Tutsaklar: Moralliyiz, güçlüyüz, kazanacağımız günü bekliyoruz

  • 09:05 31 Ocak 2021
  • Güncel
DİYARBAKIR - Aralık 2016 yılında tutuklanan ve 12 yıl hapis cezası verilen önceki dönem Hizan Belediye Eşbaşkanı İhsan Uğur, ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde “Biz moralliyiz, güçlüyüz, başaracağımız günü bekliyoruz" derken, ailesi de tutsakların taleplerinin bir an önce karşılanması gerektiğini belirtti.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik sürdürülen tecridin tamamen kaldırılması ve cezaevlerinde artan hak ihlallerinin son bulması talebiyle Türkiye ve bölge cezaevlerinde bulunan PKK'li ve PAJK'lı tutsakların 27 Kasım itibariyle başlattığı açlık grevi eylemleri süresiz-dönüşümlü olarak devam ediyor. Ailelerin ve sivil toplum örgütlerinin cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemine yönelik duyarlılık çağrıları devam ediyor.
 
Aralık 2016'da DBP'ye bağlı Hizan Belediye Eşbaşkanlığını yürüttüğü sırada tutuklanan ve siyasi faaliyetleri gerekçe gösterilerek "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla 12 yıl hapis cezası verilen İhsan Uğur açlık grevi eylemine katılan tutsaklardan. 4 yıldır tutsak olan İhsan, tutuklandığında Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Mahkeme ceza verdikten sonra Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Bir yıl burada tutulduktan sonra Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'ne getirildi, buradan da Diyarbakır F Tipi Kapalı Cezaevi'ne götürüldü. Açlık grevi eylemi başladıktan sonra ablası Raife Ergül ile telefonda görüşen İhsan, "Gazetecilere, basına çok selam söyleyin. Açlık grevi eylemi ile dayanışsınlar. Sesimiz olsunlar. Biz moralliyiz, güçlüyüz, başaracağımız günü bekliyoruz" dediği aktarıldı.
 
'Kürtlere yönelik bu nefret nedir?'
 
Raife Ergül, abisinin Hizan'da halka önemli hizmetlerinin olduğunu ifade ederek Hizan halkının gönlünü kazandığını belirtti. Devletin halka yönelik hizmeti kabullenmediği için abisini tutukladığını söyleyen Raife, "Halka hizmet eden belediye başkanlarını görevden aldı. Belediyeye el koydu. Hizan'da bunlardan biri. Bu da yetmedi, yalan beyanlarla gizli tanıklarla insanlar tutuklandı. Cezaevinde ayrıca ciddi baskılara maruz kalıyorlar. Ağabeyimin kaldığı cezaevinde haftada iki kez askerler gelip odada arama yapıyor. Ayakkabılarına kadar arıyorlar. Direndiklerinde ise şiddet görüyorlar. Bu şekilde ailelerine kadar işkence yapılıyor. Bir kişi tutuklanıyor ama bütün aile etkileniyor. Şimdi ailesi olarak hepimiz onu düşünüyoruz. Kaygılanıyoruz. İnsanlar sebepsiz yere tutuklanıyor cezalar veriliyor. Kürtlere yönelik bu nefret nedir. Biz bu haksızlığı kabul etmedik" dedi.
 
'Talepleri kabul edilmeli'
 
Görüşe gittikleri sırada gördükleri tüm tutsakların moralli olduğunun altını çizen Raife, tutsakların haklı olduklarına inandığını belirtti. Raife, tutsakların taleplerinin bir an önce yerine getirilmesini istediğini kaydederek, “Talepleri ne kadar erken yerine getirilirse bedensel ve ruhsal olarak oluşabilecek tahribat o kadar az olur. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkmadığı sürece eylemi bırakmayacaklarını söylüyorlar. Bunda kararlılar. Biz aileler olarak başlatılan eylemin önceki eylem gibi olmasını istemiyoruz. Önceki eylemde insanlar öldü. Bu kez kimse ölmesin. Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, insan hakları savunucuları tutsakların sesi olsun. Hepimiz ayağa kalkmalıyız ki cenazeler çıkmasın. Talepleri devlet tarafından kabul edilmeli” sözlerine yer verdi.
 
'Sessiz kalan herkes bu suçun ortağı'
 
iki yıl önce başlatılan açlık grevi eylemi sırasında tutsaklarla dayanıştıkları için Beyaz Tülbentli anneler olarak çok baskı gördüklerini hatırlatan Raife, "Darp edildik. Ablukaya alındık. Ne yapsalar da  eylemimizden vazgeçmedik. Biz anneler olarak sokakta olmalıyız. Tutsakların bir tek canı kalmış, onu da ortaya koymuşlar. Biz dışarıda onlarla güçlü bir dayanışma sağlamalıyız. Beyaz Tülbentli anneler olarak el ele verip mücadele etmeliyiz. Bir şeyler yapmamız gerekiyor. Sessiz kalan herkes oluşabilecek olumsuzlukların ortağıdır. Bugüne kadar Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), çocuklarımız üzerinde devam eden tecride, baskıya sessiz kalıyor. Onlar sessiz kaldıkça devlet daha çok baskı uyguluyor. Eğer CPT ve Avrupa sessiz kalmasaydı bunlar yaşanmazdı. Tecride baskılara sessiz kalan tüm güçler bu suçun ortağıdır. 100 yıldır zulüm altındayız. Sayın Öcalan 20 yıldır tecritte. Biz hala direniyoruz. Kimse bu durumdan uzak kalamaz. Bu ülkede herkes tutuklanabilir. O yüzden kimse sessiz kalmamalı" diye konuştu.