
‘Rêber Apo’nun o günkü konuşması bütün sorularıma yanıt oldu’
- 09:03 10 Şubat 2021
- Güncel
Dîcle Demhat
HALEP - PKK Lideri Abdullah Öcalan’la karşılaşmalarını anlatan kadınlardan Fatma Hesen, Abdullah Öcalan’ı ilk gördüğü toplantıya dair şunları söylüyor: “Toplantı başlamadan önce sorularımı hazırlamıştım. Fakat toplantının başlamasıyla Rêber Apo bütün sorularımın cevabını vermişti… O zaman Rêber Apo’nun elini tutarak ona söz verdim. Yaşadığım sürece felsefesi temelinde çalışmalarıma devam edeceğim sözünü verdim.”
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirilişinin 22’nci yıldönümü dolayısıyla bölgede, İran Kürdistanı, Federe Kürdistan, Kuzey ve Doğu Suriye ile birçok ülkede protestolar gerçekleştiriliyor. Protestoların yanında Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecride karşı Türkiye ve bölge cezaevlerinde 27 Kasım 2020’de başlatılan açlık grevi de devam ediyor. Komplo ile Türkiye’ye getirilmeden önce uzun dönem Suriye’de kalan Abdullah Öcalan ile karşılaşan ve onun fikirlerini rehber edinen kadınlar, anılarını paylaştı. Halep Şêx Meqsûd Mahallesi’nde yaşayan kadınlardan Wîdayet Muhemed ve Kadın Adalet Meclisi üyesi Fatma Hesen, PKK Lideri’ne verdikleri sözün arkasında olduklarını kaydediyor.
‘Barış Anneleri olarak Rêber Apo’yu özgürleştireceğiz’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Efrîn’e bağlı Mîrkan köyüne geldiğini ve bu köyde halk toplantısı yaptığını söyleyen Wîdayet, Abdullah Öcalan’ı ilk gördüğü anları şöyle anlatıyor: “1990-1991 süreçleriydi Rêber Apo köyümüze geldiğinde. O dönemlerde köyde özgürlük saflarına katılan çocuklarımız vardı. Rêber Apo ‘Çocuklarınız neden özgürlük saflarına katıldı’ diye sorduğunda, hepimiz özgür bir Kürdistan ve özgür bir şekilde yaşamak için dedik. O zaman Rêber Apo cevabımızı benimsemişti. Ondan sonra da toplantıya başladı. İki gün boyunca köyde kaldı. Önderliğimiz bizim köye gelmiş, bunun telaşına girip hazırlık yapmaya başlamıştık. Kesmek için iki üç koyun getirdik. Önderlik koyunları görünce kesmemize izin vermedi. ‘Bu koyunların parasıyla devrime yardım edeceksiniz’, demişti. Her ne kadar koyunları kesmesek de Önderliği nasıl karşılayacağımızın telaşındaydık. Ama Önderliğin gelmesiyle büyük bir güç ve irade sahibi de olmuştuk.”
‘Önderliğimizin emeklerini unutmadık’
Abdullah Öcalan’ı gördükten sonra çalışmalara başladıklarını ifade eden Wîdayet, kadınlar olarak Abdullah Öcalan’dan büyük bir güç aldıklarını kaydediyor. “Rêber Apo o zaman ‘Düşmanınızı iyi tanıyacaksınız, ona göre de haklarınıza sahip çıkacaksınız’ demişti. O temelde de biz çalışmalarımızı yürüttük” diyen Wîdayet, “Önderlik köydeyken toplantıdan sonra ne istediğimizi sordu. O zaman da Amed zindan direnişi olmuştu. Xelîl Xemgîn’in Hepsa Diyarbekîr şarkısını istedik ve beraber dinledik” sözlerine yer veriyor. Wîdayet, bir dönem köyde kaldıktan sonra Halep’e taşındıklarına değinirken, “Halep’te bir dönem Barış Anneleri üyesi oldum. 2 sene Sulh Meclisi’nde, daha sonra da Şehit Aileleri Kurumu’nda yer aldım. Komün ve meclislere de sıkça giderdim. Şu anda da Şehit Aileleri Kurumu’na bağlıyım. Hiçbir zaman Önderliğimizin bize verdiği emekleri unutmadık. O temelde de çalışmalarımızı yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. 15 Şubat komplosunu unutmadık, unutmayacağız. Önderliğin felsefesi, öğretileri temelinde çocuklarımızı büyüttük. Önderliğimizi İmralı Cezaevi’nden çıkartacağız” diyor.
‘Toplantıda bütün sorularım yanıt bulmuştu’
Fatma Hesen ise 1990’lı yıllarda Abdullah Öcalan’ın felsefiyle tanıştığını ve çalışmalara başladığını dile getiriyor. PKK Lideri’ni ilk olarak 1995’te gördüğünü söyleyen Fatma, “1990’da çalışmalara başladık. 1995’te çalışmalarda yer alan bütün arkadaşlarımıza haber verilerek bir toplantının gerçekleşeceği aktarılmıştı. Toplantıyı yürütecek kimdir bilemiyorduk. Zaten toplantı yerine apar topar gitmiştik. Herkes toplandıktan sonra Önderliğin geleceğini hissetmiştik ve içim içime sığmıyordu. İlk defa bir Önderle oturacaktık. Bizim için yeni bir doğuştu… O anı anlatmaya kelimeler yeter mi bilemiyorum. Heybetli bir şekilde Rêber Apo içeri girdi. Hepimizi selamladı. 5-10 dakika bize baktı sonra toplantıya başladı. Toplantı siyasi, toplumsal ve kadın boyutunda başladı. Toplantı başlamadan önce sorularımı hazırlamıştım: Kadın kendisini nasıl özgürleştirecek? Daha aktif olarak nasıl çalışacağız? Fakat toplantının başlamasıyla Rêber Apo bütün sorularımın cevabını vermişti. O toplantıdan aldığım güç beni bugünlere kadar getirdi” ifadelerini kullanıyor.
‘Her ne kadar baskılar arttıysa da çalışmalarımıza devam ettik’
Fatma, Abdullah Öcalan’ın kişileri değerlendirirken kişinin gerçekliğini ortaya çıkardığını vurguluyor. “Kişiler ne kadar gerçekliklerinden kaçsa da Rêber Apo çözümlemelerde gerçekliklerini bir bir anlatıyordu” diyen Fatma, Abdullah Öcalan’ın o dönemki değerlendirme ve öngörülerini şimdi yaşadıklarına işaret ediyor. Fatma, “O zaman Önderlikle beraber yemek yedik ve fotoğraf çektik. O zaman Rêber Apo’nun elini tutarak ona söz verdim. Yaşadığım sürece Önderlik felsefesi temelinde çalışmalarıma devam edeceğimi ve kadın çalışmalarına daha aktif katılacağımı söyledim. Baas Rejimi tarafından her ne kadar sıkıntılar yaşasak da hiçbir zaman çalışmalarımı bırakmadım, Önderliğe verdiğimiz sözde durmamız gerektiğini düşünerek mücadelemize devam ettik. Bu mücadele devam edecektir. Rêber Apo’nun dediği gibi irademiz güçlü oldukça bir irade sahibi oldukça var olacağız” sözlerine yer veriyor.
‘Umut zaferden üstündü’
15 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan’ın tutuklanması haberini duyduğu anı paylaşan Fatma, şöyle diyor: “Şu an bile o anı anlatmak zor. İçim ürperiyor. Önderlik tutuklanmış, biz ne yapacağımızı bilemedik. Her ne kadar bizim için kara bir gün olsa bile Önderliğin sözlerini düşünerek, yas tutarak değil, çalışarak cevap olacağımızı biliyorduk. Kürdistan ve birçok yerde ayaklanmalar, eylemler oldu. Umut zaferden üstündü ve bu bilinçle çalışmalarımıza devam ettik. 15 Şubat gününde yemek pişirmiyor, yemiyoruz. O gün Rêber Apo yemek yememişti. Biz de yemiyoruz. 22 senedir Rêber Apo dört duvar arasında yaşamakta ve İmralı Cezaevi’ni bir akademi yeri yapıp, var olan tecride karşı direnerek kitaplarını yazdı, bizi eğitti. 15 Şubat’ı ve süren tecridi kınıyoruz. Bir halkın Önderine tecrit uygulanamaz. Bunu kabul etmiyoruz. Bugün Türkiye cezaevlerinde başlatılan açlık grevi direnişini de selamlıyoruz. Halep’in direniş alanı Şêx Meqsud’dan İmralı’ya ve bütün cezaevlerinde direnişte olan çocuklarımıza selamlarımızı gönderiyoruz. Rêber Apo’yu özgürleştireceğimizin sözünü veriyoruz.”