
ÖHD ve TUAY-DER cezaevi raporunu açıkladı: Sessiz kalmayalım
- 13:54 5 Şubat 2021
- Güncel
DİYARBAKIR - ÖHD ve TUAY-DER cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı. Raporun açıklanmasının ardından söz alan Barış Annesi Yesure Tufan, toplumun açlık grevlerine karşı sessiz kaldıklarını söyleyerek, dayanışma çağrısında bulundu.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) öncülüğünde cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırlanan rapor, kamuoyu ile paylaşıldı. ÖHD Diyarbakır Şubesi’nde yapılan basın toplantısına, Tutsak yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, ÖHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanları Halise Dakarlı ve Muharrem Şahin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkan vekilleri ve yöneticileri katıldı.
Raporu ÖHD Diyarbakır Şube yöneticisi Muhittin Muğuç okurken, Barış Anneleri Meclisi üyeleri adına Yesure Tufan konuştu.
‘Görüşmeler sonuçsuz kaldı’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevinin 71’inci gününde devam ettiğini belirten Muhittin, Mardin, Elazığ, Malatya, Elbistan, Antep ve Nizip cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin derneklerinin Hapishane Komisyonu ile TUAY-DER yöneticilerinden oluşan bir heyetle ziyaret gerçekleştirdiklerini kaydetti. Muhittin, “Cezaevlerinde tutuklular görüşmeler gerçekleştirdik ancak cezaevleri ile yapmak istediğimiz görüşmeler ise sonuçsuz kaldı” dedi.
‘Yaşama hakkı göz ardı ediliyor’
Tutukluların maruz kaldığı hak ihlallerinin artarak devam ettiğini ifade eden avukat Muhittin, bu mağduriyetlerin yürürlüğe giren ‘Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik’ ile tutukluların tahliye edilmeyerek daha hak ihlallerinin daha da arttığını söyledi. Muhittin, infaz paketinin sadece siyasi tutuklulara uygulandığını kaydederek, AYM ve AHİM kararlarına aykırı olduğunu söyledi. Muhittin, “Pandemi döneminde gerekçesiz ve keyfi olarak siyasi tutuklular tahliye edilmiyor. Tutukluların yaşam hakları, özgürlük ve güvenlik hakkı, hak arama hürriyeti hakkı gibi birçok hakları göz ardı ediliyor” dedi.
Yaşanan hak ihlalleri
Pandemi gerekçesi ileri sürülerek cezaevlerindeki tüm sosyal etkinliklerin yasaklandığını, temizlik maddelerinin verilmediğini hatırlatan Muhittin, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:
“*Covid tedbirlerinin mahpusların sağlığa erişim haklarını engellediğini, diş ağrıları sebebiyle yaklaşık 1 yıldır hastaneye sevklerinin yapılmadığını belirtmişlerdir. Yine mahpusların sağlık sorunları sebebiyle revire çıkarılmadıklarını, covid nedeniyle doktorun sağlık şikayetlerini ve kontrollerini koğuş kapısında gerçekleştirdiğini belirtmişlerdir. Bu kapsamda mahpuslar sağlık sorunlarını ellerindeki ağrı kesicilerle şu aşamada geçici olarak gidermeye çalıştıklarını belirtmişlerdir.
*Çok basit gerekçelerle uygulanan disiplin cezaları neticesinde mektup ve telefon yasaklarının çok sık uygulandığı belirtilmiştir. İletişim ve görüş yasağı şeklinde uygulanan cezaların dolaylı bir tecride dönüştüğü ifade edilmiştir.
*Akçadağ Hapishanesi’nde ayakta sayımın dayatıldığını ve bu yüzden haklarında tutanak tutulup disiplin cezası aldıklarını, 1’er 2’er 3’er günlük hücre cezalarının verildiğini belirtmişlerdir.
*Hapishane personellerinin bireysel, keyfi ve tahrik edici söz ve davranışlarının olduğunu ifade etmişlerdir. İnfaz koruma memurları tarafından sözlü, bağırarak tehdit, küfür şeklinde şiddet içeren yaklaşımları olduğunu belirtmişlerdir.
*Kıyafet kotası bahanesiyle kıyafetlerin verilmediğini ve ailelerinin gönderdiği kıyafetlerin ise eski olduğu bahanesiyle alınmadığını, bu şekilde gelen kıyafetlerin verilmeyip depoya kaldırıldığını belirtmişlerdir.
*Ceza İnfaz Kurumlarında istenilen gazetelere ulaşımın imkansız olduğu ve özellikle mektuplara el konma, göndermeme uygulamalarının olduğu belirtilmiştir.
*Birçok hapishanede kargoların ya hiç verilmediği ya da çok geç verildiği hususu dile getirilmiştir.
*Başvurular üzerine yapılan ziyaretlerin yapıldığı tüm hapishanelerde sosyal aktivitelerin tamamen kaldırıldığı belirtmiştir. Bu kapsamda mahpuslar tamamen tecrit altında olduklarını dile getirmişlerdir.”
Tespitler ve öneriler
Muhittin, cezaevlerine dönük tespit ve önerilerini ise şöyle sıraladı:
“*Hapishanelerde yaşanan sorunlar hakkında ilgili ulusal ve uluslararası kurumlara bilgilendirilme ve gerekli başvuruların yapılması gerekmektedir.
*Hapishanelerde hasta tutukluların tedavi koşullarının derhal sağlanması gerekmektedir.
*Hapishanelerde mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir.
*Hapishanelerde mahpusların mahremiyet hakkına saygı duyulmalı; mahrem alanlarını gösteren kameralar derhal kaldırılmalıdır.
*Mahpusların sosyal ve kültürel etkinlik gerçekleştirmeleri için gerekli olanaklar sağlanmalıdır.
*Hapishanede kalan mahpusların özgürlüğünden alıkonulduğu süre boyunca sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli, kişisel koruyucu malzemeler ile temizlik malzemelerinin kantinden ücreti karşılığında değil, ücretsiz erişimi sağlanmalıdır, hijyen koşullarına dikkat edilmeli, pandemi koşulları dikkate alındığında temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.
*İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; hapishane rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara yönelik hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolüne uygun şekilde “bağımsız” ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu göreve davet ediyoruz.
*Bilim Kurulu ve Adalet Bakanlığının açıkladığı ölçüler doğrultusunda hapishanelerde salgına ilişkin tedbirler artırılmalıdır. Bu çerçevede hapishane temizliği, dezenfekte edilmesi, infaz koruma memurlarının sosyal temas kurallarına uyması öncelikli önerilerdir.
*Hapishanelerin, Milletvekilleri, Baro temsilcileri ve STK’lerden oluşan bir heyetle Koronavirüs tedbirlerine uygun bir şekilde ziyaret edilmesi ve özellikle açlık grevlerine dair hapishanelerde yaşanan sürecin doğrudan gözlemlenmesi gerekmektedir.
*Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesin Dair Yönetmelik ile uygulanmaya başlanılan hükümlerin bir an evvel ortadan kaldırılarak tahliye hakları engellenen, infazları yakılan mahpusların ivedilikle tahliye edilmeleri için gerekli işlemler daha fazla hak ihlaline sebebiyet vermeden yapılmalıdır.”
‘Çocuklarımız cezaevlerinde ölüyor’
Toplantıda konuşan Beyaz Tülbentli Anneler’den Yesure Tufan ise açlık grevlerine hatırlatarak, açlık grevlerinden kaynaklı uyuyamadıklarının söyledi. Yesure, “Çünkü biz anneyiz, ve içimiz yanıyor. Yatamıyoruz, çocuklarımızdan bir haber gelir diye. Tutuklarımızın sağlık sorunları var. Açlık grevlerine giriyorlar. Çocuklarımız orada ölüyor” diye kaydetti.
‘Sofraya oturamıyoruz’
Yesure, toplumun tüm kesimine çağrıda bulunarak, açlık grevlerine sessiz kalınmaması gerektiğini kaydederek konuşmasına şöyle devam etti: “ STK’ler, dünyanın dört tarafındaki Kürtler ayağa kalksın, bize yardımcı olsunlar” dedi. Annelerin artık ağlamasını istemediklerini kaydeden anne Yesure , “Anneler ağlamasın. Toprak altına yeteri kadar çocuğumuz var. Genel af istiyoruz. Cezaevlerinde ağır hasta tutuklular var. Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Türk annelere çağrıda bulunuyoruz. Bize destek olun. Çocuklarımız aç iken biz sofraya oturamıyoruz. Artık yeter.”