Birleşik Mücadele Güçleri polis barikatını aştı deklerasyonunu yayınladı

  • 19:35 4 Şubat 2021
  • Güncel
İSTANBUL - Birleşik Mücadele Güçleri kuruluşlarını deklere etmek adına yapmak istedikleri açıklamayı polis saldırısı ve gözaltılara rağmen gerçekleştirdi. 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Mücadele Birliği Platformu, Partizan, Alınteri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu'ndan oluşan Birleşik Mücadele Güçleri kuruluşlarını deklere etmek adına İstanbul Kadıköy rıhtımda bir araya geldi. Polis saldırısına direnenen Birleşik Mücadele Güçleri, polis barikatlarını aşarak Sosyalist Meclisler Derneği'nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın metninin Kürtçesini HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, Türkçesini ise HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Cambaz Kaya okudu.
 
Basın metni okunmadan önce HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu kısa bir konuşma yaptı. Maruz kaldıkları polis saldırısına tepki gösteren Musa, ancak  birleşik mücadele ile faşizmin yenileceğinin altını çizdi.
 
'İktidar polis gücüyle ayakta durmaya çalışıyor'
 
Yapılan açıklama sonrası DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz söz aldı. Saliha, polis şiddetine tepki göstererek, şunları söyledi:"Bugün yaşananlar Kürdistan'da yaşananların Türkiye halklarına yansıdığının bariz fotoğrafıydı. Devlet adına bir polis terörü ile karşı karşıya kaldığımızı herkes gördü. Meşruiyetini kaybeden iktidar polis gücüyle ayakta durmaya çalışıyor. Bütün halklar meşru olmadığınızı biliyor. Bitmişsiniz. Faşizan yönelimlerinize, reform söylemlerine halk artık kanmayacaktır. Bu mücadele hattının Türkiye halklarının top yekün faşizme mücadele edeceğiz. Türkiye bu kurumsallaştırılmaya çalışan faşizmle cezaevlerine döndü. İmralı'da tecrit kalkmayan kadar barış olmayacak. Geçmişten bugüne nasıl mücadele ettiysek bugün de mücadele edeceğiz. "
 
Açıklamada şunlar ifade edildi: 
 
"Emperyalist kapitalizmin ekonomik, siyasal ve toplumsal krizi günden güne büyürken, AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakı, saldırılarına azgın bir şekilde devam ediyor. Koşullar, faşizmin çizdiği sınırlara hapsolmuş hiçbir anlayış ve önerinin kurtuluş reçetesi olamayacağını gösteriyor. Bu eşikte tarih, sol, sosyalist, devrimci, demokratik ve yurtsever güçleri göreve çağırıyor. Bu çağrıya ses verdiğimizi ve yan yana mücadeleyi büyüteceğimizi deklere ediyoruz.
 
Halklar uzun süredir ısrarlı eylem hattında yürüyor 
 
Türkiye ve Kürdistan işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri ve halklar uzun süredir ısrarlı bir eylem hattında yürüyor. Avukatlardan mühendislere, sağlık emekçilerinden akademisyenlere, kent yoksullarından emekçi köylülüğe kadar toplumun hemen tüm kesimleri bu mücadele hattının parçası haline gelerek, faşist iktidara karşı itirazlarını yükseltiyor, direnişlerini sürdürüyor. Coğrafyamızın dört bir yanında emekçi köylüler, maden aramaları, yol inşaatları, termik santralleriyle talan edilmeye çalışılan doğasına sahip çıkmak için seslerini yükseltiyor. Kapitalist talanın her çeşidine itiraz ederek yaşam alanlarına sahip çıkıyor. 
 
Kadınlar, rejimin kadın düşmanı, erkek egemen gerici faşist uygulamalarının karşısına, güçlü bir bent olarak dikiliyor ve tüm ezilenlerin esinleneceği öncü bir mücadele sergiliyor.
 
Aşağı bakmayacağız 
 
Gençlik ise üniversitelerden, sokaklara eylemlerin kıvılcımını çakıyor. İşçi, İşsiz, öğrenci gençlik geleceksizliğe mahkum olmamak için bu düzene isyan ediyor. Kürt halkının seçme ve seçilme hakkını gasp eden kayyım rejimi bugün Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım ile yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyor. Boğaziçili öğrencilerin öncülüğündeki direniş, ‘Baş eğmeyeceğiz’, ‘Aşağı bakmayacağız’ haykırışlarıyla faşizme karşı biriken öfkeyle büyük bir toplumsal patlamaya evriliyor.
 
Toplumsal öfkeyle buluşma sağlanamıyor
 
Fabrikada, sokakta, tarlada, kampüslerde, meydanlarda kısacası yaşamın her alanında örgütlü öncü güçlerin her biri kendi mecralarında çaba harcamakta ve direniş sergilemektedir. Bu parçalı mücadele gerçekliğinden toplumda biriken muazzam öfkenin güçlü bir toplam haline gelmesine geçilemiyor. Devrimci-demokratik mücadele potansiyelinin açığa çıkarak, birikmiş toplumsal öfkeyle buluşması sağlanamıyor. 
 
Bizler, Türkiye ve Kürdistan’daki tüm devrimci, sol, sosyalist, demokratik, yurtsever güçler olarak, tüm bu gelişmelerin önümüze koyduğu sorumluluğu omuzlamak zorundayız. Bu nedenle, tüm itiraz ve direnişleri ortak mücadele nehrinde buluşturmayı görev biliyoruz. 
 
Mücadeleyi omuz omuza yürüteceğiz
 
Bu görev ve sorumluluktan hareketle, ‘Faşizme karşı birleşelim, örgütlenelim, Mücadeleyi Yükselim’ sloganıyla, her alanda mücadeleyi omuz omuza yürüteceğiz. Öncelikli hale gelen hedeflere ve taleplere yanıt olacak mücadele biçimlerini yaratıcı tarzda belirleyerek, yaşamımızı ve emeğimizi gasp eden faşizmin üzerine birlikte yürümeyi ve mücadeleyi genişletmeyi hedefliyoruz. Başta HDK ve HDP olmak üzere Türkiye’deki tüm devrimci demokratik güçlerle yan yana ve dayanışma içinde ortak mücadele zeminlerini güçlendirmeyi kararlılıkla ortaya koyuyoruz.
 
Dayanışmayı büyütme çağrısı 
 
Başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere kadınlar, gençler, LGBTİ+’lar, sanat emekçileri, ekolojistler ve tüm toplumsal direniş dinamikleriyle faşizme karşı devrimci mücadeleyi büyütmek için omuz omuza, birlikte ve dayanışma içinde olacağımızı duyuruyoruz. Aynı zamanda, işçilerin, işsizlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, Kürtlerin, Alevilerin ve tüm diğer ezilenlerin, mücadele meydanlarında bir araya gelmeleri gerektiğini belirtiyor, güçlerini birleşmeye, dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.
 
Bu düzeni değiştireceğiz
 
İşçilerin, işsizlerin eline ‘aş-iş’ yazarak intihar ettiği, milyonların açlık ve yoksullukla boğuştuğu, 40 milyon insanın boğazına kadar banka ve kredi borcuna battığı bugünlerde birlikte mücadele dışında bir seçeneğimiz kalmamıştır. Devrimci güçler olarak bizler, emekçilerin açlıktan ya da virüsten ölmek ikilemine mahkum edildiği kriz ve salgın koşullarında birlikte mücadele ederek bu düzeni değiştireceğiz.
 
Birlikte mücadele çağrısı 
 
Her vesile ile devletin Kürt ulusuna yönelik saldırgan ve düşmanca politikalarının dönüp Türkiyeli işçi ve emekçileri vurduğunu tarih bizlere yeterince göstermiştir. Bu nedenle tüm halkların ve ezilenlerin kurtuluşu ancak ortak ve birleşik mücadeleyle mümkündür. Sömürgeciliğe, şovenizme, işgal ve inkar politikalarına karşı birlikte mücadeleyle başarıya ulaşacağız. Tüm ezilenleri birlik, mücadele, zafer haykırışıyla Birleşik Mücadele Güçleri’yle birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.”
 
Açıklamada, son olarak şunlar sıralandı: 
 
*İşçilerin, emekçilerin ve tüm ezilenlerin özgürlüğü için,
 
*Kürt ulusu ve tüm halkların, inançların özgürlüğünü için,
 
*Kadın Katliamlarına ve nefret suçlarına dur demek için,
 
*Gençlerin özgürlüğü ve örgütlenme hakları için,
 
*Doğa talanına ‘hayır’ demek ve yaşanılır bir dünya için,
 
*Kayyum, KHK ve OHAL uygulamalarına son vermek için,
 
*İmralı ve tüm hapishanelerdeki politik tutakların özgürlüğü için,
 
*Sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyayı hep beraber inşa etmek için.