bizim için en önemlisi Hızır’dır. Hızır'ın kendisi derinliktir sonsuzluktur, varlıktır, berekettir, sudur, yeşilliktir ve elementlerin hepsidir. Dersim kültüründe Hızır Ali’den de Muhammet’ten de, Allah’tan da bir adım öndedir.
 
‘Hepimiz birbirimizin Hızır’ı olmalıyız’
 
“Aleviler nerede haksızlık ve zulüm varsa oradalar. Biz bu kadar zulme rağmen Hızır’dan geçmiyoruz” diyen İlkin Ana, atalarının 1938 Dersim Katliamını yaşadığını anımsatarak, “Ben onların torunlarıyım ve biz hiçbir zaman Hızır’a küsmedik. Siz arayış içerisinde yürüdükçe bir takım gerçekleri görüyorsunuz. Dünyevi gerçeklikler başkadır, evrensel gerçeklikler başkadır. Engelleyebileceğimiz ve bizim gerçekten elimizde olan bazı durumlar var. Orada, Hızır’da Düzgün Baba da sen de yetişiyorsun, ben de yetişiyorum. Günümüzde hepimiz birbirimizin Hızır’ı olmalıyız. Günümüzde artık gözlerimizin görebileceği ak sakallı beyaz elbiseli bir Hızır aramıyoruz. Ben Hızır’ı insanda arıyorum. Hızır insan olanın içinde var. İnsanın kendini keşfi gerekiyor ve bütün hakikat bizde gizli” diye konuşuyor.
 
‘Hakkın divanında kazananlarız’
 
İlkin Ana, “Tüm güç bizde gizli. Bugün modern çağda bu kadar insan zulüm görüyorsa insanlığın kaybıdır, insanların geri durmasından kaynaklı. Benim ustam derdi ki: İnsan ışıktır insanoğlu çamurdur. İnsan ışıktır, güzelliği yansıtır; çamur olan çamuru yansıtır. Yeryüzü çamurla dolu. Yeryüzü kıyamete giderken hakkın divanında biz kazananlarız” diyor. (he